1 milyon dolarlık konuşma

CİDDE

AŞAĞI
kurtarmıyor. Suudilerin söylediğine göre, ‘‘Yarım saatlik konuşma için 1 milyon dolar’’ alıyor eski ABD Başkanı Bill Clinton.

Cidde'deki foruma katılmak üzere, ABD'den yanında 50 kişilik bir heyetle geliyor. Aralarında eski Dışişleri bakan yardımcısı Straw Talbot, Hollywood'un eski aktörleri (Cola Turca reklamlarında oynayan Chevy Chease de dahil) ile Herald Tribune'nün sahibi de var. Clinton'un ABD içinde herhangi bir konferans için 100 bin, ABD dışında 250 bin dolar aldığı öne sürülüyor.

Ama, Cidde gibi kendini uluslararası alanda kanıtlama iddiasındaki bir forum için, Suudi Arabistan gibi ülkeler Clinton tipi isimlere cömert davranıyor.

Clinton, daha önce de olduğu gibi Suudi Arabistan'a geldiğinde Al Baraka'nın konuğu oluyor. Buna karşılık, eski başkan Baba Bush'un tercihi Mercedes'in Suudi Arabistan'daki ortağı. İki başkan, iki tercih.

Uçsuz bucaksız bir bahçe. Palmiyeler rengarenk, ışıl ışıl. Bahçedeki 8-10 kadar ev, hayır Köşk, hayır malikane sayıyorum. İhtişam, zenginlik, altın, gümüş, porselen, akla ne gelirse.

Al Baraka'nın sahibi, en tepesindeki kişi Şeyh Salih Kamil'in Kızıldeniz kıyısındaki sarayı. Yaklaşık 400 kişiye akşam yemeği daveti. Japon, Çin, Meksika, Fransız, İtalyan mutfaklarından örnekler. Yüzlerce hizmetkar ve koruma.

Bahçenin bir köşesinde Suudi Arabistan folkloru. 8-10 adam ellerinde kılıç, ağıt yakıyorlar. Ağıt onların folkloru. Tek tempolu, tekdüze, ağlar gibi çıkan sesler de, kılıçlar bir yukarı bir aşağı. Eski sömürgelerde, genel valilerin karşılanma törenleri gibi.

CLINTON VE KIBRIS

Başbakan Erdoğan
, Clinton, Lübnan Başbakanı Harriri, Meksika eski devlet başkanı, Suudi Prensleri davetin onur masasında. Bu masa çok sıkı koruma altında. Davetli olarak bile yaklaşmak mümkün değil.

Masada, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da var. Clinton'dan iki sonra oturuyor. Bir ara ikisi arasındaki diyalogda Clinton:

‘‘Türkiye ile Yunanistan Kardak gibi incir çekirdeğini doldurmayan konular yüzünden birbirine giriyor. Çok boş gerilimler. Şimdi de, Kıbrıs'ta benzer bir süreç yaşanıyor. Kıbrıs çözülürse, dünya mı yıkılır!..’’

Gerilimlerin hiçbir işe yaramadığını anlatan haklı ifadeler. Yaşanan olaylardan sonra, geriye dönüp bakınca, insan daha bilgeleşiyor.

ERDOĞAN'IN KOPUŞU

Cidde'de yine aynı soru: Tayyip Erdoğan değişiyor mu?

Önceki gün Türk-Suudi Arabistan yemeğindeki sözleri, Erdoğan'ın geçmişine dönük siyasal bağlantılarından istifa mektubu gibi:

‘‘İslam ortak pazarı olmaz. Dini ya da etnik kökene bağlı olarak ekonomik ortaklıklar yanlıştır. Biz İslami değerlere ağırlık tanıyoruz, ama İslam nitelikli bir pazarın çalışacağına inanmıyoruz.’’

Bu sözlerin iki anlamı var, ilki, AB'ye gönderme!.. Onlar Hıristiyan, biz Müslüman, bize de yer açın anlamında. İkincisi de, Erdoğan'ın kendi bağlantılarıyla ilgili. Necmettin Erbakan, bir zamanlar en sıkı İslam ortak pazarcısı.

Hatta, bu fikri ortaya atanlardan. Bir zamanlar Erbakan'ın yanındaki Erdoğan, bugün bu düşünceye karşı. Aslında çok doğru!..

YANLIŞ TERCÜME

Cidde forumunda en çarpıcı konuşmalardan biri Malezya eski başbakanı Mahathir Muhammed'e ait:

‘‘Radikal İslamcıları hoşgörüye davet ediyorum. Müslüman olmayan insanların dinlerine saygılı olmaya çağırıyorum. Ayrıca, terör ve İslam’ın, İslami kurallara aykırı olduğunu hatırlatıyorum.’’

Bu konuşma forumda büyük alkış alıyor. Alkış dün Cidde'deki İngilizce yayın yapan basına yansıyor. Malezyalının sözleri, dünkü gazetelerin manşeti.

Erdoğan'ın sözleri ise, iç sayfaların manşeti. Tıpkı Ürdün Kraliçesi Rania gibi.

Arabistan'da yaşayan Türkler dün tepki içinde. Hem Arapça, hem de Türkçe’yi su gibi bilen bu insanlar, ‘‘Başbakan’ın konuşmasında çok ciddi tercüme hataları olduğunu’’ öne sürüyor. Onlara göre, olumlu sözler olumsuz, olumsuz cümleler olumluya çevriliyor ve yanlış anlamalara yol açıyor. Tatsız bir durum.

Dün sabah Clinton'ı dinliyorum. Merak ediyorum, ne de olsa 1 milyon dolarlık konuşma!.. ‘‘2004 neler getirir’’ konulu bir konuşma. Bu yıla ilişkin tahminler ve değerlendirmeler yapıyor.

Cidde'de biri 1 milyon dolara konuşuyor ve keyif çatıyor, birileri de ilişkilerini geliştirmek için var gücüyle çaba harcıyor.

Basına kazık

CİDDE gezisine katılan gazeteci, işadamı kişi başına 1450 dolar ödüyor.

Hesap ortada. Cidde'ye gidiş-geliş 400-450 dolar. Haydi, otobüs, ıvır-zıvır ve diğer masraflar için de 100 dolar gitsin, geriye 900 dolar kalıyor. 2 gece kaldığımıza göre, otelin geceliği 450 dolar.

Oysa, gazetecilerin kaldığı otel 2. sınıf. İyi oteller işadamlarına ve resmi heyete kalıyor, kötüsü gazetecilere. Oysa ödenen para aynı.

Başbakanlık Protokol ile Dışişleri Protokol Dairesi bu gezilerde, aynı parayı ödediği halde gazetecilere hep kazık atıyor. Asıl sorumlu onlar. Basına 2. sınıf muamelesi!.. Cidde'de olduğu gibi!.. Bu da yeni moda..

Kaldı ki, bir gezi için bu kadar büyük para neyin nesi?.. Resmi heyetin masraflarını işadamları ve gazeteciler üstlenmiş oluyor. Hükümet acaba bütçe açığını bu gezilerle mi kapatmak istiyor?..
Yazarın Tüm Yazıları