Bilirkişi THY çalışanına hak verdi

Geçen mayıs ayında kamuoyunda yankı uyandıran bu olayın ardından Hava-İş kendisine bağlı THY çalışanlarının hakkını korumak üzere mahkemeye başvuruyor. Bakırköy 10. İş Mahkemesi işten atılan 38 kişinin işe iadesine karar veriyor.

Beş gün önce de, mahkemenin istediği bilirkişi raporu mahkemeye ulaşıyor.

DEMOKRATİK HAK

Bilirkişi, THY’nin iddialarını tek tek çürütüyor.

1- Yapılan CD incelemelerinde dışarıdan herhangi bir müdahale olmadığı belirleniyor. Yani, suç yok.

2- Protesto günü açıklamaya katılan ve raporlu olan çalışanların raporlarının işyeri hekimi tarafından geçersiz sayılması söz konusu olamaz.

3- Sendika böyle durumlarda anayasanın ilgili maddelerine göre açıklama yapma hakkına sahiptir.

4- THY çalışanlarının eylemi demokratik bir haktır.

Bilirkişi açıkça işçiler yasadışı eylem yapmamıştır, protesto onların demokratik hakkıdır diyor. Zaten o günlerde kamuoyu da bu yargıya varıyor. Türkçesi, basın açıklaması nedeniyle iş akdinin feshi yasal değildir, diyen bir bilirkişi raporu.

THY YOKUŞU

Daha önce 38 çalışanı görevine iade eden mahkeme şimdi bu bilirkişi raporunu da dikkate alacak.

Bu arada THY yönetiminden bazı yetkililer CHP’den bir grup milletvekili ile görüşüyor. Çözüm için diyalog başlıyor. THY yetkilileri CHP’lilere, “38 kişiyle ilgili mahkeme kararını uygulayarak, onların işe alınacağını” söylüyor. Ancak, ardından Yargıtay’a başvuruyor. Yani, mahkeme kararını henüz uygulamıyor.

Dün kendisiyle görüştüğüm Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin haklı olarak, “Bilirkişi raporuyla haklı olduğumuz ortaya çıktı” diyor. Rapor ilk aşama, şimdi mahkemenin kararı bekleniyor.

Haklı olmak bir şey ifade etmiyor. THY’nin Yargıtay’a gitme hakkı elbette var, ama çalışanların mağduriyetini göz önünde tutarak, onları bir an önce işe alması gerek.

305 THY çalışanı ve THY şimdi yeniden gündemde.

Hüseyin Aygün öyle ve böyle

DÜZENE başkaldırmak hoş ve ilgi çekici ama, ince dikkat istiyor.

CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ü ilgiyle izliyorum, düzene başkaldırma hırsı nedeniyle. Örneğin, Paris’te öldürülen PKK’lılardan birinin evine taziye ziyaretinde bulunuyor. Vaaay, sen nasıl oraya gidersin diye hem CHP’deki ulusalcılar, hem Başbakan Erdoğan ayağa kalkıyor.

1- Öcalan’la görüşme talimatı veren Başbakan’ın buna hakkı yok. Kaldı ki, geçen gün Cumhuriyet’te Deniz Kavukçuoğlu bu gibi ziyaretlerle ilgili bir hadisi aktarıyor, “Çocuğu ölen kimseyi teselli edene, cennet hırkası verilir”.

2- CHP ise, Kürt sorunu çözümüne her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunu açıkladığına göre, tuzaklara düşmemesi gerekir. Bazı CHP’lilerin parti içi tepkilerini kontrol etmeleri şart. Kaldı ki, Başbakan bu kadar yüklendiğine göre, Aygün’e yaptırım, Başbakan’ın ekmeğine yağ sürer.

3- Son söz Aygün’e. İzmir, Kurtuluş Savaşı, etnik temizlik gibi, bütün bir ulusu rencide edecek ve tarihe ters söylemlerden kaçınması gerek. Ayar kaçıyor.
Aygün’ün dikkati çekilmeli, parti içi çekişme görüntüsüne son verilmeli.

Tokta: Devrimci ve hoşgörülü

DAR bir çevrede bizler ona kısaca “Tokta” diye sesleniyoruz, üç gün önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Toktamış Ateş’e.

Biz önce Fatih’ten arkadaşız, sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden. Yollarımızın kesişmesi sadece semt ve okulla bağlantılı değil, aynı zamanda 68 kuşağının devrimcileri arasında birbirimizi buluyoruz.

Toktamış devrimci olarak, değişimden ve hoşgörüden yana. Hepimizin hocası İdris Küçükömer gibi, Toktamış da, Türkiye’de siyasal yelpazeyi geniş tutmaya çalışıyor. Bu nedenle, bir ara İslamcı yazarlardan Abdurrahman Dilipak ile TV programları yapıyor ve tahmin edileceği gibi, eleştiri alıyor.

Özel yaşamında keyifli ve mütevazı, bilimadamı olarak hırslı ve çalışkan olan Toktamış uzun süren hastalığına yeniliyor. Nur içinde yatsın.