Paylaş
Türkiye’nin her yerinde, her kapıyı çalarak, herkesin derdini dinleyerek, o dertlere çare bularak ya da bulmaya söz vererek çalışan bir milyon 250 bin kişi. Buna geniş olanakları da ekleyin.
“Bir seçim nasıl kazanılır” kitabının bir bölümünde de, gönüllüler kervanı yazıyor.
Buna karşı CHP ne yapıyor? Acele etmeyin, orada da benzer bir proje var. 2009 yerel seçimlerinde uygulanan gönüllü projesi.
2009 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın on bin kişiden oluşan “Ankara Gönüllüleri” ekibi oluşturuyor. On bin kişi içinde tıp profesörü de var, ayakkabı tamircisi de. Ev kadını da var, avukat da. Onlara halkla ilişkiler eğitimi veriliyor.
Onlar 2009’de Ankara’da kırk bin evin kapısını çalıyor. “CHP’den geldiklerini” söylediklerinde, ev sahipleri onları, “siz gelir miydiniz, siz yaşıyor musunuz” şaşkınlığı ile karşılıyor. Çünkü, CHP’den böyle bir atağa alışmamışlar, görmemişler, bilmiyorlar.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜLERİ
Karayalçın genel seçimlerde benzer öneriyi, genel başkan iken Deniz Baykal’a götürüyor.
Genel seçim olacağı için “Türkiye Gönüllüleri” adı altında, Türkiye’nin her yerinde CHP adına çalışacak gönüllüler ordusu.
Baykal projeyi beğeniyor, “tamam” diyor, ancak orada kalıyor, bir daha da kimse bundan söz etmiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan seçildikten kısa süre sonra, benzer projeyi Karayalçın Kılıçdaroğlu’na açıyor.
“Beş yüz bin kişilik Türkiye Gönüllüleri”.
AKP’nin yaptığı gibi bir çalışma. CHP’yi anlatacak, projeleri anlatacak, siyasi eğitimden geçmiş beş yüz bin kişi. Kulağa hoş geliyor.
Kılıçardoğlu, “tamam, çok iyi olur” diyor. Diyor ama, Baykal benzeri, “tamam” sözü yine o konuşmada kalıyor. Bu yönde bir daha kimse ağzını açmıyor, zaten öyle gönüllü ordusu da kurulmuyor.
Seçim yenilgisinin üzerinden beş gün geçiyor, CHP’de henüz kimse, “biz neden kaybettik, AKP neden kazanıyor” sorularını sormuyor. Suçlamalar ve istifa davetleri birbirini izlemekle meşgul.
Ya bu projeler neden askıda kalıyor?
Weber’in ünlü operasında olduğu gibi, hayalet bu sefer operada değil, hayalet bu sefer galiba CHP’de. Öyle bir hayalet ki, beceriksizlik paçalardan dökülüyor.
ÜAK Bosna-Hersek’te toplanıyor
PROFESÖRLER, rektörler dün Bosna-Hersek’e gidiyor. Bir toplantı için. Program üç günlük.
Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) bugün Bosna-Hersek’te toplanıyor. ÜAK Türkiye’de faaliyet gösteren 160 üniversitenin rektör ya da temsilcilerinden oluşuyor, sanıyorum ayda bir toplanıyor. Daha önce bir kez Kıbrıs’ta toplanan ÜAK şimdi Bosna-Hersek’e gidiyor. Bundan sonra çeşitli Orta Asya Cumhuriyetlerinde toplanması söz konusu olabilir.
Bosna-Hersek ve ÜAK toplantısı, ne alaka? Belki de, YÖK’ten ya da hükümetten gelen telkinle, komşularla ilişkileri geliştirmek, çerçevesinde düşünülüyor. Yine de, garip.
Daha garibi, bu hafta sonu üniversiteye giriş sınavının ikinci basamağı var. Tam sınav sırasında Bosne-Hersek’te ÜAK, sanki hafif dam üstünde saksağan vaziyeti.
Barış taarruzu
BALKON Konuşması ilk somut ürününü veriyor.
Başbakan Erdoğan dün çarpıcı bir adım atıyor, politikacılara ve yazarlara açtığı davaları geri çekiyor.
Tam uzlaşma adımı, tam barış taaruzu. Barış taaruzu kavramını yadırgayan olabilir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde, farklı gelişmeler sonrasında siyasal literatüre girmiş olan bir kavram barış taaruzu. Mutlaka uzlaşma sağlamak isteği anlamında, yoğun barış girişimi.
Erdoğan seçim akşamı “Balkon Konuşmasında”, AKP’ye oy vermiş olsun, olmasın, herkese kucak açacağını açıklıyor. Bunun somut adımı olarak, kişisel davalarından vazgeçiyor.
Bu aynı zamanda yeni bir anayasada uzlaşma arayışı için ilk adım olarak da yorumlanabilir.
Ali Demir hâlâ orada
BU kaçıncı skandal? Bu kaçıncı hata? Bu kaçıncı özür?
Son skandal, Hürriyet’in önceki günkü manşeti, Yurtdışı Yükseköğretim Denklik Sınavı’nda 100 sorunun 75’i geçen yıl bu sınavda sorulan soruların aynısı. Eh, artık pes.
ÖSYM Başkanı Ali Demir hatayı kabul ediyor, sınav iptal ediliyor. Bu arkadaş o koltuğa oturduğundan beri sürekli hataları kabul etme ve özür dileme kampanyasında.
Yine de, koltuk koltuktur, orada oturuyor, helal olsun. Buna da, pes.
Paylaş