Paylaş
Beşiktaş’ta 37 sene sonra tekrar şampiyonluk kupasını havaya kaldırdı. Beşiktaş’ın bu şampiyonluğu çok önemli. Bu şampiyonluk sadece Beşiktaş’ı değil Türk basketbolunu da büyüttü. Biz bu başarıda başrolü oynayan Ergin Ataman’ı, Erdoğan Demirören’i ve başta Şeref Yalçın olmak üzere tüm yönetime sadece tebrik değil teşekkür de ediyoruz.
Önümüzdeki yıl bugüne kadar hiç görülmemiş çekişmeli iddialı bir lig bizi bekliyor. Çekişme artık sadece sahada değil tribünlere de sıçradı Beşiktaş taraftarları kısa bir süre önce basketbola sıcak bakmazdı. Çarşı Grubu Akatlar'ı bile doldurmaz iken son maçlarda basketbola ilgileri çok arttı. Oynadıkları her maçta tribünler Beşiktaş taraftarları ile doluydu. Önümüzdeki yıl Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları arasında da tribünleri doldurma yarışları başlayacak. Hep söylüyoruz. Türkiye de futbol bütün sporların önünü tıkar.
İlginç bir gelişmeden bahsetmeden geçemeyeceğim. İstanbul’da Yeniköy Spor Kulübü ücretsiz basketbol okulu açmak üzere küçük çocukların basketbol çalışmalarının yanı sıra İngilizce kursları da veriyor. Ama Yeniköy’de basketbol adamları endişeli. Yeterli sayıda katılım olacağından şüphe duyuyorlar. Haklılar da. Çünkü ücretsiz olan bu basketbol sahasında genç çocuklar para ödeyerek sahayı kiralıyor ve futbol oynuyorlar. Basketbolda Beşiktaş taraftarlarının tribünleri doldurmalarını bu futbol egomanyasından kurtulmanın ilk işareti oldu. Artık televizyon kanallarında basket programları artacak. Spor müdürleri basketbola sayfalarında hak ettiği yerleri verecekler.
Önümüzdeki Ankara Olimpiyat Elemeleri’ne bir Türk takımı da katılırsa Türk basketbolu inanılmaz bir patlama yapacak. Özetle basketbolumuz Beşiktaş’tan sonra Ankara’yı bekliyor.
Basketbol güç bir oyunudur ve kuralları çok karışıktır. Mesela basketbolda son zamanlarda gördüğümüz (hayat paylaşınca güzel) sloganının temsilcisidir. Takım sporlarının hepsinde pas uygulaması geçerlidir. Ama basketbolda pas sayısı sınırsızdır. En önemlisi ‘örme’ gibi birçok pozisyonda elinizdeki topu yanınızdaki arkadaşınızın eline verirsiniz. Paslaşma paylaşmayı öğretir. Çocukları egolarından kurtarır ve hayat paylaşınca güzel olur.
6. maçta kenarda Beşiktaş’ı 37 yıl önce şampiyon yapan birbirinden değerli eski basketbolcular vardı. Beşiktaş’ta eski basketbol adamları diğer kulüplerden daha çok biraradalar. Eğer bu grup bir DANIŞMA GRUBU olarak görev yaparsa Beşiktaş basketbolumuzda bir ilke daha imza atar. Çünkü bizim kulüplerimizde göreve gelenler çoğunlukla her şeyi kendileri yapmak eğilimindedirler. Biz her şeyi biliriz anlayışı geçerlidir. Beşiktaş’ın eski basketbolcularından oluşacak danışma grubu gerektiğinde sponsor bile bulur. Final oynayan iki takımımızda da farklı bir görünüm vardı. Beşiktaş Milangaz’da kenarda Türk koç ve sahada çoğunlukla yabancı oyuncu ağırlıktaydı. Anadolu Efes’te ise kenarda yunan koç yetkili iken sahada daha çok Türk oyuncular öne çıkıyorlardı. İki takımda da bu gidişe son vermek gerekmektedir. Beşiktaş kaliteli Türk oyuncu sayısını arttırmalıdır. Aksi takdirde önümüzdeki yıl Eurolig finali gerçekleşemez. Türk çocuğu heyecanlıdır sorumluluk onu gerilime sokar. Bu yüzden sayıları artmalı özgüvenleri gelişmelidir. Çünkü Türk oyuncular olumlu katkı vermeden şampiyonluk gelmez. Beşiktaş’ta Serdar ve Mehmet Yağmur gerilim içinde bekleneni veremezken Anadolu Efes galibiyete yakın takımdı. Bu ikilinin oyun sonlarında özgüven kazanması Beşiktaş’ı şampiyon yaptı bile diyebiliriz. Mehmet Yağmur bu ölü mevsimde şutunu müthiş geliştirirse Beşiktaş’ta kolay gözükmeyen bir yeniliğin öncüsü olabilir. Basketbolumuz çok şey kazanır. Çünkü tüm genç oyuncularda Mehmet Yağmur bu kadar iyi oynuyorsa biz de oynarız anlayışı yerleşebilir. Anadolu Efes’te ise maalesef durum dönüp dolaşıp yabancı koç anlayışına geliyor. Bugünlerde milli takım dahil bir çok kulüp gelecek sezon için yabancı koç arayışları içerisindeler. Bence hepimizin bir mevsimde 3 kupayı kazanan Ergin Ataman örneğini hiç unutmamamız gerek.
Türk basketbolu Türk oyuncuların omuzlarında yükselecektir bunu unutmayalım. Ve Zouros’a gelince Türk basketbolu Zouros’tan ne öğrendi ne kazandı diye sorunca herkes birbirine hayretle bakacaktır. Zouros’un basketbolumuza bir önceki maçta son saniyede Doğuş Balbay’ın kazandırdığı sayıdan başka olumlu hiçbir katkısı olmadı. Basketbolumuzun ise Zouros’u daha iyi bir koç yapıp geri yollayacağı tartışılmaz. Zouros o akla hayale sığmayan her çeyrekte onlarca adam değiştirme merakından kurtuldu. Ama görev bölümü anlayışını hala geliştiremedi. Dünkü karşılaşmada maçı kazandırma sorumluluğu olan Kerem Tunçeri’yi daha vereceği çok randımanı varken oyuna sokup çıkardı. Eğer Zouros, Türkiye’de bir yıl daha kalırsa sadece Türkçesi değil sorumluluk paylaşım anlayışını da öğrenir ve uygular diyorsanız haklısınız. Zouros Yunanistan’a Türk basketbolundan öğrendikleri ile dönecektir. Bu yüzden biz yeni Zouros’lar arayacağımıza yeni Ergin Ataman’lar yaratmayı konuşalım diyorum.
Sevgiler saygılar…
Paylaş