Paylaş
Önce bir noktanın altını çiziyor:
“Şu an tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bu 27 kişiden bir tanesi bile, gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değil”.
Ya neden dolayı? Erdoğan sıralıyor:
“Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, nitelikli yağma, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahrifat”.
Başbakan bu suçları nereden biliyor? Konuyla ilgili savcı tutuklanan gazetecilerin gazetecilik dışı faaliyetleri ile ilgili tutuklandığını açıklıyor ve orada duruyor.
Ama, Başbakan savcının durduğu yerden devam ediyor. Tutuklananlara yönelik iddiaları açıklıyor. Başbakan gazetecilerin ne ile suçlandığını nereden biliyor?
TEKERLEMENİN SONU
Uzun süre gazetecilerin tutuklanmaları karşısında doğan tepkileri, her iktidar üyesi ve Başbakan “yargı işlemektedir, yargı sürecine bırakalım, yargıya karışmayalım, yargı bağımsızdır” tekerlemesi ile yanıtlıyor.
Bu tekerleme inandırıcılığını yitirince, çünkü yargı süreci işliyor da işliyor, dört yıldır işliyor, şimdi bir başka savunmaya geçiliyor:
“Onlar gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değil”.
Başbakan o iddiaları sıralıyor. Madem, yargı bağımsız ve yargıya karışmak olmaz, Başbakan o iddiaları nereden biliyor?
Savcının açıklamasına göre, o iddialar madem gizli, Başbakan yargıya ait gizli bilgilere nasıl ulaşıyor? Nereden biliyor?
GÜVENLİK ÖZGÜRLÜK
Hukukçuların iki itirazı var.
1-Olağan dönemde olağanüstü yargıyı olağan hale getirirseniz, her şey birbirine karışır.
2-Terörü önlemek adına, güvenlik için özgürlüklerden vazgeçilen bir ülkede, günün birinde korunacak özgürlük kalmaz.
Sisteme yönelik bu itirazlar iktidarın sorumluluk alanında. Yasama, yargı, bir ülkede olup biten her şey iktidardan soruluyor. Dünyanın her yerinde.
Erdoğan, tutuklamaların basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğu iddialarına kızıyor, şiddetle karşı çıkıyor.
O zaman gazetecilere yönelik iddiaları tek tek sıralarken, Erdoğan o suçlamaları nereden biliyor?
O iddiaları kürsüden açıklaması, yargıya müdahale anlamı taşımıyor mu?
Her yerde Marx yeniden
AMA ekonomik kriz, ama küreselleşme, ama felsefi arayışlar, nedeni ne olursa olsun, Avrupa’da yine Marx hayaleti dolaşıyor.
Almanya’da kitapçıları dolaşıyorum. Hepsinde en çok arananlar standında Marx’la ilgili pek çok kitap var. Bir bölümü Marx’ın yazdıkları. Kapital’den Kapitalizm Öncesi Üretim Biçimleri’ne, Komünist Manifesto’dan 1844 El Yazmaları’na kadar, Marx’ın eserleri.
Bir bölümü ise, Marx üzerine yeni yazılan kitaplar. Biyografisi, Marksizm eleştirileri ya da yüceltmeleri.
Dört yeni biyografisi var, birini geçenlerde okudum. Unutulmuş farklı bir keyif almak isterseniz, yeni bir Marx biyografisi okumanızı öneriyorum.
Marx’tan kapitalizme öğütler
MARX ve eserleri üzerine yazılan kitaplar arasında dikkatimi çeken, hafif gülümseten bir kitap var:
“Marx’tan Kapitalistlere 52 Öğüt”.
Çok hince yazılmış bir kitap. Kitapta Marx’ın kapitalizme dönük analiz ve eleştirileri yer alıyor. Her analizden sonra, kapitalistlerin bundan çıkartacağı derse geliniyor. O analiz ders gibi, kapitalistlerin yapmaması gereken ekonomik faaliyete işaret ediyor.
Böylelikle, Marx kapitalistlere nasihat etmiş oluyor. 52 ayrı analizinden 52 ders çıkartılıyor. Kapitalist dediğin, her fırsatı değerlendiren kişi değil mi? Tarihsel düşmanından bile kıl kopartıyor.
Ezeli derdimiz ah benzin zammı
ŞUBATTA üç, iki gün önce bir daha, bir ay içinde benzine dördüncü kez zam yapılıyor.
Avrupa’nın en pahalı benzini İstanbul’da 4.15 liraya, Van’da 4.26 liraya yükseliyor.
Kısa aralıklarla değil, benzin zammına toptan bakarsak, AKP iktidarındaki macerası dikkate değer.
2002’de AKP iktidar olduğunda benzinin litresi 1.62 kuruş. 2004 yılında 2 lirayı aşıyor, 2.29 lira oluyor. 2007 yılında 3 lirayı aşıyor, 3.06 lira oluyor. 2011 yılında 4 lirayı aşıyor, bugün 4.16 kuruş. AKP benzine toplam yüzde 250 zam yapıyor.
Seçimde bunun faturası olmaz mı?
Paylaş