Türban ve çarşaf

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan beklenen bir manevra ile “öğrencinin hiçbir şartta dersten çıkarılmayacağını” muhtevi yazısının ardından yapılan suç duyurusuna, Savcı Mustafa Tanrıöver “Başörtülüler ve türbanlılar da insandır.

Tüm insanların okuma ve eğitim hakkı var” gerekçesi ile takipsizlik kararına varmıştır.

Bu durumda, “çarşaf, peçe ve hatta burka giyenlerin de hayvan olmadıklarına dair” ilmi bir delile göre, bunların da üniversitelere alınmalarında, hatta “çalışma hakkı da evrensel bir hak olduğuna göre” görevlendirilmelerinde bir mahzur olmamak gerekir.

Gerek Özcan gerek Tanrıöver, başörtüsü ve türbanın “dini bir gereklilik olduğunu” ileri sürmediklerinden yukarıda sözü geçen kıyafetlerin de “dini kıyafetler olduğu iddia edilerek” yasaklanmaları doğru olmaz.

Güvenlik açısından yapılacak itirazlara gelince, “Bunlara da değer vermemek gerekir”, düşüncesindeyiz.

Yaşadığımız asırda Elhamdulillah kişinin kimliğini yüzünü görmeden de tespit etmek mümkün.

Göz irisini tanıyan, parmak izi ile kimlik belirleyen sistemler her yerde satılıyor.

Devlete düşen, bunları temin edip, gereken yerlere yerleştirmekten ibaret olmalıdır.

Sakın kimse, devlet bunu neden yapsın demesin.
Fethi DEMİRCİ-Hukukçu

‘Som altın’ gibi bir gazeteci

CUMHURİYET, bir yazarını daha kaybetti. Ah o ‘Birinci’ sigarası yok mu; onu yedi bitirdi. Deniz Som’la (57) uzun yıllar birlikte çalışmıştık. Dürüst, ilkeli ve inandığı değerleri savunan candan bir dostumuzdu. ‘Vaziyet’teki köşesinde Cumhuriyet’e, laikliğe ve Atatürk devrimlerine saldıranlara en ağır karşılığı verirdi. İnatçı olduğu kadar mizah duygusu da güçlüydü.

Bira taşıyan vatandaşın fişlenmesini protesto için sokakta (Üsküdar sahili) ‘şarap partisi’ düzenlendi, hedef oldu. Oysa, alkolle başı pek hoş değildi.
Son yazısını 9.9.2010’da ‘Benim kanserimde benim zarlarım’, 9.9.2010) başlıklı yazısında özetle şöyle diyordu:

“2009 yılının Mayıs sonunda tanışmıştım sol akciğerimin sağ üstüne yerleşen kanser hücresiyle. Doktorlar ‘küçük hücreli’ dediği için biraz da küçümsedim, ‘Mikrop ise ben daha büyük mikrobum’ demiştim. Bilimin ışığında önce kemoterapi, sonra radyoterapi gördüm.

Fakat ikinci raunt, herkesin tahminlerinin ötesinde çok ağır geçti. Bunları ilk kez yazıyorum. 25 kilo verdim. Ringden düşeceğim, maçı bırakacağım anlar oldu ama 12 seans kemoterapiyi, 30 seans radyoterapiyi, maçtan ihraç edilmeden bitirdim. Bunun sonucuna da ‘iyi’ dediler fakat son üç aydır göğsümde süregelen ağrıya çare bulunamadı.

Maceranın bundan sonraki bölümüne katılabilmek için izninizi istiyorum.

Kısa bir izin. Süreyi doktorlar da bilmiyor.”

Akademisyen oğlu Can Som, Reha Muhtar’a 13.9.2010’da yazdığı mektupta babasını anlattı: “Babam, ‘Korkmuyorum, geldiğimiz-bildiğimiz yere döneceğiz.

Burada da yanlış yaptığımı düşünmüyorum’ demişti. Haram yemedi, bize temiz bir soyadı ve kütüphane bıraktı.”

Deniz Som’un İstanbul üzerine yazdığı kitaplar mutlaka okunmalıdır.

Dünya Gıda Günü

? TÜRK Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Mehmet Alkan’dan:
“Gelişmiş ülkelerin, uluslararası kuruluşların, STK’ların ve ulusal yöneticilerin açlığın önlenmesinde daha samimi olmaları dileği ile Dünya Gıda Günü’nü kutluyorum.”
FAO diyor ki: Açlığa karşı birleşelim.

Böyle bir rektörün ardından kim seçilir

SAKARYA Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman’ın ikinci dönemi de bitiyor. Dostları bir not göndermiş. Durman’ın örnek çalışmaları ile ulusal ve uluslararası birçok ödül kazandırdığı anlatılıyor.

‘Yaşam Boyu Öğrenme’ yaklaşımı projesi nedeniyle Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa düzeyinde 52, Türkiye genelinde de 7 üniversiteden biri olmuş Sakarya... Özgün yaklaşımlar nedeniyle Avrupa Dil Ödülü kazanma başarısını göstermiş. Mühendislik’te mükemmellik ve kalite çalışmaları çerçevesinde; Avrupa Kalite Vakfı’nın dünyaca tanınmış olan EFQM Mükemmelli Modeli kapsamında ‘Ulusal Kalite Büyük Ödülü’ne layık görülmüş; Sakarya Üniversitesi bu büyük ödüle layık görülen dünyadaki ilk üniversite olarak tarihe geçmiş. Prof. Mehmet Durman 5 Ekim’de Antwerp’te (Belçika), Avrupa Komisyonu’nca ‘AKTS Etiketi Mükemmellik Ödülü’nü almış son olarak...

Kentinde başarılı bir isim olarak bilinen rektör ayrılırken; yerine kim gelecek? 21 Ekim’de üniversitede aday belirleme seçimi yapılacak. Şimdiden 10 aday adayı çıkmış; 5’i Mühendislik’ten, 4’ü Fen Edebiyat’tan ve biri de İktisat’tan... Adayların en renkli ismi; Hayrullah Şanzumi müstear adıyla ‘3. Harname’ dahil 30’un üzerinde kitabı olan, sosyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Mehmet Sait Doğan... Doğan, “Prof. Sami Şener’in sahte diploma kullanmaktan hakkında soruşturma açılmışken, nasıl adaylık başvurusu yapabildiğine şaşırıyoruz” diyor. Doğan’ın vaatleri arasında Kuran Enstitüsü, Ehlibeyt Enstitüsü ve Sivil ve Bilge Atatürk Enstitüsü kurmak da var...

SÜ, 55 bin öğrencisiyle Türkiye’nin sayısal bakımdan 10’uncu büyük üniversitesi sayılıyor.

Mesaj panosu

AVUKAT Ahmet Ömer Kibar’ın, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne ‘acil’ bir yazı göndererek müvekkili Tekirdağ F2 Cezaevi’nde yatan mahkum Serdar Çilingir’in (siyasi değil) beş gündür açlık grevinde olduğunu ve yakında ölüm orucuna başlayacağını belirterek, kendisine sosyolog ve psikolog gönderilmesini, cezaevi değiştirme talebinin yerine getirilmesini talep ettiğini...

İNÖNÜ stadyumu yıkılıp yeniden yapılacaksa, Esenyurt bölgesindeki kaçak ve plansız yapılara ‘kılıf’ uyduruluyorsa, Ömerli Barajının çevresi imara açılıyorsa, İstanbul’a ihanet edilmiş olur.
Yazarın Tüm Yazıları