MANŞETİMİZDE bugün caddelerde, sokaklarda kalabalık görünen ama aslında kenti her gün gece-gündüz “tek başına” dolaşan, yaşayan insanlar var.
“Boş (müşteri arayan) taksinin arkasından, dolu taksinin önünden gidilmez” türünden onlara “sarı bela” diyen empati yoksunu sürücüler de var. Durağına “Sarı Papatya”, “Çiçek Taksi” olarak anılmayı isteyen taksi sürücüleri de.... Ama biliyorum ki, hep “tek başına”... * * * Taksiye arada müşterinin inip-binmesi de dağıtmıyor o yalnızlığı. Nitekim, taksilerin arkasında yazardı eskiden şimdi onu da yasakladılar: “Sen de inip gideceksin...” Ve sonra, tek başına... * * * “Bir sana hasretim, bir sabah uykusuna” vecizesi de anlatır hayatlarını. “Ömrümü yıllara değil, yollara verdim” de... “Karayollarında değil, beyaz kollarında olsaydım” diye özetleyen de çıkar hasretini, “Kimi hep uzaktan baktım mutluluğa” çıkartmasını yapıştırır ön camına. Taşeron çalışıp yıllarca, güvencesiz... “Hoşçakal Yarın” diye de yazan olur. Kimi umudunu, hayalini yitirmez, “Düş peşindeysen, düş peşime” diye seslenir aleme. * * * İster taksi, ister minibüs, ister kamyon-otobüs; hepsi “uzun yol yazıları”dır. İster uzun yol şehirlerarası olsun, ister kilometrelerce şehiriçi... Vardır tüm şoförlerin hasretle bir akrabalığı... Direksiyonda tek başına, hepsi. Gasplara, saldırılara da tek başına hedef olurlar. Ve hep, yalnız ölürler. * * * Durakta menemendir, en kalabalık an. O da bazen yalnızlığın başka türü, hatta acı biberlisi... Belki “toplu/kalabalık” yalnızlık. Hani der ya Edip Cansever, “Bir kişi bile değilim yalnızlıktan”... İşte öyle, çünkü “Sen de inip gideceksin”... * * * Bir taksi müşterisi ile empati kolaydır da, taksici ile yapmak uzak gelir hep Bazı taksicilerin “sempatik” gelmeyen tavrı da engeller empatiyi, onunla “duygudaş” olmayı... Trafikte(n) para kazanmak, her gün direksiyon sallamak, insanın istenmeyen bir çok özelliğini açığa çıkarır da ondan... Trafik sıkışıklığı, polisin “taksiciye özel” tutumu, diğer sürücüler, geçim derdi, benzin zammı, yedek parça, servis parası, değiştirir insanı. Çeyrek milyon kilometre yapar yılda. Ve çalar teybinde hep o şarkı: “O eski halimden eser yok şimdi Yalnızım dostlarım yalnızım yalnız.”