Üç milyar 800 milyon dolar piyasada fırtına yaratmaya yetiyor. Toplam sıcak paranın sadece yüzde beşi.
Türkiye’de toplam 70 milyar dolar sıcak para var. Bunun büyük bölümü Arap sermayesi. Kalan 20 milyar doları Avrupa ve IMF kaynaklı.
Üç milyar 800 milyon doları Avrupa çekiyor. Bu çekme, Türk ekonomisinde sık sık vurgulanan kırılganlığı kanıtlıyor. Dolar fırlıyor.
Burada soru şu:
Üç milyar 800 milyon dolar neden çekiliyor?
ŞİMDİ SİYASET
Sıcak paradan bu bölümü çekmenin tek bir ekonomik, birkaç siyasal nedeni var.
Ekonomik neden, şu anda dünyada altın, petrol başta olmak üzere, değerli madenlerin fiyatı yükseliyor. Para o madenlere akıyor. O nedenle çekiliyor.
Siyasal neden AKP antetli.
1) Tayyip Erdoğan, IMF politikalarını izlemekle birlikte, hafif hafif IMF’den uzaklaştığını belli ediyor. IMF’den demir almak o kadar kolay değil.
2) Bence bu yıl erken seçim yok. AKP, buna rağmen, seçim ekonomisi tohumları atıyor. IMF’nin kitabında bu yok.
3) Irak, İran, Hamas politikalarıyla Tayyip Erdoğan Batı’dan kopuyor. D-8 Zirvesinde, İslam Ülkelerine Schengen tipi vize uygulaması öneriyor. Batı’ya hiç hoş gelmeyecek öneri.
4) Başta ABD, AKP’den artık memnun değil. Örnek, Cüneyd Zapsu’nun ABD’de Tayyip Erdoğan’ı yeniden beğendirmek için canını dişine takması.
KOMİSERİN VEDASI
Şimdi, içerdeki ekonomik manzaralara bakmak gerek.
Merkez Bankası eski başkanı Türkiye’de IMF komiseri gibi. Hapishanenin anahtarları belinde. İçerden dışarıya kuş uçurtmuyor. IMF’nin içi rahat. Her şey, bu arada dolar kontrol altında.
Günü doluyor, komiser görevinden normal biçimde ayrılıyor. Yerine atanan acemi şef, daha neyin ne olduğunu anlamadan, güüümmm, dolar fırlıyor.
Önümde Merkez Bankası’nın 2005 Yıllık Raporu var. Sayfa 49’da döviz kuruna ilişkin bir tablo. O tablodaki endeks rakamlarının ortalamasıyla bugünkü kuru çarparsak, Merkez Bankası’na göre aslında olması gerek dolar fiyatı ortaya çıkıyor.
O fiyat 2 milyon 144 lira ya da 2.144 YTL. Yani, olması gereken dolar, şu anda piyasada fırtına yaratan 1.520 YTL’nin çok üstünde.
BORÇ 345 MİLYAR DOLAR
Pembe aldatmacalar, renkli rüyalarla süslü sahte cennette son durak.
Ekonomide AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana, "oh ne güzel büyüyoruz, eh gelirimiz ne güzel artıyor, ah enflasyon ne güzel düşüyor" masallarında son perde. Dolardaki artış, görme bozukluğunu ortadan kaldırıyor.
Her şey sahte. Döviz kuru sahte, bütçe sahte, enflasyon sahte, faiz sahte, büyüme sahte, kişi başına düşen gelir sahte.
Buna karşı, dış açık, dış borç ve iç borç insanı titretecek kadar gerçek. Dış ticaret açığı 28 milyar dolar, iç borç 180 milyar dolar, dış borç 165 milyar dolar. İç ve dış borç toplamı 345 milyar dolar. AKP’nin iyi gidiyoruz rakamları bunlar.
Bunca sahte ve gerçek rakamlar arasında gidip gelen bir ekonomide, bu fırtına normal.
46’DAN BU YANA
Sahte cennetin varlığı küçük bir çekilmeyle netleşiyor.
Türkiye dış açık üreten, borç batağında bir ülke. 1946’dan bu yana böyle. Harcamaları büyük, gelirleri kısıtlı.
Her dış açık, Türkiye’yi maceralara sürüklüyor. Ekonomik deprem üç-beş yılda bir tekrarlanıyor.
Şu anda o tekrarlardan birinin öncü depremi yaşanıyor. Hafife almak, "dolar dalgalı kurda, olur böyle şeyler", diye geçiştirmek, büyük yanılgı.
Sermaye ile balayı, emekçi ile fener alayı artık uzakta.