‘‘BURADA içki içilmez!.. Burada içki verilmez!..’’
Bir zamanlar, İstanbul'da banliyö trenlerinde haremlik-selamlık ayrımına gidiliyor. Kadınlarla erkeklerin trende ayrı ayrı oturması zorlanıyor. Refah Partisi'nin, İslami düzene ramak kaldığını sandığı bir dönemin temel yanılgılarından.
İstanbul banliyö trenleri geride kalıyor. Şimdi Devlet Demir Yolları (TCDD) gündeme geliyor. Özellikle, Ankara-İstanbul yataklı trenleri. Son zamanlarda yataklı vagonlarda bir dayatma başlıyor. Yemekli vagonda içki isteyene, içki verilmiyor ya da güçlük çıkartılıyor. Ama, güçlüğü yaşayan, yolcularla birlikte, bir de yataklı vagon personeli.
DAYATMA MI, İŞGÜZARLIK MI?
Yukardan emir geliyor: ''Yolculara içki vermeyeceksiniz!..''
Vagondaki personel ne yapacağını şaşırıyor. Çünkü, isteyene içki vermeyince, yolcularla personel arasında tartışma yaşanıyor. Bunun üzerine personel yazılı emir istiyor. TCDD Yönetimi de, böyle bir marifeti elbette yazıya dökmüyor!..
Ama, sözlü emre rağmen, içki servisi yapan personeli görevden alıyor. Bunun maddi cezası da var. Görevden uzaklaştırılan personelin harcırahı kesiliyor, aylığı düşüyor.
İsteyen içer, isteyen içmez, kime ne?.. TCDD'de içki yasağı ile amaç ne?.. Haremlik-selamlık ayrımı ile içki yasağı arasında ne fark var?.. Bu da, kendi görüşünü dayatma provası mı, yoksa kendini bilmez birkaç kişinin işgüzarlığı mı?.. Hangisi?..
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'a soruyorum. Karaman önce ''Konuyu istismar ediyorlar, içerse içer, içmezse içmez, bunun için de kimse görevden alınmaz'' diyor. Biraz daha üsteleyince, Genel Müdür:
''Biz yemekli vagonlarda sigara içilen yerle, içilmeyen yeri ayırdık. Ama, sigara içilen yerde, içki içilsin, sigara içilmeyen yerde, içki olmasın, dedik. Aileler geliyor, sigara, içki aileleri rahatsız ediyor. Biz de, bir-iki tane içkisiz ve sigarasız masa ayırdık.''
Ancak, yolcular ve personel farklı konuşuyor. Kaldı ki, dünyanın pek çok yerinde sigara yasağı var. Ama, sigara yasağı uygulanan onbinlerce bar, eğlence yeri, toplu taşıma ve farklı mekanlarda içki yasağı yok!.. Tipik örnek,New York.
TCDD'de birileri, bazı genel müdür yardımcıları işgüzarlığa kalkıyor. Bu tavır mide bulandırıyor. Bunlar Türkiye'deki hassasiyetin hálá farkında değil!..
Sana ne, isteyen içer, isteyen içmez!.. Sorun şimdi bu mu?..
Şeriat isteyenler
SON ankete göre, AKP'nin oyu yüzde 56.81, CHP'nin yüzde 12.35. Diğer partiler yüzde 4'ün bile altında. Tam facia!..
Anketi TÜSES adına, Veri Araştırma yapıyor. Geçmiş deneylere bakarak, seçim sonuçlarını anketlerle önceden en iyi tahmin eden bir kuruluş.
Seçim sonuçları, anketteki gibi çıkarsa, facia!.. Tek parti hegemonyası, muhalefetin silinmesi, sosyal demokrasinin çöküşü!.. İyimser olasılık ise, bu faciadan, CHP için belki yeni bir başlangıcın doğma umudu.
Ankette seçmen nitelikleri, etnik ve dinsel kimlikleri ve eğilimleri ile ilgili sorular da var. Yani, sadece kime oy vereceksiniz değil. Bu farklı sorulardan biri de, şeriat istemine dönük.
1994'te, şeriat isteyenler yüzde 19.9. 1996'da, yani Refah Partisi döneminde, bu istek yüzde 26.7'ya çıkıyor. Yani, halkın neredeyse üçte biri!.. Ulaşabileceği en yüksek oran.
2004'te ise, şeriat istemi yüzde 11.4'e düşüyor. Son on yıl içinde en düşük oran ise, 2002'de yüzde 9.9. Son on yıl önemli, çünkü radikal İslam son on yılda başkaldırıyor.
Anket ortada. Hálá içki, takunya, bilmem ne ile uğraşmak saçmalığın dik alası!..