Zonguldak, Ecevit’ten sonra Kılıçdaroğlu’nu bağrına bastı

30 canın yitirildiği Karadon bölgesindeki ocağın çıkışındaki alanda Kemal Kılıçdaroğlu, işçi sınıfının nabzının attığı madende konuşuyor, başsağlığı ziyaretleri yapıyor. Dul kalan kadınlar ağıt yakıyorlar. Her biri dram... Başbakan’ın ‘kader’ diye sunmaya çalıştığı son büyük kaza, burada ‘katliam’ olarak nitelendiriliyor. Kilimli ve Çatalağzı beldelerindeki dükkanların bazısı eski komünist ülkelerdeki gibi ‘yokluk’ görüntüleri yansıtıyor.
Donuk yüzlü insanlara “Alın teriniz, yüzünüzdeki karadan belli” diyor Kılıçdaroğlu... Zonguldak’ta bu kaçıncı kaza? İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin olmazsa olması sayılan yatırımları, Türkiye Taşkömürü İşletmeleri yeterince yapıyor mu? Sorumluluk alanında taşeron şirketlerinden iktidar sorumlu değil mi? 1990’larda sayıları 40 bin olan işçi sayısı bugün 10 binler seviyesinde bulunuyor. Madende bazı işleri ‘müteahhit’ kökenli firmalar yapıyor. Taşeron firmanın tünel-kanal açmakta uzman oldukları belirtiliyor. Bu konuda ciddi eleştiriler yapılıyor. Firmanın AKP yandaşlığı var mı, bilmiyoruz. Böyle tehlikeli bir işte ‘uzman’ olmayanların çalıştırılması tam bir cinayet...
Sorun, ilkel koşullardaki bu madenciliğe TTİ duyarsız kalması. Gerçekler Başbakan’ın ileri sürdüğü gibi değil... Taşeron firma, tepkilere karşı küçük bir başsağlığı ilanı verirken, ailelerin acısına hala ortak olmaması eleştiriliyor.
CHP Zonguldak Ali Koçal ve Ali İhsan Köktürk, Kılıçdaroğlu’na grizu kazası ile ilgili sundukları raporda; “Kömür bünyesinde gazın boşaltılmasına yönelik sontajlar kuralına göre yapılmış mıdır?” diye sorarak 180 yıllık kurum kültürün yok sayılmaması, zorlu işleri mutlaka kendisinin gerçekleştirmesi gerektiğini belirtiyorlar. Maden Mühendisleri Odası da, gerçek sorumluların vicdani ve hukuki gerekliliklerini yerine getirmeye çağırarak, haksız şekilde kimsenin ‘günah keçisi’ yapılmamasını istiyor.
Anlatılanlara göre, grizu patlaması sonucu yaşamlarını yitiren 25 madenci toprağa verilirken, iki işçi toprak altından çıkarılması için yoğun bir faaliyet sürüyor. Üç işçinin cesedi de kimlik tespiti için Adli Tıp’ta bekletiliyor.

Çankaya şişmanı

KILIÇDAROĞLU’nun Zonguldak’ta Genel Maden İşçileri Sendikası’nı ziyaret sırasında 1990 sonunda Zonguldak’tan Ankara’ya yapılan, değil Türkiye’nin dünyanın en büyük işçi yürüyüşünün önderi Şemsi Denizer’in, maden kazaları için “bunlar kaza değil, iş cinayeti” dediğini anımsıyoruz. 60 gün süren bir eylem; Ankara’ya yürümek isteyenlerin önü Gerede’de kesiliyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde işçi haklarına karşı direnen Turgut Özal’a işçiler “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı” diye bağırıyorlardı. Sonunda işçi taleplerini kabul etmek zorunda kalan Başbakan Yıldırım Akbulut, Özal’ın hışmına uğramış; yara alan ANAP muhalefete düşmüştü.

Aradığım lider, yolu açık olsun

CHP’nin üç otobüsü parti heyetini ve gazetecileri, kazanın olduğu ocağının bulunduğu sahaya ve taziye ziyaretleri sırasında Kılıçdaroğlu’nun yoldaki vatandaşların el sallamadan daha çok alkış aldığı gözlendi. Bir kadının “Gidene de, gelene de sevindik” dediği duyuldu. Seçim otobüsüne Kılıçdaroğlu’nu görmeye gelen İmam Hatip’li iki öğrencinin “Bizi sakın Fethullahçı saymayın, biz CHP’liyiz” dediklerini bir CHP milletvekili söyledi. Üniversite öğrencisi bir kızın şöylediği de şuydu: “Kemal Bey benim aradığım lider; yolu açık olsun.”
Günün en ilginç alışverişi de, Kılıçdaroğlu’nun İmam Hatip Kermesi’nden 100 liralık eşya aldırması oldu.
‘Recep Bey’ hitabını sık sık kullanan Kılıçdaroğlu, 5-7 bin kişilik bir topluluğa hitap etti. ‘Başbakan Kılıçdaroğlu’ ise halkın kendisine
yakıştırdığı slogan.
İlk ‘Sayın Genel Başkanım’ hitabı, ‘Başbakan Kılıçdaroğlu’ sloganı, ilk miting işçi kenti Zonguldak’ta; seçim yokken, ’taşıma’ yapılmamışken; iyi bir çıkış. Erdoğan haklı olarak kızacak tabii. Siz ileri günlerlerdeki kavgayı bekleyin.
Ecevit, 1973 seçimleriyle iktidar yolunu Zonguldak’ta açmıştı.  Zonguldak, Kılıçdaroğlu’na da şans kapısını açar mı dersiniz.

‘Recep Bey’den oy isteyeceğim

KILIÇDAROĞLU, vatandaşlara sıksık ‘Başınız ağolsun’ dedi. Belediye önünde yarım saat bile tutmayan konuşmasında çarpıcı sözleri söyledi: “Bugün Recep Bey’in ezberi bozulmuş, hiç meraklanmasın bu tabloyu görünce daha çok bozulacak.
“İlk seçimde ben Recep Bey’den oy isteyeceğim. Halkçı politika nasıl üretilir görsün... Benim adım Kemal, ben sizin Kemalinizim, başkasının değil. Havuzlu villalarda altın olmaktansa halkın arasında teneke olmayı tercih ederim... Bu başbakanı tekaüd edin.”
TEKİN MORALSİZ
Zonguldak gezisine Genel Sekreter Önder Sav, Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay ile 20’ye yakın milletvekili katıldı. Gürsel Tekin’in, Zonguldak’a İstanbul’dan geldiği ve sendikayı ziyaretten sonra İstanbul’a dönerken ‘keyifsiz’ olduğu dikkat çekti.

Kader nedir?

Sendikayı ziyarette PM’ye yeni seçilen ilahiyatçı-yazar İhsan Özkes’in, maden şehitleri için dua etti; Başbakan’nın ‘kader’ anlamındaki sözlerine itiraz ederek “Böyle bir kader yorumunun İslam’da yeri yoktur” dedi.
Bakara suresinin 195’nci ayetinini örnek gösterdi: “Kendinizi bile bile ölüme atmayınız.” Yani ölüm için önlem alın, demektir. Kılıçdaroğlu da aynı konuda, Çalışma Bakanlığı raporlarından örnek vererek kazaların 98’inin önlenebilir kazalar olduğunu vurgulayarak “İş sağlığı sadece uluslararası sözleşmelerde bir kavram olarak kalmamalı. Bu kazalar önlenebilir kazalardır. Bir Başbakan’ın kader kavraını doğru algılaması gerekir” görüşünü aktardı.
Kılıçdaroğlu’nun 8 aileye yaptığı taziye ziyaretlerinde görüntü alınmasına izin verilmedi.
BAŞBAKAN’IN HASSASİYETİ
Başbakan Erdoğan, bu olayı iyi bildiğinden Zonguldak’a hem iktidar, hem de devlet imkanlarını sunuyor. Belki bu şefkat ve ilgi, halkın homurdanmasını bu yolla biraz bastırabilmiş.
17 mayıstan beri, hergün iki bakanını ‘işlerin’ yerinde tespiti ve takibi için burada tutuyor  Bakanlar Kurulu toplantısı için bir günlüğüne Ankara’ya giden Çalışma Bakanı Ömer Dinçer dün Enerji Bakanı Taner Yıldız’a eşlik etmek üzere Zonguldak’a dündü. Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı da gelip geliyormuş.