Paylaş
Oysa, Piri Reis en çok 1.200 metre derinliğe kadar sondaj yapabiliyor. Bu teknik bilgi Piri Reis’in yelkenlerini indiriyor.
Türkiye’nin bu alanda en iyi uzmanlarından biri olan Necdet Pamir’le konuşuyorum. Pamir önemli bir bilgi aktarıyor:
“TPAO’da, Piri Reis’te görev yapan bazı arkadaşlarla, bazı öğretim üyeleriyle kafa kafaya verdik. Piri Reis sismik sondajı sınırlı biçimde yerine getiriyor, bu da amaca hizmet etmekten uzak”.
Necdet Pamir’in verdiği bilginin önemli yönü, “Piri Reis’te görev yapan bazı kişilerin” de, aynı görüşe katılmış olmaları. Pamir ekliyor:
“Piri Reis’in Doğu Akdeniz’e açılması iç politika malzemesi, geminin özelliklerini dışarıdakiler de biliyor zaten”.
ABD ŞİRKETLERİ
Sondaj nasıl yapılıyor?
Araştırma gemisi denizin dibine sismik dalgalar gönderiyor. O dalgalar geri döndüğünde, elde edilen bulgularda sünger gibi, gözenekli tabakalar varsa, orada bir şey var.
Bu doğalgaz olabilir, petrol olabilir, hatta işe yaramaz bir gaz olabilir. Orada ne olduğu ancak o yeri delmekle öğreniliyor. Bunu da, Amerikan şirketleri yapıyor. Araştırma gemileri delinecek yeri tespit ediyor.
O yeri Amerikan şirketleri delecek. Anlaşmalara göre, Amerikan şirketleri en az iki kuyu açmak zorunda. Açacaklar ve ne olduğunu belirleyecekler.
ON ÜÇ YIL GECİKME
Piri Reis’in yetersiz olduğunu 1990’lardan beri bütün hükümet edenler biliyor. 1997’de bizim bir sismik araştırma gemimiz olsun” kararına varılıyor. Sadece varılıyor. Gemi yapımına 2010’da başlanıyor. On üç yıl gecikmeyle.
On üç yılın acısı bugün çıkıyor. Piri Reis Akdeniz’e açılıyor, sadece iç ve dış kamu oyuna gösteri niteliğinde. Sonuç alınmayacağını cümle alem biliyor. Oysa, Türkiye bugünkü koşullarda Akdeniz’de elbette sondaj yapmalı, orada tartışma yok.
Otuz üç yaşındaki Piri Reis gemisi adını Osmanlı’nın zaferden zafere koşan efsanevi kaptanlarından Piri Reis’ten alıyor. Gemiye yerine getiremeyeceği bir görevi vermek, Kanuni’nin haksız fermanıyla idam edilen Piri Reis’in kemiklerini şimdi bir kez daha sızlatıyor.
Yol haritası Aysel Tuğluk’ta
“Hangi sözler verildi de, yerine getirilmedi?”
Bu soruyu dünkü Taraf gazetesine uzun bir yazı yazan BDP milletvekili Aysel Tuğluk soruyor. İçine düştüğümüz terör kıskacında, bana göre, kesip saklanacak, son zamanların en önemli yazısı.
Tuğluk MİT-PKK görüşmesini bildiğini, arada mektuplar gidip geldiğini, protokoller yapıldığını yazıyor. İmralı ile yapılan görüşmelere değiniyor, sonuçta hiç bir adım atılmadı, diyor. Pek çok yönüyle çarpıcı olan yazıyı okuyunca, Aysel Tuğluk’u arıyorum. Onun yazısında sorduğu ve fakat açık bıraktığı soruyu kendisine soruyorum:
“Yerine getirilmeyen sözler neler?” Tuğluk hepsini değil, bazılarını açıklıyor:
“KCK tutuklamalarına son verilecek, denildi, 3 bin 500 KCK’lı tutuklandı. Seçimde yüzde 10 barajı kalkacak, denildi, kalkmadı. Silahlı güçler geri çekilecek, denildi, çekilmedi. Öcalan, ben PKK’yı bir haftada sınır dışına çekerim, ama benim koşullarım düzelsin, dedi, böyle bir eğilim belirdi, olmadı”.
Belli ki, ortada bir yol haritası var. PKK terörle bu haritayı siliyor, devlet teröre karşı operasyonlara başvuruyor ve kısır döngü devam ediyor.
BDP’nin Meclis’e gelmesi şart. Başbakan Erdoğan’ın işaret ettiği siyasi müzakere için hükümetin BDP ile masaya oturması şart.
70 santimin hesabını kim verecek
1987’de başlayan Karadeniz Sahil Yolu’nun yapımı yirmi yıl sürüyor, 2007’de bitiyor, 4.2 milyar dolar harcanıyor.
Geçen yıl Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu yolla ilgili olarak, “proje yanlış, ama bitirmek zorundaydık” diyor. Bakan haklı, AKP’nin iktidara geldiği 2002’ye kadar 3.5 milyar dolara yakın para parcanmış. Üstelik, yolun büyük bölümü bitmiş.
Hafta sonunda Rize’yi sel basıyor, sel can alıyor. Belediye Başkanı Halil Bakırcı isyan ediyor:
“1.5 ay önce Orman Bakanımız Veysel Eroğlu ile Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar’a derelerden biri taşarsa, karayolu 70 santim yüksek yapıldığı için şehri su basar, bir şey yapamayız, dedim”.
Belediye Başkanı haklı çıkıyor, yağmur yağıyor, dereler taşıyor, sel basıyor, evler yıkılıyor, insanlar ölüyor. Benzer olay geçen yıl Giresun’da ve yine Rize’de yaşanıyor.
4.2 milyar dolarlık yolun bazı bölümlerini şimdi 70 santim aşağıya çekmek gerek. Teknik açıdan nasıl olacaksa. Daha önce yolsuzluk iddialarıyla mahkemelik olan, görünüşte modern ve ekonomiye katkı sağlayan o yol her yağmurda kentleri cehenneme çeviriyor.
Kim verecek bunun hesabını?
Paylaş