Paylaş
Resmi kayıtlar, Türkiye'nin çalışma hayatının ne kadar çarpık ve ne kadar yoksul olduğunu gösteriyor.
İşte konuşmalardan çıkardığımız çarpıcı notlar:
- İŞ uyuşmazlıklarına (işçi, işveren ve sendikal konularda) ilişkin olarak Yargıtay'da 52 bin dosyanın olduğu belirtildi. Her taraf uyuşmazlığa gidiyor, yani çalışma hayatında herkes birbiriyle kavgalı...
- KÂĞIT üzerinde sendikalı işçi sayısı 2.9 milyon gözüküyor. Toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi sayısı ise 900 bin... Bunun yarıdan çoğu da kamu kesimi çalışanını kapsıyor.
- ÖZEL kesimde sendikalı işçi ile sendikasız işçi arasındaki ücret farkı yarı yarıya gözüküyor. Sigorta kapsamındaki işçilerin (7 milyon) % 44'ünün SSK'ya esas prim kazancı, asgari ücret düzeyinde.
- ÇALIŞANLARIN gelir dağılımından aldığı pay % 26.6; sermayenin aldığı pay (faiz, kâr, kira vs) % 49... Oysa ücretli çalışanlar, toplumdaki tüm çalışanların yarıdan fazlasını (% 54.2) kapsıyor.
- TÜİK’e göre dört kişilik ailenin açlık sınırı (aylık) 207 YTL... Yoksulluk sınırı ise 533 YTL...
Oysa aynı TÜİK tek bir işçinin asgari ücreti için net 590 YTL olarak hesap yapıyor. Türk-İş’e göre ise 4 kişilik ailenin açlık sınırı 576 YTL; yoksulluk sınırı 1876 YTL...
ÇOK AZ İNSANIMIZ ÇALIŞIYOR
- İSO'nun 500 büyük firma anketine göre, özel kesimde satış hasılatı içinde işçilik payı sadece % 6.6... İkinci büyük 500 firmada ise bu oran % 10.1... Bu veriler Türkiye'de işçilik maliyetinin yüksek olmadığının ve uluslararası rekabetin işçi ücretleri üzerinde yürütülemeyeceğinin en önemli göstergesi sayılıyor.
- TÜRKİYE'nin nüfusu 71.6 milyon hesabıyla, toplam çalışan nüfus 22 milyon... Diğer bir ifadeyle çalışan her bir kişi kendisiyle birlikte 3-4 kişiye bakıyor. İş gücüne katılım oranı Avrupa’ya göre çok düşük, yani % 48.3... 22 milyon istihdam edilenin % 30'u tarımda çalışıyor. Tarımda çalışanların büyük bölümü de ücretsiz aile işçisi...
Bütün bunlar ücret yetersizliğinin, gelir dağılımı bozukluğunun ve yoksulluğun nedenleri olmuyor mu?
DURGUNLUK
"Biz tacir ve sanayicilerin işleri, bütün açıklamalara rağmen iyi gitmiyor. Son üç ay içinde 2 bine yakın çalışanımız işi kaybetti. Satışlar düştü, ödeme zorlukları başladı. 2006 sonu itibarıyla Bilecik'te protesto edilen senetlerin adedinde yüzde 56 ve parasal değerinde yüzde 81.1 oranında artış oldu. Gelir düzeyimiz yükseliyor gibi görülse de Bozüyük'ten bakıldığında hiç de böyle görülmüyor."
(Bozüyük Ticaret ve Sanayi Odası'nın dünkü açıklamasından)
Medyaya gözdağı
ÇAĞDAŞ Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, medyanın bağımsızlığına karşı bir uygulamayı kınıyor:
"Maliye Bakanlığı, Kanaltürk televizyonu ile kanalın kurucuları ve bazı program yapımcıları için, sıkıyönetim dönemlerinde duvarlara asılan 'arananlar' listesi benzeri bir liste hazırlayarak bankalara gönderdi. AKP iktidarı, Maliye Bakanlığı'nı tetikçi olarak görevlendirerek basına, medyaya gözdağı veriyor. Kanaltürk'e yönelik bu girişim kötü niyetlidir, politiktir, haber alma hakkına, basın-yayın ve ifade özgürlüğüne ilkel bir baskıdır. Bu vergi denetimi değil, kanalın sesini kısma, karartma girişimidir." İktidar, DP dönemindeki 'tahkikat komisyon'larına özeniyor. Medya deyince sadece 'İslami medya'yı anlıyor ve seçimler öncesi tehlikeli bir döneme doğru sürükleniyor.
Dizi Üniversitesi’ni bitirdim abi...
- MENDERES'e de büyük haksızlıklar yapmışlar.
- Ya, öyle mi? Ne zaman fark ettiniz bunu?
- Oynuyor ya televizyonda, dizisi var, 'Hatırla Sevgili', orada gördüm.
* * *
- Ne biçim aldık ama Kuzey Irak'ta başımıza geçirilen çuvalın intikamını?
- Yeni bir haber herhalde, nereden duydunuz?
- Sen galiba 'Kurtlar Vadisi'ni seyretmedin.
- Hani hem dizisi, hem filmi vardı, orada mı anlatıyor Amerikan çuvalının intikamının alındığını?
- Elbette! Bak da o diziden öğren milliyetçiliği. Hem de büyük bir sorunla karşı karşıya mışız da adını koyamıyormuşuz.
- Neymiş o sorun?
- Polat abi söyledi geçenlerde. Kimi ‘Doğu Sorunu’, kimi ‘Güneydoğu Sorunu’, kimi ‘Kürt Sorunu’ diyormuş da bir türlü ne olduğu söylenemiyormuş gerçek adı.
- Kim bu Polat Abi, nerede söyledi?
- Televizyonda. Yeni başlayan ‘Kurtlar Vadisi/Terör’ dizisinde. Hem de bir güzel anlatıyor milliyetçiliği…
Bu memlekette hiç mi tarih dersi yok?
27 Mayıs İhtilali’ne ilişkin hiç mi kitap yazılmadı?
Bir Allah’ın kulu da görüp okumadı da bu kitapları, dizilerden mi öğreniliyor yakın tarihin gerçekleri?
Senelerdir içinde yaşadığımız, bu ülkeni en yakıcı açmazlarının başında gelen ‘Kürt Sorunu’nu da dizilerden öğreniyoruz.
Hem de ‘Polat Abi’nin gözüyle!
Ama ‘o göz’ün insanları ne kadar aptal yerine koyduğu daha başından, tanıtımı yapılırken belli değil miydi?
“42 bin küsur vatandaşımızı teröre kurban verdik” diye başlıyordu tanıtımı. Arkadan sıralanıyordu ‘vatandaş sayıları’:
- Beş bin küsur asker ve polis, 4500 bölge insanı, 1300 korucu…
Eee… Toplayın bakalım 12 bini geçiyor mu?
Ya geriye kalan 30 bin ‘vatandaş’ kim?
Olsun, bunu da eksik öğrenelim dizilerden.
Bir diziden de her şey beklenilmez ki, değil mi efendim?
12 Eylül’den önce yaşananları ‘Çemberimde Güloya’dan, Susurluk’taki ‘derin devletin kirli ilişkileri’ni ‘Sağır Oda’dan öğreneceğiz.
Ekrandaki diziler de bir fantezi olmaktan çıkıp hayatımızın gerçekleri haline gelecek. Hem de yalnızca hayatımızın değil, geçmişimizin ve geleceğimizin gerçekleri olacak…
Bize de bu yakışırdı.
Sonra soranlara yanıt vereceğiz.
- İnsanlığı nereden öğrendin?
- ‘İnsanlık Öldü mü Abi’ dizisinden.
- Ya okumayı ve yazmayı?
- ‘Alfabeye Başlıyorum’ dizisinden.
- Yemek yapmayı?
- ‘Aşçının Aşkları’ndan…
Yoksa Aziz Nesin’i yanlış mı anladık?
Ustanın dediği ‘Bu Milletin Yüzde 60’ı Aptal’ sakın bir televizyon dizisinin adı olmasın?
Hiç değilse onun bu oranı verdiği yıllara kadar insanlar cahilliklerini örtmek, eğitimsizliklerini gizlemek için bir sözün arkasına saklanırlardı:
- Ben Hayat Üniversitesi’ni bitirdim abi!
Artık ‘dizi çağı’ndayız. Aptallığın da maskesi değişti:
- Ben 'Dizi Üniversitesi'nden mezunum abi!
Celal BAŞLANGIÇ
Galoş ve asalet
DENİZLİ Valisi Hasan Canpolat'a sesleniyorum:
Dünyanın sayılı örneklerinden Pamukkale travertenlerine ayakkabıyla çıkılır mı?
Sizde hiç insaf, merhamet yok mu?
Diyelim ki asaletiniz halkın arasında ayakkabınızı çıkarmaya engel.
Peki 50 kuruştan bile ucuza satılan 'galoşu' da mı duymadınız?
Bizlerden utanmıyorsanız da, gazetelerdeki fotoğraflarınızı gören eşinize, çocuklarınıza ne cevap vereceksiniz?
Vallahi bunu daha çok merak ediyorum.
M.GÜLTEKİN-İSTANBUL
Sanatoryuma kim göz koydu
HEYBELİADA Sanatoryumu'nun 2005'te poliklinik azlığı ve ulaşım zorluğu bahane edilerek kapatılması anlaşılır gibi değil. Bugün ada halkının acil durumlarda başvuracağı hiçbir sağlık kuruluşu yok. Nefes alan her kişinin risk altında olduğu ve tüberkülozdan ölmenin kader olmadığı bir ortamda sanatoryumun restore edilerek yeniden açılmasını istiyoruz. (İmza kampanyası için www.heybeliadasanatoryumu.com)
Dr. M. Cenk DELİKÜÇÜK
THY'ye yakıştıramadım
27.1.2007’de TK21 sefer sayılı Pekin-İstanbul uçağıyla yolculuk yaptım. Başımdan geçen olayı aktarmakla vatandaşlık görevimi yaptığımı düşünüyorum.
Uçağa binerken karşılaştığım ilk hostes hanıma upgrade (mil karşılığı bir üst sınıfa geçiş) yapmak istediğimi ve yer olup olmadığını sordum. O da bana cevap
olarak boş yer olup olmadığını bilmediğini ama upgrade işleminin uçak içinde olmayacağını söyledi. Ben de geçtim yerime oturdum.
Bu arada bazı yolcular uçağa yeni binmekte ve yerlerini aramakta. Tam bu arada benim sol tarafımda olan ortadaki grubun yakınında oturan bir bey hanımına yavaşça bir şey söyleyip ön tarafa yöneldiler. Bunu ilk konuştuğum hostes yanımdan geçerken durdurup söyledim. Fakat bana böyle bir şey olmadığını ve benim yalan söylediğimi ima etti. Bunun üzerine başhostes ile görüşmek istedim.
Başhostes Esin Özder’de durumu diğer hostes gibi inkar etti. Ben de bunun üzerine o iki yolcunun biletlerini görmek istedim. Beş dakika sonra Esin hanım yanıma gelip olayın iç yüzünü anlattı.
O iki yolcu pilot Mete Ayan’ın yakın dostu ya da arkadaşıymış.
Mete Bey’in izinleriyle uçak içende hızlı upgrade işlemi gerçekleşmiş.
Demek ki bu işler halen böyle yürüyor. Herkes duysun bilsin uçak içinde hızlı upgrade var ancak pilotun tanığı olmak ya da ondan selam getirmek şartıyla...
(Not: Bu yazıyı 4 Şubat'ta Sayın Temel Kotil'e gönderdim ama bu tarihe kadar bir cevap alamadım. Bu saatten sonra da beklemiyorum.)
Osman YILMAZ-BURSA
Garanti'den açıklama
"GARANTİ Bankası, kredi kartlarından 30 değil 40 YTL alıyor" (15.2.2007) başlıklı yazımıza yapılan açıklama şöyle: "Müşterimiz Gülden Toydemir’in shop&miles gold kart sahibi olduğunu, bu nedenle kendisinden yıllık 40 YTL kart ücreti talep edildiğini tespit ettik. 30 YTL kart ücretli bankamızın classic kartlarından talep ettiği ücrettir. Bankamız, diğer bankalarda da olduğu gibi, gold ve platinium kartlar için farklı bir ücretlendirme yapmaktadır. Shop&miles'ın internet sitesinde konuyla ilgili gerekli açıklamalar yapılarak, classic, gold ve platinium shop&miles kartların yıllık ücretleri belirtilmiştir."
Biliyor musunuz
- ANKARA merkezli 'MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırma'nın, geçen ocak ayında 27 ilde (% 26.5 köylerde), 2303 kişi ile 'cati' (telefonla) yaptığı 'Siyasal Durum' başlıklı araştırmasında, "Bugün seçim olsa" sorusunun yanıtına AKP yüzde 30.3, CHP 14.2, MHP 7.4, DYP 5.3, ANAVATAN 2.8, DSP 1.4, SP 1.8, GP 2.4, DEHAP 2.3, diğer 2.7, kararsız 4.7, cevapsız 9.1, sandık başına gitmeyeceğim 10.1, geçersiz oy vereceğim 5.5 cevapları verildiğini, "Erdoğan Cumhurbaşkanı olmalı mı?" sorusunun yanıtının ise hayır yüzde 57.3, evet 35 ve fikrim yok 7.7 şeklinde çıktığını...
- EMİNÖNÜ'nün geçen dönemki SP'li Belediye Başkanı Lütfü Kibiroğlu ve 29 arkadaşının İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'görevi kötüye kullanma, görevi ihmal ve ihaleye fesat karıştırma' iddialarıyla yargılandıkları davanın karar duruşmasının 27 Şubat'ta yapılacağını...
Mesaj Panosu
- İSTANBUL Ulaşım A.Ş. toplu taşıma araçlarına, duraklara ve gişelere bir duyuru asmış: "2006 yılına ait indirimli pasolar 28 Şubat 2007 tarihine kadar geçerlidir. Bu tarihten sonra kullanılan pasolara el konulacaktır." Peki bu pasolara el konulmaması için ne yapılması gerekiyor? Onu neden yazmıyorsunuz?
Ersay GÜRSOY
- TÜRKİYE Halk Sağlığı Derneği'nce düzenlenen "Günümüz İnsanı ve Toplumlar İçin Değişen
ve Çatışan Değerler" başlıklı konferans perşembe günü saat 14.00'te İTÜ Taşkışla Lokali Mimoza Restoran'da. Konuşmacı Prof. Özcan Köknel.
- GELİBOLU'nun Evreşe ile Malkara'nın Karıştıran ilçeleri arasındaki mesafe, mevcut yol tamamlanırsa 40 km., virajlar düzeltilirse 50 km kısalır. Büyük zaman kaybı ve ekonomik kayıp önlenmiş olur.
Dr. Mehmet BERK
- MİLLİ Eğitim Bakanlığı 7 aydır yönetici atama yönetmeliğini yayınlamıyor. Sınav kazanan 15 bin mağdur var. MEB yeni hazırladığı yönetmelikte sınavı kazananları yok sayarak kendi adamlarını atamak için vekil yöneticilere asalet vermeye çalışıyor.
Ö.G.
Paylaş