Acılara devam yeni parti tamam

AYAKLAR zincirli. Zincirlerle koşmaya zorlanıyorlar. Marşlar eşliğinde.

Banyo yapmalarına izin veriliyor. Banyo sonrasında koğuşlara dönerken, yerde süründürme talimi. Banyo boşuna.

Tutukluların hepsi zincirlerle birbirine bağlı. Hepsinin elleri kelepçeli. Görüşe ya da mahkemeye çıkmak üzere, tek sıra halinde.

Ve bir hüküm:

"Mahkeme salonunun, cezaevi koğuşu ya da havalandırmadan tek farkı, tutukluların mahkeme salonunda oturarak işkence görmesidir."

Bu ve buna benzer yaklaşık 24 ayrı resim. Hepsinin altında, acıyı, hırsı, insan hakları ihlallerini dile getiren sivri yazılar.

DİNMEYEN ACILAR

Geçen cumartesi Hürriyet Treni için Diyarbakır’dayım.

Aynı gün Diyarbakır’da DTP’nin toplantısı var. Genel başkanın seçileceği DTP kongresi öncesinde, DTP tabanında nabız yoklama seansı. Genel başkan tamam, Ahmet Türk. Eş başkan Emine Ayna. Çok büyük olasılıkla.

Diyarbakır garından bir ara ayrılıyorum ve DTP’nin toplantısını izliyorum.

DTP il binasına girer girmez, kapıda başlayan salona devam eden bir sergiyle karşılaşıyorum. 24 resimden oluşan sergi 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevinde yaşanan vahşeti anlatıyor.

Her kare, ayrı bir acı. Üzerinden 28 yıl geçiyor, acılar hálá dinmiyor. Ya da sonraki kuşaklara aktarılıyor.

Sadece o değil. 14 Temmuz 1982. 12 Eylül askeri rejiminin esip savurduğu günler. Diyarbakır Cezaevinde bazı tutuklular ölüm orucuna yatıyor. Bu sergi, ölüm oruçları anısına.

Türk-Kürt kardeşliği denildiğinde, aşılması asıl gereken, hepimizin asıl onarması gereken işte bu acılar. O acıların dumanı hálá tütüyor.

YENİ PARTİ HAZIR

Örneğin, DTP’ye açılan kapatma davası. DTP’lilere bu davayı soruyorum. Ortak yanıt:

"Kapatma davası açıldıysa, gerekçesi de, hazırdır."

Yani, kapatılacak inancı. 225 kişi ve 8 milletvekili topun ağzında. Buna önlem olmak üzere, yeni parti kuruluyor.

Demokrasi ve Barış Partisi.

Bölge ile ilgili Tayyip Erdoğan’ın bir hedefi var. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmak. Belediye Başkanı Osman Baydemir’e soruyorum. Ona göre:

"Diyarbakır’da DTP şu anda yüzde 62, AKP yüzde 19. Kazanması mümkün değil. AKP ayrıca Siirt, Van ve Bitlis’i de kaybedebilir."

Yine de ekliyor:

"AKP burada ve bölgede gerilemiş olabilir, ama gücünü yine de koruyor."

Ve Baydemir’in başka bir gözlemi:

"Bu bölgede DTP ve AKP seçime girmesin, CHP’ye yine kimse oy vermez."

Bu da, Güneydoğu’da ve Türkiye genelinde geçerli bir başka gerçek.

ONLAR BABALAR GİBİ SATMIYOR
SABAHLARI CNN Türk’te ekonomi programı yapan Yiğit Bulut, dün çarpıcı bir röportaja imza atıyor. Putin’in sözcüsü ki, çok iyi Türkçe konuşuyor, Dimitri Peskov, Yiğit Bulut’un sorularını yanıtlıyor.

Ukrayna’nın AB üyesi olacağını, İran’a askeri operasyona karşı olduklarını, Rus doğal gazının Türkiye’den geçmesi gerektiğini, piyasa ekonomisine inandıklarını söyleyen Peskov, Bulut’un sorusu üzerine, özelleştirmelerle ilgili olarak:

"Bazı temel ve stratejik sektörler vardır ki, kaç para verirseniz verin, yabancı sermaye olarak bunları satın almanız mümkün değildir. Bu Rusya’da da böyledir, Amerika, Almanya, Fransa’da ve İngiltere’de de."

Bizdeki özelleştirme furyasında ölçü yok. Stratejik ya da ekonominin itici gücü sektör filan dinleyen yok. AKP önüne geleni, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın deyimiyle, "babalar gibi satmakla" meşgul.

Ukrayna AB yolunda. İçim burkuluyor. Dünyadaki özelleştirme ölçüsü ve biz, utanç verici.
Yazarın Tüm Yazıları