Paylaş
Otelci, havayolu şirketi ve turizmin diğer kesimlerinden işletmelerin sahip ve yöneticileri bu fuarlarda partnerleri olan tur operatörleri ile görüşmeler yaptı, bilgi aldı. Ayrıca bu fuarlar için hazırlanan raporlar açıklandı. Katılanların aldıkları bilgi iç açıcı değildi gözlemler de o yönde oldu.
Fuarlarda Türkiye bu kez bambaşka konular gündemdeydi. Konuşulan tek konu 16 Nisan’da yapılacak Anayasa halkoylamasıydı. “Bekleyelim” deniliyordu.
Tek umut veren pazar Rusya görünüyor. Rusya’daki fuarlara katılanlar, Rusya pazarının iyi gittiğini ama bunun uğranan kayıpları telafi edemeyeceğini söylüyor. Rusya’nın Sovyetler Birliği döneminden beri faaliyet gösteren tur operatörü Intourist’in genel müdür yardımcısı İsmail Bölükbaşı diyor ki:
“Rusya’da Türkiye satışları iyi gidiyor. Satışlarımız geçen yıla göre katlandı. Buna rağmen gidecek turist sayısı 3.2-3.5 milyon civarında olur. Rusya’daki büyüme iyi ama bu Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden uğradığı kaybın yerini tutmaz.”
Rusya için bir hesap yapalım.
Geçen yıl Rusya’dan 866 bin kişi geldi. Bu yılın ilk iki ayında gelen ziyaretçi sayısı % 170 arttı. Bu hesapla yıl sonuna kadar 2.3 milyon turist eder. Turizmde ‘İkinci dip yaşanır mı?’ endişelerinin tartışıldığı bugünlerde, 2017’de Rusya konusunda gerçekçi olmalı.
Türkiye’ye 100’ün üzerinde ülkeden ziyaretçi geliyor. Bunların % 50’den fazlasını Avrupa ülkeleri oluşturuyor. Almanya’dan başlayıp Hollanda ile zirveye ulaşan kriz diğer Avrupa ülkelerine de yayıldı.
Kriz yaşanan ülkelerden Almanya, Türkiye’nin turizmde en büyük 1. sırada, Hollanda da 4. sıradaki pazarıdır. Londra, Berlin, Utrech ve Madrid, Avrupa ile ilişkiler henüz bu noktaya gelmeden önce de iyi sinyal vermiyordu.
Buna bir de ‘Evet’ uğruna siyasal nedenlerle gerginleşen ilişkilerin ortamında Türkiye’nin turizmde birinci pazarı olan Almanya’daki ITB Berlin Fuarı’nda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamaların turizme yansıması eklenince Türkiye’nin turizmde 2017’de de 2016’dakine benzer krizin dip yaptığı bir sürece girdiğine ilişkin endişeleri haklı çıkarıyor.
Tek başına turizm fuarlarındaki bu durumun ülkeye ne kadar zarar verdiğini görmek mümkün.
ORMANIN SESİ, SUYUN RENGİ DEĞİŞTİ, GİTTİ
21 MART Dünya Ormancılık Günü, ormanların sesi değişti... 22 Mart Dünya Su Günü, suyun rengi değişti... Ormanlarımız daraldı. Suyumuz kirlendi. Suyumuz azaldı. Sayısı her geçen gün azalan orman ve sulak alanlar için birçok kutlama yapılacak ve mesaj yayınlanacak. Neyi kutlayacağız?
Ormanlarımız ve sularımız var olmamızın ve yaşamamızın temel nedeni. Ormanların yapısı ve suların rengi değişince, hastalıklar ve buna bağlı olarak ölümler de değişti. Vefat eden yakınlarımız arasında, kanserden gidenlerin sayısı o kadar çok arttı ki. Kanıksamaya başladık.Çernobil faciası, GDO’lu ürünler... Ergene 283 km boyunca zehir akıyor. Yeraltı sularımız yıllarca çekilip, kirletilip, dereler aracılığı ile Ergene’ye bırakıldı. Gelişmiş ülkelerin terk ettiği kirli sanayi bizlere aş-iş diye geldi. Ergene’nin önce içindeki, sonra etrafındaki yaşamları yok ettiler. Böyle bir havzada tarım yapılabilir mi?
Ormanlarda doğal seslerin yerini, ağır iş makineleri ve patlayan dinamitlerin sesi aldı. Ormanlar yapılaşmaya, vahşi madenciliğe teslim edildi. Bir nehri, üç denizi ve üç ormanı olan Trakya’da, ne ormandan ne denizden ne de nehirden faydalanamıyoruz. Denizde balık, ormanda ağaç azaldı. Ergene Nehri zaten yok oldu. İçilen suyumuz ne kadar güvenli? Sağlığımız için suyun yararlı mineraller bakımından zengin olmasına dikkat çekiliyor mu?
HAYVANLAR ÇARESİZ KALDI
UNICEF’e göre kirli sudan dolayı dakikada 7 kişi hayatını kaybediyor. Her gün 4 bini aşkın çocuk ishalli hastalıklardan dolayı ölüyor. Ne kadar kayıtsızmışız! Trakya’nın topraklarını korumak için yıllardır çabalayan Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem’in yeni tespiti şu: “Sermaye vahşi madencilik için dağlara çıkınca, yaban hayvanları kaçacak yer aramaya başladı”
BİLİYOR MUSUNUZ?
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün AOÇ bünyesindeki müze ve sergi salonunda Kasım 2015’teki yangın sonrası ‘ABB’nin müzede hasar bulunmadığı’ ifade edilmesinden bu yana 1.5 yıl geçmesine rağmen neden kapalı tutulduğunu sorarak “AOÇ Müze ve Sergi Salonu ne zaman faaliyete açılacaktır? Sergilenen eserler şimdi nerede ve nasıl korunmaktadır” diye sorduğunu...
İSTANBUL Bilgi Üniversitesi, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’ün ‘Bilimi Hızlandırıyoruz’ sergisinin 23 Mart-23 Temmuz tarihlerinde santralistanbul kampusunda sergileneceğini...
MERAL Akşener’in bu akşam 20.00’de Bayrampaşa Star Düğün Salonu’nda konuşacağını.
NEVRUZ MADEN ERİTMEKTİR
TARİHSEL bir takvim istatistiği sonucu tabiatın canlandığı ilkbahar mevsiminin başlangıcı olarak belirlenen 21 Mart tarihi, aynı zamanda kış mevsiminin doğurduğu zor şartlar sonrasında planlanan maden üretim dönemindeki çalışma süresinin de başlangıcı olarak kabul görmüştür. Böylece 21 Mart’ta ateş yakıp maden eritmek de haliyle gelenekleşmiştir. Ancak ne yazık ki bu gelenek, zamanla amacından uzaklaşarak üretimi gözetmeyen bir aktivite haline dönüşmüştür. Umalım ki, yakılan ateşler sonrasında üretime katkı sağlayacak oluk oluk madenlerin eritilerek işlenmeye başlandığı gerçek Nevruzları yeniden görebiliriz. (Not: 1 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet’e yansıyan “İnşaat ve tesisatı şubat içinde bitirilmiş olan Ergani Bakır Madeni’nde 21 Mart’tan beri yapılmakta olan saf bakır istihsali tecrübeleri muvaffakiyetle neticelenmiş ve maden de tam bir suretle faaliyete geçilmiştir” haberi, Nevruz geleneğini amacına uygun yaşatan üretim anlayışının açık delilidir.)
'BAM TELİ'MİZ KOPTU
TAYFUN Talipoğlu’na ‘küçük Otyam’ diyorlardı. Yıllarca ekranlarda ‘Bam Teli’ ile bizi Anadolu halkı ile buluşturdu. Bir ülke sevdalısıydı. Koşuşturmaktan hiçbir şeye zaman bulamadı. Sonra bir şiirini dinledik sesinden: Talipoğlu ‘Hani’ şiirinde bakın ne diyor:
“Zamanı yok” demişlerdi bize “sevmenin...”/Ondandır, her daim/Güler yüzümüz,/Ölürken bile.../“Yıkılmaz”ı yok sevdaların,/Düşlerden uzak yaşamasını bilene.”
Bundan bir süre önce Halk TV’de bir zayıflama kreminin tanıtımını yaparken, “Bir haftada 4 kilo, toplamda 13 kilo verdiğini” söylemişti. Kendisine dikkat eder miydi, bilemiyoruz. Başsağlığı diliyoruz herkese...
Paylaş