Hayat fiks menü değil

SOSYOLOJİ insanlığın evriminde "insanın sorunlarına sahip çıkması ve onları çözmeye çalışması"nı sosyal milat olarak görür.

Bireyin yaşantısında ’beklenti’ olarak belirir bu duygu.

Bu beklenti güçlüyse, "Neden olmasın?" sorusu yerleşir insanda.

Değilse, "Neden olsun?" sorusu...

* * *

İnsanın içinde büyüyen "Neden olsun ki" sorusu, "Mamak Çöplüğü nasıl kalkacak, mümkün değil", "AOÇ’yi kurtarmak mı, hepsi hayal", "Mogan gölü artık bataklık, gitti gider", "Metro tarihe karıştı" umutsuzluğunu besler.

Beklentiler ufalır, hayat daralır.

Hayat trenin penceresinden bir an seçilen görüntüler gibi hızla geçer gider.

Sadece o rayların geçtiği yerlerdeki manzaraları bilir ve ona alışır insan.

Sadece durulan istasyonlardaki sohbetleri, yaşantıları tanır.

Kentlinin beklentileri "fiks menü"ye indirgenir:

"Suyum aksın, elektriğim kesilmesin, kaloriferim yansın yeter."

* * *

Oysa ne hayatın, ne de kentin sunması gerekenler "fiks" değildir.

O geleneksel mutfak, o tabldot hizmetler gün gelir yetmez.

"Alakart" bir menü bekler insan, hayattan, yaşadığı kentten:

Mamak Çöplüğü’nün kalkması yetmez, oraya park-orman istiyorum.

Mogan Gölü’nün kurtarılması yetmez, o gölde yüzmek istiyorum.

AOÇ’ye yapı yasağı yetmez, ruhsatsız yapıların yıkılmasını da istiyorum.

Elektriğin kesilmemesi yetmez, sokağımın her an aydınlatılmasını, voltaj sorununun düzelmesini istiyorum.

Suların düzenli akması yetmez, içilecek kalitede su istiyorum.

Evimin ısınması yetmez, daha ucuza ısınmak istiyorum.

Mahalleme asfalt yetmez, gezinti ve bisiklet yolları da istiyorum.

* * *

"Neden olmasın?
"

Bu soru iyimserliğe açıyor insanın ufkunu, umuda.

Diğeri karamsarlığa...

Biri beklentilere, biri beklentisizliğe götürüyor.

Ve beklentisizlik boşluğa sürüklüyor insanı.

Boşalıyor içi hayadın.

Ki "hayat içi boşaldıkça ağırlaşır"...
Yazarın Tüm Yazıları