3 Temmuz-24 Ağustos, şike iddiası ile gözaltıların başladığı ilk günden son kararına kadar Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tam 52 gün bir o yana çalkalıyor, bir bu yana. Sonunda yine de kendi iradesiyle değil, UEFA emriyle Fenerbahçe’nin Avrupa yolunu kapatıyor.
1- Kapattığına göre, şike iddiası ciddi olabilir. O zaman Süper Lig’den neden düşürmüyor? 2- Başka kayıpları mı düşünüyor? Örneğin, yayın kuruluşunun gelirlerini mi? 3- 52 günü neden boşa harcıyor? Daha erken davransa, Fenerbahçe’nin hukuki girişimlerine geniş zaman bırakmış olmaz mıydı? Bu durumda Fenerbahçe’nin hakları hiçe sayılmıyor mu? 4- Bir süre sonra mahkeme şike yapıldığına karar verir ve TFF Fenerbahçe’yi Süper Lig’den düşürmek zorunda kalırsa, Fenerbahçe Süper Lig’e ancak 2013-14 sezonunda çıkabiliyor. TFF bu zararını nasıl karşılayacağını hesaplıyor? 5- Bu ve başka ayrıntıları göz önüne almaktan aciz bir TeFeFe’yi herkes tefe koymaz mı? O TeFeFe görevine hala devam edebilir mi? FENERBAHÇE’YE GELİNCE TFF krizi nasıl kötü yönetiyorsa, Fenerbahçe’nin de akıllı yönettiğini söylemek güç. 1- Şike iddiaları ortaya atıldığı daha ilk gün, Fenerbahçe iç ve uluslararası spor hukukundan yararlanmayı akıl etmiyor. Örneğin, bu işten anlayan iyi bir yabancı avukat tutmuyor. Bırakın avukatı CAS (Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi) var. CAS 60 ülkeden seçilmiş, 150 spor hukukçusunun görev yaptığı mahkeme. Sporla ilgili anlaşmazlıkları çözmeye yetkili, talep edilmesi halinde danışmanlık, hatta arabuluculuk hizmeti veriyor. Fenerbahçe’de bunu düşünen çıkmıyor. 2- Önceki gün UEFA bizim Federasyona yazı gönderiyor, Fenerbahçe’nin Avrupa’dan kendiliğinden çekilmesini istiyor. Aksi halde, Türkiye’ye ceza var. Federasyon bunu Fenerbahçeye iletiyor ancak, kulüp bunu geri çeviriyor. Fenerbahçe adım adım ateşe düştüğünü fark etmiyor. 3- Durum olağanüstü, neden olağanüstü kongre toplamıyor? Bazı sorunlarımız sadece bizim iç sorunumuz değil, uluslararası boyutta. Elin oğlu titiz ve etik değerlere sahip, bunu hala anlamış bir toplum değiliz. Hangi konuda anlıyoruz ki. Adamlar bastırınca, ateş bacayı sarıyor. Çık şimdi işin içinden, çıkabilirsen.
Taraftardan Acıbadem çağrısı
FUTBOL Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar aynı zamanda Acıbadem Sağlık Gurubu sahibi. Fenerbahçe bayan voleybol takımının sponsoru. Federasyonun Fenerbahçe’ye Avrupa yolunu tıkamasından hemen sonra, FB Kulübü “yeni sezonda bayan voleybol takımı ile Acıbadem Gurubu arasında anlaşmayı yenilemeyeceğini” açıklıyor. Dün bu açıklamaya ek gelişmeler yaşanıyor. Taraftarlara ait bazı siteler Fenerbahçelileri Acıbadem hastanelerini boykota çağırıyor. Taraftar psikolojisini anlamak mümkün ama, biraz frene basmakta yarar var galiba.
Öfke seli ve bir avukat
Fenerbahçeliler duygusal ya da artık ne ise, Federasyonun kararına büyük öfke duyuyor. Ciddi analiz yaparak kendini tutamayan da var, sadece duygularıyla ayağa kalkarak kendini paralayan da. Öfkeye kapılanlardan birini dün TV’de görüyorum, Fenerbahçe’nin tahkime başvuran avukatı. Adı galiba Haluk Burcuoğlu. Avukat Bey inanılmaz öfkeli, böyle hukuk olmaz, hukukçuluğumdan utanıyorum, filan derken, tam patlıyor, “Fenerbahçe’yi öğrenecekler, her yere gideceğiz” diyor. Bir hukuk adamı öfkesine bu kadar yeniliyorsa, gerideki öfkeyi siz düşünün.
SPK el koydu
FENERBAHÇE ile ilgili kararın belirsizlik taşıdığı günlerde, 10 Ağustos-16 Ağustos arasında borsada çarpıcı bir gelişme yaşanıyor. Beşiktaş ve Galatasaray hisseleri ile birlikte Fenerbahçe hisseleri de yükseliyor. Beş günde hisseler yüzde 55.47 kâr getiriyor. Beş günde kolay bulunmaz kazanç, normal değil. Dün öğreniyorum ki, Sermaye Piyasası Kurulu olaya el koymuş, incelemeye başlıyor, kimler, ne kadar almış, spekülasyon araştırması. Ortalığı toz duman götürürken, bu başka bir ayrıntı ki, sonuç alınırsa, ayrı bir skandal.
Hukuku şimdi hatırlayanlar
ERGENEKON ya da benzer davalarda hukuku unutan yazar-çizer takımı arasında hasta Fenerbahçeliler de var. Fenerbahçe aleyhine gelişmeler ve Fenerbahçe’nin Federasyon kararıyla UEFA’dan dışlanması bu vatandaşlarımızda bardağı taşırıyor. Bardak taşması aslında olumlu sonuç veriyor, onlar aniden hukuku hatırlıyor, hukuka sarılıyor. Keşke, nasırlarına basıldığı zaman değil de, her sorun karşısında akıllarına hukuk gelmiş olsa, ne güzel olur. Neymiş, hukuk herkese lazımmış.