KAR gelince, bildik başlıkları da getirir gazetelerin manşetlerine...
En geleneksel ve popüler “kar manşetleri”nden birisi “teslim olmak” ile ilgilidir. Karın menziline, kapsama alanına bağlı olarak atarız başlığımızı: “Ankara kara teslim”... “Ankaralıya kar işkencesi” de özellikle eve-işe gitmek için saatlerce duraklarda bekleyen, olmadı tabana kuvvet yürüyen kentlinin hal-i pür melali açısından, sempatik olmasa da empatik bir başlık sayılır. Başta, Kemal Tahir’in “Rahmet Yolları Kesti” romanından mülhem, kar manşetlerine edebiyat uyarlamaları da yardım eder bazen: “Kar yolları kesti...”
Kar, kelime oyununa en müsait fırsatları da sunar gazeteciye: “Yollar karışık” da olur, “Donduran karmaşa”, “Karanlık ayaz” da... Ama çoğu kez basit kaçar. Haberin başlığını türkülemek de mümkündür, özellikle Ankara’da: “Kar yağar kar üstüne /Derdim var dert üstüne...”
Karın yatakçısı soğuk, ayaz da haber başlıklarına çoğu kez ayar verir. Eski gazete arşivlerinin gözdesi “Kocakarı soğukları”, “Mart kapıdan baktırdı...”ları, masallardan, atasözlerinden birinci sayfalara ilişiverir. Soğuk mevsimin, soğuk savaş dönemi de bir başkadır aslında... Kara, ayaz eşlik ettiğinde, manşeti memlekete -nakıs derecede- komünizm getirir: “Sibirya soğukları...” Komünizmin erimesinin ardından, küresel ısınma ile eriyen başka bir coğrafya yerleşir başlığa: “Kutup soğukları”. Ve hemen her gazetenin ilk sayfasında, otobüs durağında bekleşen, evinin kapısındaki karları küreyen, başında beresi, şalı, kalpağı yerli eskimo fotoğrafları belirir. Ardından da donan göller, dereler, nehirler fon olur sayfalara...
Dışarıda yağan kara, kar yağdıkça aklanamayan Ankara’ya baktıkça, aklımdan alternatif başlıklar geçiyor... Bakarsınız, aklıma gelen, başlığımıza-manşetimize de gelir “kar halleri”ne bağlı olarak. Mesela, trafiğe “yazlık” pabuçlarıyla, kabak lastikleriyle çıkan arabalara, onların trafiği nasıl tıkayıp, kazalara neden olduklarına bakıp bakıp, hafif argo soslu, ironik bir manşet olanaklı: “Kar kabakları”. “Lastik kafalılar” da denir ama, “ad takma”nın sevimsizliği bir yana, patenti çoktan ve maalesef külliyen/siyaseten alınmış... Atasözlerinden hareketle, “Ar dünyası değil, kar dünyası” da uymaz mı, uyar aslında. “Abdala ‘Kar yağıyor’ demişler, ‘Titremeye hazırım’ demiş”, ise uzun kaçar biraz başlıkta... Kulağa kar suyu kaçıran bu mevzu daha çok su kaldırır da... Gazetemize atmamız muhtemel “kar başlıkları”nı tüketmeyeyim bir yazıda.