Turizmciye tahsis eder taşocağı ruhsatı verir B2 derseniz ormanlar yakılır
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRKİYE’nin en önemli orman bilimcilerinden olan Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın bir sözü vardır: "Ormanı karıncalar, tilkiler, tavşanlar yakmaz, insan yakar."
Bir ormanı bir kişi ayağıyla söndürebilir ama hava kurumu, arazi durumuna bağlı müdahale şartları uygun değilse, bir ordu bile söndüremez. Kantarcı geçen hafta Datça’da iken Kızlan Koyu’nun kuzeyinde gece yangın çıkmış. Datça, Marmaris (Taşhan) yangın ekipleri, Orman İşletmesi’nin itfaiye araçları ile Datça’daki ve yakın yerlerdeki sivil itfaiye araçları, dozer vd. kazı araçları yangın alanına koşuşturmuşlar.
Sabahın alacakaranlığında arabasıyla yangın alanına gitmiş. "Öğrencilerim olan orman işletme şefleri (mühendisler), yangın ekipleri yangını söndürmüşler. Son alevlere veya soğutma amacı ile su sıkıyorlardı. Bana, ’Geçmiş olsun!’ demek düştü" diyor.
Birçok orman yangınına katıldığını, sarp arazide, rüzgár etkisi ile üzerinize hızla gelen orman yangınlarına karşı mücadele etmenin zor olduğunu anlatan Prof. Kantarcı şöyle konuşuyor:
"Dağı tanımak, mevcut yolları, vadileri ezbere bilmek, yön belirlemek, yangın ekiplerini ve itfaiye araçlarını ateşe karşı yöneltmek ve yönetmek için bilgi ve yürek ister. Sabahın kör karanlığında gece yarısı açılmış yol izlerinde altımdaki 4x4 arabaya cambazlık yaptırırken, aynı yola girmiş bir itfaiye kamyonuna yol vermek zorunda kaldım. Bu zorlu geçişte sürücünün o hantal kamyonu kullanışı da ayrı bir ustalık ve gayret gerektiriyordu. Çünkü o sürücü de kullandığı aracın ve yanan ormanın milletin malı olduğunun bilincinde bir vatan evladıydı."
Kantarcı, Antalya yangınları için de şunları anlatıyor:
"Son Serik ve Manavgat orman işletmelerinde 20.000 hektar yakın (200.000 dönüm) orman alanının ve orman içindeki köylerin yanmasına sebep olan yangına gelirsek... Dağdaki fedakár ormancıların (mühendisinden işçisine kadar) gece-gündüz süren çabaları, kuvvetle esen rüzgár altında gelişen orman yangınını kısa sürede önleyemedi. Sarp arazide canını dişine takıp uğraşan ormancıların çabaları bazı gazete sayfalarında ’Başarısızlık’ olarak yorumlandı. Sadece şaka olarak söylenmiş olan ’Keneler de yandı’ sözü üzerine yazılar yazıldı. Bazı yazılarda; Orman Teşkilatı’nın yetersizliğinden bahsedildi. Yeterli desteğin sağlanmadığı ormancılar daha ne yapsınlar?"
PARTİZANCA MÜDAHALELER
Kantarcı sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Orman Teşkilatı’nın yangın kulelerinin planlaması ve konuşlandırılması yeterlidir. Kulelerin görüş alanları birbirini keser. Yangın ekipleri maliyenin verdiği paraya göre kurulur. Araç sayısı da orman işletmelerine verilen para ile alınır veya bakımları yapılır. Orman muhafaza memuru sayısı gene maliye kadro vermediği için çok azalmıştır. Siyasetin ormancılığa yaptığı yersiz ve partizan müdahaleler ile sık sık şeflerin ve müdürlerin değiştirilmesi, araziyi tanıyan, deneyimli personelin harcanmasına sebep olmaktadır.
Uçak ve helikopter desteği çok önemlidir. Ancak bu konuda Türk Hava Kurumu’nun (THK) uçaklarının desteği göz ardı edilmemelidir. THK’ya uçak alımı için destek vermek, yangın söndürmede uçakla mücadele maliyetini daha ucuzlatır. Çünkü firmalardan kiralanan uçaklar, daha önce davranan veya daha fazla para veren ülkelere kaptırılabilir.
Diğer çok önemli olan bazı konular da orman yangınlarının önlenmesi için göz önünde tutulmalıdır. Orman Kanunu’nun(6831) 2-B maddesi ile oynamak, ormanların tahrip edilmesi ile oluşmuş orman artığı çalılıkları ağaçlandırıp tekrar ormana dönüştüreceğimize ’makilik fundalık’ adı altında orman kapsamı dışına çıkarmaya çalışmak, orman alanlarını ’turizm yatırımı’ adı altında ’üstün kamu yararına olmayan’ işler için peşkeş çekmeye kalkışmak, maden ocağı adı altında her yere ’taş ocağı’ ruhsatı vermek ve bu konularda siyasi güç ve desteklerle ormancıları sindirmek, orman yangınlarının temel sebeplerindendir. Bir deliyi veya soysuzu bulup ormanı yaktırmak kolaydır. O kişiyi bu hainliğe sevk eden güç kimdir? Deniz manzaralı taş ocağı ruhsatı verirseniz, ormanı yakarlar. Yanan orman alanını ağaçlandırmak üzere turizmciye devrederseniz, ormanı yakarlar. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, satılması, kiralanması, yönetiminin ve işletilmesinin devredilmesi mümkün olmayan (milletin şehit kanı hakkı karşılığında öz malı olan) orman alanlarını 2-B kapsamına alıp satmaya yeltenirseniz, ormanı yakarlar.
Sonra da suçu ve yetersizliği gece-gündüz dağda ateşle mücadele etmiş olan ormancıya yüklerler. Ne mutlu Türkiye’ye ki bu yağmacıların ve yağma düzenlemelerinin karşısında, milletin mülkünü korumak için didinen ormancı evlatları var. Ormancıları rahat bıraksınlar. Kirli emellerini ve siyaset adı verilen yağmayı orman teşkilatından uzak tutsunlar. Ormancılar kendi dağlarının sakinliğinde, ıssızlığında görevlerini yapacaklardır. Yeter ki gölge etmesinler. Başka ihsan istemiyoruz."
Prof.Dr. M.Doğan Kantarcı
GÜNÜN SÖZÜ
"Ergenekon savcısı isterse gelip benimle görüşebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve görüşlerimi savcıya söyleyebilirim. (...) Ben buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Geçmişte Sayın Özal benimle görüşme girişimlerinde bulundu. Yine Erbakan benimle görüşme girişimlerinde bulundu. Hatta ordu içinde bazı kesimler benimle çözüm konusunda görüşmeye çalıştılar. Erdoğan isterse çözüm girişimleri yapabilir."
(Abdullah Öcalan-’Alternatif’)
Biliyor musunuz
YENİ kurulan 23 üniversiteden biri olan Yalova Üniversitesi’ne rektör olarak atanacak kişinin, YÖK denetçisi Prof. Mustafa Solak olacağının iddia edildiğini (Taylan Kıpçak’tan)... MARMARA depreminin 9. yılında İnşaat Mühendisleri Odası’nın, iktidar tarafından verilen sözleri ve alınması gereken önlemleri bir kez daha hatırlatmak için Gölcük’te 17 Ağustos günü 03.02’de mumlu ve meşaleli bir anma yürüyüşü düzenleyeceğini...
SSK bilgisayarı hafta sonu çalışmıyor mu
KASIMPAŞA’da oturan S.S. adlı okurumuz diyor ki: "Fatih’teki Medical Park’a hafta sonu bir kadın hastalığı rahatsızlığından ötürü eşimi götürdüm. Pazar günü SSK’nın bilgisayarı çalışmıyor, tedavi için ücret ödemeniz lazım, dediler. Önce hemen tahlil yapacağız dediler. 100 YTL kan tahlili için, 80 YTL eşimi muayene eden doktora ve 20 YTL yapılan iğne için ödedim. Bir teşhis konulamadı tabii... SSK’lı olan hastalar geri döndüler. İktidara yakın olarak bildiğimiz bu hastanenin tavrını hiç beğenmedim."
BİR başka okurumuz da şunları anlatıyor özetle: "İstanbulBüyükşehir Belediyesi, yıldızı parlamaya başlayan Medical Park’a imar konusunda tanıdığı ayrıcalıklardan sonra Ş.Günaltay, F.K. Gökay, Fener-Kalamış, Acıbadem, C.Topuzlu, T.Etem Efendi, Çetin Emeç gibi önemli caddelere 300’ün üzerinde pano asmıştır. Bu konuda hastane veya tayin ettiği kişi ya da kurumlar izin müracaatında bulunmuş mudur? Bu hastanenin ayrıcalıklı uygulamaya tabi tutulmasının gerekçeleri nelerdir?"