Paylaş
HÜRRİYET’in geçen Pazar Eki’nde nefis bir başlığın altında değerli iki vatandaşımızın açıklamalarını okudum. Başlık aynen şöyleydi: “Türk kimliğimiz, dinimizden baskın...” Bu açıklamayı Avrupa Yahudi Parlamentosu’na seçilen iki vatandaşımız, Jefi Kamhi ile Denis Ojalvo yapmış.
Jefi Kamhi, 1992’de Museviler’in Osmanlı ülkesine göçleri sebebiyle gerçekleşen 500. yıl etkinliklerinde makamında tanıştığım ve feyz aldığım Türkiye sevdalısı Jak Kamhi’nin oğlu. Denis Ojalvo ise, Şehit Gazeteci Hasan Tahsin üzerine ateşli şiirler yazmış olan sevgili dostum İstanbul Beyefendisi Harry Ojalvo’nun oğlu.
Her ikisine de başarılar diliyorum. Son yıllarda Türklüğümüze her yönden gelen saldırı ve hakaretlere karşı, Rum Patriği Bartheleomos’tan sonra, bu iki değerli Musevi vatandaşımızın da vefayla bize sahip çıkması, bizlerin gözlerini ıslatmıştır.
İZMİR MUSEVİLERİ
İzmir Musevileri, Türk vatanına sımsıkı bağlı, cumhuriyet ilkelerine sevdalı, tertemiz, sevimli ve mütevazı insanlardır. Bizim Asansör, Karataş, İkiçeşmelik, Agora, Alsancak komşularımızdır, canlarımız ciğerlerimizdir, onları pek sevişmişizdir. Aramızda hiç hır gür olmamıştır.
1492 yılında İspanya’da Kral Ferdinand ve Kraliçe İzabel’in oluşturduğu Katolik Birliği kurulurken, topraklarından kovulan Museviler, Osmanlı Sultanı 2. Beyazıt’ın emriyle, Kemal Reis isimli kaptanın komutasındaki yüzlerce kadırgayla Türk topraklarına taşındı. Bir kısmı İzmir’e indirilen bu insanlar, daha sonra İzmir Musevileri’ni oluşturdular. Sinagoglarını inşa ettiler; şehre Nesim Levi Bayraklıoğlu vasıtasıyla Asansör Kulesi ve Karataş Hastanesi’ni, yine bir çok hayır kurumu ve okul armağan ettiler. Ünlü şarkıcımız Dario Moreno’yu, benim dönemimde fotoğraf sanatçımız Yusuf Tuvi’yi, şair Avram Ventura’yı, yazar Raşel Rakella Asal’ı, rehber-yazar Sara Pardo’yu yetiştirdiler. Eurovision şarkıcımız Bonomo da, İzmirli değil mi?..
1950’lerde İsrail’e göç eden bazı İzmirli Museviler, buraları hiçbir zaman unutmadı. İzmirli dostum Eczacı Moreno Margunato’nun, “İsrail Türkiyeliler Birliği” başkanlığı yaptığı dönemde, İsrail’e gidip bu hemşehrilerimizle buluştum, Atatürk Parkı’nda gerçekleşen bir büyük buluşmada beni bağırlarına bastılar.
1992’de bu büyük göçün yıldönümünde İzmir Musevi Cemaati’nin oluşturduğu 500. yıl etkinliklerinde yürütme komitesinde tek İzmirli Müslüman olarak ben vardım. Sevgili Jozef Özel başkanlığında, Moris Bencuya, Avram Ventura, Yusuf Tuvi, Silviya Franko, Sara Pardo, Bünyamin Fins, Jacky Pardo’nun oluşturduğu komitede hayatımız boyunca gururlanacağımız etkinlikler gerçekleştirdik. Bu arada aynı yıl Asansör, Yüksel Çakmur zamanında restore edildi, açılış günü benim belediyece basılan, “Asansör ve Dario Moreno Anıları” kitabım halka ve Musevi komşularımıza dağıtıldı. Ne günlerdi, unutulur mu?.. Aradan 20 yıl geçmiş.
YENİ VAKIF STATÜSÜ
Bugün 18 Mart 2012.. Nihayet Türkiye Cumhuriyeti yasalarında, hükümetimizin Lozan Antlaşması ve Avrupa Birliği Uyum Yasaları doğrultusunda yaptığı yeni düzenlemeyle, İzmir Musevi Cemaati’ne Osmanlı döneminde sahip olduğu mallar, metruk sinagoglar ve resmi kimlik iade edilecek.
Sevgi dostum Jak Kaya başkanlığındaki İzmir Musevi Cemaati bu bakımdan çok mutlu ve heyecanlı.. Bugün 1.320 seçmenle demokratik seçime giderek, yeni vakıf yönetimini seçecekler ve resmi statü kazanacaklar. Böylece tarihlerine resmen sahip çıkıp, yeni projelerle kimliklerini geliştirirek, İzmir Musevi Kültür Mirası Projesi’ni kent ölçeğinde uygulamaya sokacaklar.
Sonsuz başarılar diliyorum. Daima yanlarındayız.
İşgal döneminde Yunanlılar’a en ufak bir destek vermeyişlerini ve Türk bayrağının 9 Eylül 1922’de şehre geri dönüşünü özlemle bekleyişlerini hiçbir zaman unutmayacağız.
9 Eylül’ün 90. yıldönümü yılında, bana bu “son deyişim” çok anlamlı geliyor. Jefi ve Denis’in söyledikleri gibi..
Unutulmaz başkan Jozef Özel
1992’deki 500. yıl etkinliklerinde İzmir Musevi Cemaati’nin başkanlığını yapan değerli ve unutulmaz insan Jozef Özel’e, toprağı bol olsun dileğimi göndermek isterim.
(Yaşar Aksoy Arşivi)
İzmir Musevi Cemaati yönetim kurulu
Başkanlığını Jak Kaya’nın yaptığı İzmir Musevi Cemaati yönetim kurullarında Avram Abuaf, Miray Eskinazi, Hayim Eskinazi, Miryam Levi, Efrayim Kohen, Natan Hayim, Sabi Jimi, Sami Azar, yazılarını zevkle okuduğum Şalom yazarı Rafael Algranati, Moris Şaul, Binyamin Hazan, Ester Cen gibi isimler yer aldı.
28 Mart 1997.. Konak Belediyesi’nce İzmir Asansör Parkı’na törenle ismim veriliyor. Musevi dostlarım beni yalnız bırakmamış. İzmir Musevi Cemaati Başkanı değerli dostum Moris Bencuya’nın koluna girmişim. Yanımda “toprağı bol olsun” Alber Arditi amcanın oğlu Nelson Arditi
ve “toprağı bol olsun” Natan Abuaf ağabeyim var. Dario Moreno’nun yeğeni Kaden Agrante ve cemaat bayanları, herkes orada.
ASANSÖR
Karataşlı bir sevda
Düşlerinde adımlamış
Dario Moreno Sokağı’nı
Dudağında napoliten ninnisi
Sayıklamış yavaşça arkadaşlarını
Avram, raşel, josef, moris, musani..
Asansörle çıkmış gökyüzüne
Buluşturmuş Mithatpaşa’yı
Halilrifat Paşa’la, doyasıya
Dualar etmiş sebiller sultanı
Bayraklıoğlu Nesim Efendi’ye..
Şöyle bir bakmış tepeden
Caaanım İzmir’e, aşağıdaki sinagoga
Misler gibi çekmiş içine
Başmış körfeze, gemilere, ufka
Boyoz yufkası gibi erimiş yüreği..
Yürüyüp geçivermiş
Yaşar Aksoy Parkı’na
Çökmüş en kuytu banka
Çakı ile yüreğini çizmiş
Biricik aşkını yazıvermiş..
Yaşar Aksoy
Paylaş