Muhafazakarlık ve muhafızlık

GEÇENLERDE bir minibüsün kapısında beni önce gülümseten, sonra düşündüren bir yazı gördüm:

"Dikkat otomatik kapı çarpar."

Yıllar önce İkarus marka belediye otobüslerinde çakılıydı bu plaket.

Bir farkla:

"Dikkat otomatik kapu çarpar."

Neden "kapu" diye yazılmıştı, halk ağzından kaynaklanan bir şey miydi, tüm plaketler yanlış hazırlandığı için maliyet açısından mı düzeltmemişlerdi, hiç çözemedim.

* * *

Bu yıl 26 Eylül'de Dil Bayramı'nı kutlayacağız.

Dilde de çözülemeyen şeyler var.

Yine dil tartışmaları gündeme gelecek.

Özellikle Türkçe'deki yabancı sözcükler.

* * *

Ben kendi payıma Türkçe'nin ayıklanmasını, tüm yabancı kökenli kelimelerin tasfiye edilmesini desteklemiyorum.

Bu çabanın abartılmışı, -söylemeye dilim varmıyor ama- bana "sözcük ırkçılığı" gibi geliyor.

Ve kültürel sansür gibi.

Türkçe'nin tasfiyeci bir yaklaşımla "ayıklanması"nın, dilimizi ileri götüreceğini de sanmıyorum.

* * *

Kuşkusuz wishne, the bahce gibi deforme dil oyuncukları değil kast ettiğim.

Bu tür türedi kelimeler de...

"Fevkaladenin fevkinde" bir Bülent Ersoy sendromu da değil.

Internet sohbetlerinde, TV şovlarında uydurulan dil de...

Ancak yerleşmiş Osmanlıca, Arapça, Farsça bazı kelimelerin Türkçe'yi zenginleştirdiğine inanıyorum.

Dilin sadece öztürkçe açısından değil, tüm kültür zenginliğiyle cüretkar olmasından yanayım.

Ki cüretkar sözcüğü.

TDK sözlüğünde iki anlamı var.

1. Yürekli. 2. Saygısız.

Bence ikisi de cüretkar kelimesini karşılamıyor.

* * *

Dil kuyumculuğu önemli.

Ama dil muhafızlığı başka bir şey.

Dar ufuklu bir muhafızlık, muhafazakarlığı da yanında gezdiriyor.

Yazarın Tüm Yazıları