Paylaş
Daha “Hep Anadolu’yu yazıyorsun” demeye kalmadan “Söz, yakında Trakya’ya gideceğim, Ergene Nehri’nin kirliliği yazacağım” dedi.
Yıllardır göç ve uyum konularında kafa yoran Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Murat Erdoğan ile Star’dan İbrahim Kiraz vedalaştıklarımız arasındaydı. TAM’ın, göç konusundaki ciddi etkinliğini hazırlayan Gülay Kızılocak ve ekibini (Cem, Turan, Yunus ve Yıldız’ı) kutladık. Gerçekten ‘göç’ ve ‘uyum’ konularında farklı bakış açılarını gündeme getirdiler, siyasetçi ve bilim adamları. Bizimkiler bu konuşmaları kayıtlarına almalılar...
Gazeteci Güray Öz’le Frankfurt’a giderken ‘komik adam’ Muhsin Omurca, bizi Türk ve Alman politikacılar üzerine yaptığı esprilerle kırıp geçirdi.
Ford’un önemli bir Türk çalışanı arkadaşını tanıştırdı bizlerle.
Ortalıkta görünmeyen başarılı bir mühendis. “Frankfurt’ta dünya çapındaki otomobil fuarını (İAA) görmeden gitmemelisiniz” dedi. Gittik, ne şık otomobiller vardı; elektrikli otomobiller yaşamımıza daha çok girecek.
Fuarla ilgili haberleri bizim Emre Özpeynirci’den almak en iyisi...
Yılların ‘uçakçısı’ ve şimdinin ‘otelcisi’ Keşanlı Hüseyin Adalı’nın, MESSE’nin karşısında mütevazı Frankel Oteli’ne girdiğimizde karşımızda, Avrupa’da tek üretimi yapılan ‘Öz Kayseri Pastırması’ sahibi Hilmi Selçuk ağabeyimizi görmez miyiz? Dönerden sonra Almanlara ‘pastırma, hazır işkembe ve kelle paçayı’ da sevdirmeye başlamış. Kayserililer kızmasın, tesislerini görsün... Cumhurbaşkanı Gül’e, hafta başında çıkacağı Almanya gezisinde, sunulacak göçle ilişkili ‘Zirvedekiler’ kitabında 50 akademisyenden başka 50 işadamı arasında yer alıyor Selçuk... Frankfurt Hali’nin ilk Türk gıda toptancısı... Geçenlerde şaşırtıcı bir şekilde görevinden istifa eden Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali’ye Almanya’ya gittiğinde “Hilmi Bey’in pastırmasını mutlaka tadın” demiş, o da “Kayseri üzerine pastırma tanımam” karşılığını vermişti. Hâlâ tadamadı ki...
FUARLARI DA ETKİLİYOR
Frankel Oteli’nde dostlarla bir arada olduk. Almanya’nın en eski işadamlarından sayılan Hüseyin Adalı’nın otelini bilmeyen yok gibidir. Herkesin ‘akıl tanesi’dir; yardımseverdir.
“Görüyorsun, şu karşıdaki MESSE’de yapılan fuarlar geçmişte daha çok kalabalık ve canlıydı. Son iki yılda yaşanan ekonomik kriz fuarları ve tüm Avrupa’yı bırakın Alman ekonomisini de doğal olarak etkiliyor. Euro için de tehlike çanları büyüyor. Bu anlamda, gelecekte en fazla etkilenen kesim de Türkler olacaktır. Bu yüzden gençlerimize okumanın ötesinde kendilerini meslek çeşitlendirmelerine gitmesini öneririm. Bir dostumun oğlu geldi, aşçılık okumuş ama 1000 Euro’luk iş bulamıyor. Aşçılık okumuş, ama İtalyan mutfağını biliyor. Türk yemeği yap desen ‘Bilmiyorum’ diyor. Bu işin başka bir tarafı...”
İki Almanya birleşmedi ki...
FRANKFURT’ta, Ecevit’in saygı duyduğu bir gazeteci olan AA ve TRT’nin eski temsilciliklerinde bulunan Mehmet Canbolat, bir etkinliğin hazırlığı içindeydi. Frankfurt yakınındaki Langen kenti, memleketi Tarsus’la 20 yıllık ‘kardeş şehir’miş.. Bu kutlamalar için Langen belediye meclisi ekimin ilk haftasında Tarsus’a çıkarma yapacakmış... Canpolat’ın, 18 yıldır aylık olarak çıkardığı ‘Toplum’ gazetesinde ilginç bir yazısı var. Birleşmeden önce iki Almanya birleşmesiyle 22 yıl önce yıkılan ‘duvar’dan söz ederken, “İki Almanya’nın birleşmeye rağmen bütünleşemediğini” belirtirken bir gerçeğin altını çiziyor:
“İki Almanya’nın (22 yıl önce) birleşmeye rağmen bütünleşemediğini gösteriyor. Önemli olan, insanların kafalarında oluşmuş olan ve bir türlü yıkamadıkları ‘duvar’ galiba...”
Sözü Türklere getirirsek, aradan 50 yıl geçmesine rağmen bazı Almanların, toplantılarda “Türklerin kıymetini bilemedik” demelerine karşın önyargıların o kafalarda hâlâ yıkılmadığını söylemek gerekiyor. Türkiye’de başka gözüküyor ama Avrupa’da medyasında, son çıkışlarından sonra Tayyip Erdoğan’a, her ne kadar ‘sultan’ gibi sözcüklerle ifade etmelerine karşın ‘sempati’nin ivme kazandığı ayrı bir olgu... Türkiye’den ve Erdoğan’dan söz etmeyen gazete yok ki... Zaten bu haftayı ‘Gül haftası’ olarak kabul etmek gerekecek.
Yunanlı müşteriler gitti, Türkler geldi
HÜRRİYET-Avrupa’nın Yazı İşleri Müdürü Turgay Raşit’le, Frankfurt’un ünlü Yunan lokantası Parthenon’a gittiğimizde Türk ve Alman siyasetçilerle karşılaştık.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CDU eyalet milletvekili İsmail Tipi, SDP Frankfurt İl Başkan Yardımcısı İmren Ergindemir ve SPD eski eyalet milletvekili Turgut Yüksel.
İstanbul doğumlu olan şef garson Yorgo Bey’e “İşler nasıl, Yunanistan nasıl?” dedik. Yunanlı politikacılara küfürler savurdu; “Yunanistan’ı onlar bu duruma getirdi, halkımız masum, suçlu onlar. Herkes cebini dolduruyor.” “Türk ve Yunanlıların aynı millet olduklarını” da özellikle vurguluyor.
TÜRKİYE ZENGİN OLDU
“Türkiye çok zengin oldu” dedi Yorgo Bey. Nedenini de şöyle açıkladı:
“Eskiden Yunanlılar baş müşterimdi Frankfurt’ta, onlar yok artık burada; yerlerini Türkler aldı. Erdoğan onları zengin etti!” demez mi?
İçki mönüsünü de şöyle sayıyor:
“Şarap, bira, uzo, barbayani, Yeni Rakı, Tekirdağ, Mastika...”
İsrail kalkanını Kürecik’e istemiyoruz
FRANKFURT’taki, Malatya Fethiyeli hemşerilerinin bir etkinliğine katılanCHP Milletvekili Veli Ağbaba, “Bu kalkanı istemiyoruz” dedi. Malatya’da yapılan gösterilerden sonra Almanya’ya gelen Ağbaba, “Eskiden burası bir radar üssüydü... Sinan Cemgil’lerin, Deniz Gezmiş’lerin, Teslim Töre’nin, Kadir Manga’ların, Alpaslan Özdoğan’ların anısı var orada...”
Ağbaba, Kürecik çevresindeki 19 köyün muhtarlarının kalkanın kurulmaması için Ankara’ya gidecekleri dahil çok şey anlattı...
Paylaş