Paylaş
KUR'AN'a göre, Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalim, fásık ve káfirdir. (Bk. Maide, 44, 45, 47).
Kur'an'da, insanın siyasal hákimiyetinden, yani hüküm verme yetkisinden şikáyet yoktur; şikáyet, insanın hüküm ve hákimiyetinde Allah'ın indirdiğinin dışlanmasıdır. Daha açık bir deyişle, kötü olan, yönetim ve egemenlikte Allah'ın indirdiğinin devre dışı tutulması ve onun yerine insan irade ve keyfinin geçirilmisidir.
O halde omurga kavram, ‘‘Allah'ın indirdiği’’dir. Hüküm, Allah'ın indirdiği ve ‘‘Allah'ın gösterdiği’’ ile yürütülecektir. (Bk. Nisa, 105).
Allah'ın indirdiği ve gösterdiği nedir?
Allah ile aldatan zihniyetler, Allah'ın indirdiğini de, gösterdiğini de ‘‘din nasları’’, yani dinsel nakiller (en-nakl) ile doldururlar. Bu, asla doğru değildir. Ama yine de bu haliyle bundan şikáyetimiz olmayabilir. Ne var ki iş böyle kurallaştırılınca, bunun arkasından ‘‘Allah ile aldatma odaklarının din dedikleri’’ devreye girmekte ve hem dinin hem de insanın üstüne bir sfenks gibi oturmaktadır.
Bu noktada, Allah'ın indirdiği ile hükmetmek, Allah ile aldatanların kutsadığı zübürlerle (kutsallaştırılmış mezhep ve klik kitapları) hükmetmekte eşitlenir. İslam açısından bunun sonucu şudur: Allah ile hükmetmek, geleneksel fıkıh kitaplarındaki kurallarla hükmetmekle eşitlenir. Tıpkı İslam'ın şeriatla eşitlenmesi gibi. Oysa ki şeriat, değil İslam ile fıkıh kitaplarıyla bile eşit değildir. Çünkü o kitapların her biri bir başka şeriat sergiler. İslam ile eşitlenen şeriat bunların hangisi olacaktır? Bunca farklılığın adı Allah'ın dini olan İslam ile nasıl bir tutulur?
Kur'an, şeriattan söz ederken ‘‘Sizin her biriniz için bir şeriat belirledik?’’ (Maide, 48) diyor, ama dinden söz ederken ‘‘Allah katında din yalnız İslam'dır’’ (Áli İmran, 19) buyuruyor. Allah katında tek olanla insanlar arasında yüzlercesi bulunan nasıl olur da bir ve aynı olur?
Şeriat, İslam'dan bir kişinin veya toplumun anladığıdır. Onun için bir değil, birçok şeriat vardır. Ama İslam tektir.
O halde, Allah'ın indirdiği ve gösterdiği nedir?
Allah'ın indirdiği ve gösterdiği, kullanımı emredilen ‘‘ilke kaynakları’’nın tümüdür. Bu kaynaklar şunlardır: 1. Yaratılış kanunları (sünnetullah, kader), 2. Tanrısal vahiy (Kitap-Kur'an), 3. Akıl, 4. Bilim, 5. Máruf (ortak-evrensel insanlık değerleri).
Allah'ın indirdiği sadece din buyrukları değildir. Yine dinin delaletiyle birkaç değerin daha ‘‘Allah'ın indirdiği’’ ve ‘‘gösterdiği’’ cümlesinden olduğunu anlıyoruz:
Eğer Allah için, O'nun dini adına konuşmak gibi bir hak ve ödevden söz edeceksek, bilmeliyiz ki bu hak öncelikle aklın ve varlık kanunlarının hakkını verenlerindir. Akla ve o kanunlara tersliği adeta dinleştirmiş benlikleri, ‘‘Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik yağdırır’’ (Yunus 100) diyen bir kitabın dini adına iddiaları olmamak gerekir.
Özetleyelim: Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin zalim, káfir ve fásık olduklarında en küçük bir tereddüt duymayan bizler, hükümde esas olacak ‘‘indirilen ve gösterilenler’’in yukarıki tabloda yer alan tüm değerler olduğunu Kur'an adına duyurmak zorundayız.
‘‘Allah'ın indirdikleri’’nin istismar, tevil ve riyakárlığa müsait olanlarını seçip bunlara imkán vermeyenlerini devre dışı bırakan söylemlerin ‘‘Allah'ın hákimiyeti’’ diye diye kitleleri nerelere götürdüklerini tüm dünya ile birlikte biz de seyretmekteyiz.
Manzarayı birlikte seyretmekteyiz, ama acıyı ve ıstırabı, yalnız biz duymaktayız!
Paylaş