Paylaş
Buna göre:
26 Ekim’de yapılacak olan “Avukatlar İçin İdari Yargı Hâkim Adaylığı Sınavı” 27 Aralık’a, 30 Kasım’da yapılacak olan “Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Sınavı” 28 Aralık’a erteleniyor. Ne var bunda?
Birbirini tamamlayan iki adım atılıyor, dün. Polis devletinin kurulmasını kolaylaştıracak önerinin Meclis’te görüşülmesine dün başlanıyor. “Makul şüphe” ile insanları gözaltına alma, insanların mallarına el koyma, muhalefeti kesme önerisi.
Yine dün ÖSYM sitesindeki erteleme duyurusu. Aynı duyuru Adalet Bakanlığı sitesinde de var. Duyuru ile Meclis’teki öneri arasında mutlak bağ var.
BEŞTEN İKİ YILA
“Yargı paketi” etiketiyle polis devleti kuracak öneride bir madde var, sanki önemsiz gibi. Avukatlıktan yargıçlığa geçiş süreci beş yıldan iki yıla indiriliyor. Neden bu sürat?
1- Çünkü, polis devleti uygulamasını fiilen yürütecek bu yasa için “bizden” savcı ve yargıçlara ihtiyaç var.
2- Avukatlıktan idari ve adli yargıda yargıç ve savcı adayı olabilmek için sınav yapılıyor. Sınav normal, hep var, normal olmayan bu sınavın dün acele ertelenmesi.
3- Önerinin yasalaşması bekleniyor. Böylece “Bizden olan avukatlar bu sınava girebilsin, onlara savcı ve yargıç olma yolu açılsın”.
Her şey planlı, programlı. Hiç ilgi çekmeyecek, sıradan bir sınav ertelemesi, aslında müthiş bir hazırlığın işareti. Erteleme isteğinin Adalet Bakanlığı’ndan gelmesi hazırlığı ilan ediyor.
Bir telefonla değişti
TAYYİP Erdoğan: “Bizim için PYD PKK ile eşittir, silah vermek söz konusu değildir”. Davutoğlu: “Biz bu koridoru açmayız”. Üç gün sürüyor bu lafların ömrü. Obama telefon ediyor, hem PYD’ye havadan silah yardımı başlıyor, Türkiye bunu kabul ediyor, hem koridoru açıyor, peşmerge geçişine izin çıkıyor. Türkiye büyük devlet, ha kendi isteği, ha Amerika’nın isteği. “Telefon değişiklikleri” yeni değil. Libya,
Mısır, İsrail’e tavır değişiklikleri ilk akla gelenlerden.
Faili meçhullere dönüş
UNUTTUĞUMUZ seri cinayetler, garip trafik kazaları yeniden başlıyor, sanki 80’ler ve 90’lar. Son günlerde:
Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerini dağıtan Kadir Bağdu Adana’da ensesinden sıkılan kurşunla öldürülüyor. Yakalanan yok.
Van’da HÜDA-PAR’a yakınlığı ile bilinen Muhammed Latif Şener öldürülüyor. Yakalanan yok.
Şanlıurfa’da eski belediye başkanı Salih Tekinalp ve oğlu öldürülüyor. Yakalanan yok.
Suruç’ta MİT tarafından tehdit edildiğini öne süren Lübnan asıllı gazeteci Serena Shim trafik kazasına kurban gidiyor. Kısa süre içinde bunların arka arkaya gelmesi, faili meçhulleri hatırlatıyor. Öyle olmadığını kanıtlamak için bu cinayetleri işleyenlerin yakalanması şart.
Tehlikeli tahrik
ATÇA Aydın’a bağlı, MHP’nin güçlü olduğu bir belde. Lise binasında yemekhane ve spor salonuna geçen hafta yazılar yazılıyor, “Yaşasın PKK”, “Biji Apo”, “Faşist devlet Kürdistan’dan defol” gibi sloganlar. O kadar tehlikeli ki, Türk milliyetçiliğinin güçlü olduğu beldelerden birinde bir ya da birkaç PKK’lının bulunması, o ya da onların lise binasına slogan yazacak ölçüde cesaret bulmaları uzak olasılık. O zaman bu sloganları kim yazıyor, çevreden gelenler mi Atça halkını tahrik etmek istiyor? Gerçi halk pek önemsemiyor ama kim yaptıysa, onların bir an önce yakalanmasını istiyor.
Paylaş