Mahallenin kayıpları

MAHALLE kuşağıydık biz.
Bakkal, kasap, manav, ayakkabı tamircisi ile büyüdük.
Acıkınca, ekmek-peynir-gazoz...
"Bakkal amca deftere yaz."
Boncuklu, rengarenk kapı perdesini aralayıp, anahtarı kasaba bırakırdı anneler:
"Oğlum gelince alır senden."
Sonra siparişini verirdi:
"Kuzuyla danayı karıştır, iki kere çek, köfte yapacağım."
* * *
Güven üzerineydi ilişkiler.
Bir bakkal defteri.
Aydan aya -mutlaka- ödenen borç.
Ne senet, ne imza...
Ne kredi kartı, ne tüketici kredisi.
Bakkal amca...
Çocuğun emanet edildiği.
Evin anahtarının bırakıldığı.
Her adresin, yolun sorulduğu.
* * *
Şimdilerde bakkal, ekonominin küçük esnafa etkisinin barometresi sanki.
"İki litrelik Cola ... YTL" pankartlarıyla açılıp...
Küçük, telaşlı ve hüzünlü "Devren Satılık" tabelasıyla kapanır, bakkallar.
Ardında bir defter dolusu alacak ve borç senetleri.
Sabah erken geçerseniz görürsünüz.
Meşrubat kasalarını dışarı çıkartırken:
"Bir kişi bile değildir, yalnızlıktan..."
* * *
Yıllarca izledik sokağımızda.
Raflarındaki çeşidinin nasıl azaldığını.
Önce dışarıdaki manav kasalarının yokoluşunu...
Ardından küçük şarküteri vitrininin boşalışını.
Devlet de izledi.
"Ayakkabıcı amca", "Terzi amca"yı izlediği gibi...
* * *
Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, 8 yıl önce 700 bine yakın olan bakkal sayısının, 275 bine indiğini açıklıyor.
"Hiper ve Grosmarket Yasası"nın bir an önce çıkarılmasını istiyor.
Ama yetkililer izliyor.
Meclis tatilde, yasa askıda.
Yazarın Tüm Yazıları