Paylaş
Akdeniz, Ege ve Marmara sahilleri maalesef yağmacı bir anlayışın sonucu çirkin yapılarla dolduruldu. Boş kıyılar da süratle yapılaşıyor. Kıyı boyları ve gerideki tepelerde çirkinlik abidesi binlerce konut hüzünle seyrediliyor.
Bu gidişle kıyılarımızı bir karış boş alan bırakmadan kapatacağız.
On binlerce konutun yapımı henüz sürüyor; bitenlerin çoğu da boş duruyor.
Ekonomik kriz nedeniyle yazlık evlerin çoğunun kapısı bu yaz açılamamış. Sıradan bir yazlık konut 5 milyar liraya bile müşteri bulamıyor.
Son yıllarda asıl yağma Bodrum, Kuşadası, Çeşme'den sonra Ayvalık, Altınoluk ve Şarköy yörelerindeki bakir alanlara yönelmiş durumda.
Geçenlerde Altınoluk ve Ayvalık Cunda Adası'nın perişan durumunu anlatan yazımızdan yola çıkan Ahmet Doğan (Ayvalık), yağmaya bir örnek olarak şunları yazıyor:
‘‘Biz 1975 yılından beri Altınoluk'un Avcılar Köyü'nde denize sıfır bir sitede her yaz üç ay kalıyoruz. Sahil şeridini yok edenler Ege Denizi'ne bağlı bulunan illerin üst kademe memurlarıdır. Köylülerden tarlalarını satın alıp hemen bir kooperatif kurup parselleyerek arsa ve kooperatiflere satıyorlar. Eski Balıkesir Vali Yardımcısı'nın da 2 kooperatife üye olduğu ve 200 adet parseli bulunduğu bilinmektedir. Bunlar para kazanmak için İmar Yasası'nı görmek istemezler. Altınoluk sahiline bir metre uzaklıkta villalar yapılıyor. Altınoluk'tan Edremit'e kadar otoyolun etrafı hiçbir yeşil alan kalmamak üzere parselleniyor. Tüm zeytin ağaçları yok ediliyor.
ERBAKAN'IN İŞGALİ
Mesela bize yol göstermesi gereken Hacı Erbakan, 5 dönümlük sahil şeridini babasının malı gibi kullanıyor.
50 kilometrelik sahil şeridinde Edremit sınırlarında oluşturulan Altınoluk, Güre Zeytinlik ve Küçükköy beldeleri, yağmayı ve çarpık yapılaşmayı hızlandıran en büyük etken sayılıyor... Akçay da belde olma yolunda. İl ve ilçeleri kuşaklayan bu beldelerin, yeni Yerel Yönetimler Yasası'na göre hemen iptal edilmesi gerekiyor.
Yine Ayvalık Sarmısaklı Küçükköy Sağlık Ocağı ile Telekom binasının çevresi tamamen işgal edildiği halde yetkililer sahip çıkmıyor.’’
Türkiye'nin her yeri aynı dertten mustarip. Ancak bunları uyarıp sorunları çözecek kim var? Bayındırlık ve Çevre Bakanları mı, valiler, kaymakamlar ve belediye başkanları mı?
İstanbul'dan Adnan Tuna ise, Tekirdağ'ın Hoşköy beldesine gitmiş; zeytinliklerin yazlık evler için nasıl yağmalandığını, bu güzel sahilin nasıl ‘Kumburgazlaştığını’ anlatıyor. Ve ‘‘CHP'den DSP'ye geçen belediye başkanı Kemal Dinç, Güzel Köy'e giden yol üzerindeki muhteşem bir tepeye nasıl imar izni verir, ovada o balık fabrikasını nasıl kurdurur, sahildeki kaçak restoranı neden yıkmaz?’’ diye soruyor.
Türkiye rant uğruna yağma ediliyor; ölmüş de, ağlayanı yok.
Dürüst daima kazanacaktır
‘‘DÜRÜST olmak kaybettiriyor’’ (24.7.1999) başlıklı Eskişehir Bayındırlık Müdürlüğü'nün açtığı ihaledeki yolsuzluk olayını gündeme getiren İr-Ay İnşaat Şirketi sahibi İrfan Karagüllü, ‘‘Türkiye'de dürüst kalmak, rüşvet çarkı içine girmemek suç mu?’’ diye sormuştu.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdür Vekili İlkutlu Gönülal, köşemize dün bir açıklama gönderdi.
‘‘İleri sürülen iddialar hakkında Eskişehir Valiliği'nden alınan faks ve köşe yazınız sonucu haberdar olunmuş ve bunun üzerine konunun incelenmesi için derhal bakanlığımızca heyet oluşturulmuştur.
Anılan heyet tarafından tüm yeterlik başvuru dosyalarının incelenmesine 26.7.1999 Pazartesi günü mahallinde başlanılmış olup, bu inceleme 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 31. maddesi gereğince ita amirine verilen ihale kararını onaylama veya iptal etme yetkisini kullanma süresi olan 15 gün içerisinde sonuçlandırılacak, ayrıca sonucu tarafınıza bildirilecektir.
Devletin kurumlarını çıkarları için kullanmaya yönelenler titizlikle takip edileceklerinden, bu davranış içinde olanlar bir gün hüsrana uğrayacaklarını asla unutmamalıdırlar.
Bakanlığımız, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadelede kararlı ve bunun üstesinden gelecek güce de sahiptir.
Dürüst olmak kaybettirmeyecek, dürüst olan daima kazanacak ve bunun gururunu taşıyacaktır.’’
Paylaş