Paylaş
Koyunlu-kuzulu, bahçeli ağaçlı, şiirli romanlı bir ütopyaydı benim için o dönemler Köy Enstitüleri...
Hani sistemine, modeline kafa yormazdım da pek, ilkokulda bazı hocaların “Hadi hava güzel, dersi dışarda yapalım”ı gibi duygular, “Kalk gidelim”ler uyandırırdı içimde.
* * *
Tam 52 yıl önce 23 Haziran’da ayrıldı bu dünyadan, o modelin kuruluş ve çalışma programını hazırlayan İsmail Hakkı Tonguç.
Kurucusu, “Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi” Hasan Ali Yücel de Cebeci Asri Mezarlık’ta yatıyor, oğlundan ayrı.
* * *
“İş için iş içinde işle eğitim” sloganıyla özetlenebilecek Köy Enstitüleri’ni önce dönemin hükümeti de çok sevdi.
Sonra bir baktılar, iş için iş içinde eğitim, şiir gibi, roman gibi, muhalefet gibi farklı “iş”ler de getiriyor başlarına... DP’nin “komünist yuvası” bombardımanına hedef oluyor...
Yaklaşan 1946 seçimlerini de düşünerek dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü coşkuyla desteklediği Köy Enstitüleri’nden anında vazgeçti.
Tonguç da, Yücel de alındı görevden. Tonguç sürgünde öğretmenlik yaptı.
Sonra da iktidardaki DP’nin Meclis’e getirdiği kapatma kararına, CHP de “Evet” diyerek, birlikte noktaladılar meseleyi.
* * *
Lise son sınıfa doğru, Harun Karadeniz’in “Eğitim Üretim İçindir” kitabıyla yeniden kıpırdadı içimde Köy Enstitüleri.
Dediği gibi, “Eğitim üretim içindi, yaratım içindi...Yeni bir anlayış, yeni bir yapı, yeni bir metot oluşturmak da bir çeşit üretimdi”...
Üniversitede Numune Hastanesi’nde staj yaparken, yüz felci tedavisi gören Mahmut Makal’ı yakından tanıdım arkadaşım Sosyal Hizmet Uzmanı Aysema ile birlikte...
Köy Enstitüsü mezunuydu, Eyüboğlu’nun “Herifçioğlu Sen Mişel’de koyuvermiş sakalı /neylesin bizim köyü, nitsin Mahmut Makal’ı” dizesiyle de sempatikti.
Aynı yıllarda (1974-75’ler) yine Köy Enstitüsü mezunu Fakir Baykurt’tan dinledik oraları.
“Orda bir köy vardı uzakta”, o günlerde etkilendik.
“Köycülük”, “feodal devrimcilik”, “Kemalist solculuk” adına değil, hayatın içinde hayata temas eden, kendini üreten eğitim modelinden etkilendik, aslında. Öyle uzaktaydaki varolan tedrisattan...
Sonra büyüdük... Murathan Mungan’ın sözleri, Yeni Türkü’nün sesi-nefesiyle “Biz büyüdük ve kirlendi dünya” diyemeyeceğim ama, sanki “Herşey binip gitmiş uçurtmalara...”
Çok şey değişti eğitim adına, değişiyor da... Dışarı açılan değil içine kapanan bir şeyleri, dar kapıları tartışıyoruz, biteviye.
Ve ne zaman ilkyaz gelse, bahçeye bakıp, uzaklara, kırlara bakıp “Kalk gidelim” diyor elimdeki o eski kitabın sayfaları...
Paylaş