Paylaş
DEMOKRATİK kitle örgütleri, semt inisiyatifleri, mahalle dernekleri, meslek odaları ile duyarlı kişi ve kesimler olarak iki yıldır Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na sahip çıkma konusunda hukuksal ve toplumsal alanda yoğun bir mücadele sürdürdüklerini açıklayan ‘Taksim Dayanışması’, “31 Mayıs 2013’ten itibaren ülkenin dört bir yerine yayılarak dünya toplum, kent ve demokrasi tarihinde izi silinemez yepyeni ve evrensel bir boyut kazandıklarını” belirten bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Dayanışmamızın ve onurlu direnişimizin haklılığının her gün bir kez daha kanıtlandığı ve halkımıza uygulanan ve onlarca canımızın kaybına neden olan şiddetin asıl gerekçesinin, her yönüyle çatırdayan soygun düzeninin devamı için demokrasiden, hukuktan, adaletten, insanlıktan, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin kısılmaya çalışılması olduğunun ortaya çıktığı günleri yaşıyoruz” denildikten sonra
Taksim Dayanışması olarak son bir senedir yaşadığımız süreci değerlendirmek ve gelişmeleri paylaşmak için yarın (bugün) 11.00’de TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy binasında bir açıklama yapacağız.”
Bakalım ne sürprizler öğreneceğiz.
Başbakan’ın geçtiği alanları mı çiçekliyorsunuz
Ağaçlar kuruyor Sayın Topbaş
İSTANBUL’a belediye başkanı olduğunuz günden beri, İstanbul’a yaptığınız hizmetlerin yanı sıra İstanbul’un birçok semtini yeşilliklerle ve çiçeklerle donattınız. Ancak İstanbul’un orta yerinde unutulan bir yer var ki; Haramidere Caddesi orta bulvarda yüzlerce dikili ağacın kuruduğunu ve aynı caddede ne bir yeşil alan, ne bir çimen ve ne de bir tane gül olmaması bizleri fazlasıyla üzmektedir. Burada ikamet eden bu semtin insanları üvey evlat mıdır?
Münir KİLİMCİ
O yerde yine kaza oldu
CEBECİ Ortaokulu ve Zekai Tahir Burak Doğumevi arasındaki yola bir an önce üstgeçit yapılmalı. Bu üstgeçidin yapılmasıyla birçok ölüm ve trafik kazası sonucunda oluşan sakatlık engellemiş olur. Önceki gün yine burada bir kaza oldu. Çocuklarımızın geleceğimiz olduğunu 23 Nisan’da söylenen içi boş yaldızlı sözler olarak kalmayacağını umuyor, bölgemize yapılacak üstgeçidi özlemle bekliyoruz. m Yahya ÖZKAN
Erol Tuncer’in kitabı
CHP’de uzun yıllar siyaset yapan Erol Tuncer, yine yararlı bir araştırma kitabı hazırladı; ‘1923’ten Günümüze Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’... Türkiye Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) tarafından basılan kitapta 2007’ye kadarki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tümü, değişik anayasaların yürürlükte olduğu dönemlere göre sistematik bir biçimde incelenmiş. Tuncer’in, milletvekili seçimleri ile ilgili birçok araştırma kitabı da bulunuyor. Siyasetçiler, akademisyenler ve gazeteciler için müthiş bir el kitabı.
Mesaj panosu
KRITON Curi Çevre Vakfı, saygın bir aydın olan Curi’yi sevenleri ve dostları için perşembe günü 19.00’da bir anma toplantısı düzenledi. Gelir artanı Kriton Curi Çevre Vakfı için bir web sayfası hazırlanmak üzere kullanılacak; katılım ücreti 100 lira olarak belirlendi. Bağış; Garanti Bankası, Boğaziçi Ünv. Şubesi (00303), Hesap No: 6200241, IBAN : TR 69 0006 2000 3030 0006 2002 41.
CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve Çankaya Meclis Başkanvekili Selçuk Dereli, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u ziyaret ettiler.
Biliyor musunuz?
CHP’liler bakanlara soru yağdırıyor
-CHP Kocaeli milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a “Madenlerimizde çalışanların can ve iş güvenliğine ilişkin sigorta teminatları mevcut mudur? Bu tür teminatlar varsa tutarı hangi kriterlere göre hesaplanmaktadır ve çalışanların aileleri bundan nasıl yararlanmaktadır? Bu tür teminatlar mevcut değilse, sebebi nedir? İş güvenliğine ilişkin sigorta uygulamalar tekrar gözden geçirilecek midir?” diye sorduğunu...
-CHP Milletvekili Umut Oran’ın, Başbakan’ın “Polis nasıl sabrediyor, anlamıyorum. Berkin Elvan ölmüştür, geçmiştir” sözleri üzerine İçişleri Bakanı Ala’ya “Polislerin silah kullanma konusunda ‘sabırlı olmamaları’ yönünde bir genelge, yönerge, talimat, yazılı-sözlü emir yayınladınız mı, yayınladıysanız bunun içeriği nedir? PVSK’daki silah kullanma yetkisi yeterli değil mi? Yoksa, Erdoğan’ın sözleriyle uyumlu bir değişiklik yapmak için herhangi bir çalışmanız var mıdır?” diye sorduğunu...
-CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir’in, Milas’ta yaklaşık 300 dolayında işçinin çalıştığı Yeniköy Linyit İşletmesi’nde (Enkaya-İşkaya-Pimtek) işçilerin uzun saat çalıştırılması hakkında Bakan Faruk Çelik’e “İşçilerin 2 vardiya halinde, bir vardiyada 12 saat durmaksızın ve aralıksız bir biçimde çalıştırılan işçilerin hata yapma olasılığı yok mudur? İşçilerin 12 saat süreyle aralıksız bir biçimde çalıştırılmalarının zorla ve tehditle işçilerden alınan “onay belgeleri”yle sağlandığı iddialarının aslı var mıdır?” diye sorduğunu...
-CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Bakan Lütfü Elvan’a, “Bakanın açıkladığı Eskişehir-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattındaki sinyalizasyon, haberleşme ve ray devresi bağlantı sistemlerinin kesilmesi üzerine “Sabotajla kesildiğini belirttiğiniz sinyal kablolarının yer aldığı sinyalizasyon kanallarının güvenliği neden ihmal edilmiştir? Bu konuda bir idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bu iddianızı doğrulayacak bilgi ve bulgular var mıdır? YHT hattının ve yolcuların güvenliği açısından somut verilere dayalı yeni bir açıklama yapacak mısınız?” diye sorduğunu...
Soma faciası kaçınılmaz mıydı? Maden kapatılark çözüm üretilmesi ilkelliktir
ÜLKELERİN gelişmişlik seviyelerini belirleyici en önemli unsur, yeraltı varlıklarını katma değere dönüştürmeleridir. Bu olgunun farkında olan Cumhuriyetimizin kurucu iradesi de bu yönde hamleler yapmış ve o yıllarda ulusal gelire madenciliğin katkısı yüze 25-30’lar seviyesine ulaştırılmıştır. Stratejik planlamalara dayanan üretim politikaları geliştirilmeksizin, günü birlik yaşanan olumsuzluklardan hareketle bu kaynaklarımızın üretiminden vazgeçmek; egemenliğimizden, özgürlüğümüzden, bağımsızlılığımızdan vazgeçmekle eşanlamlıdır.
Soma’daki facia sonrası gerek yetkililerde gerekse bazı diğer kesimlerde dile getirilen maden ocaklarını kapatarak çözüm üretme düşüncesi maalesef 150 yıl önceki teknoloji ve bilim seviyesinde bile söz konusu olmamıştır. Tüm dünyada, bir yandan iş sağlığı ve güvenliği önlem ve ekipmanına yatırım yapılırken, öte yandan da üretim yöntemlerinde ileri teknoloji ürünlerine, yeraltında insansız robotik sistemlere geçilmiştir. Özetle bir yandan üretim kapasiteleri olabildiğince artırılırken aynı zamanda kullanılan insan gücünde önemli düşüşler sağlanmıştır. Bunun sonucunda, günümüzde madencilik de emek yoğunluğu en aza indirilmiş sektörler arasına girmiştir. Kişi başına yarım ton/yevmiyeden 20 ton/yevmiye kömür üretimi seviyesine ulaşılmıştır. Bunun sonucunda da ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan yeraltı işletmeciliğindeki iş kazalarında da üretim değerlerine göre önemli azalmalar olmuştur. Doğal olarak, Dünyada yaşanan bu gelişmeler ülkemizde de yansımalarını bulmuş olmalıydı. Bunun için de gereken politikalar geliştirilerek stratejik planlamalarla uygulamaya konulmuş olmalıydı. Son on yıl içinde yaşanan Bursa, Balıkesir, Elbistan ve Zonguldak ve son olarak da Soma’daki facia boyutundaki madencilik kazaları, ne yazık ki bu konuda bir çelişki olduğunu gösteriyor.
Öyleyse eğitim-öğretim-istihdam-iş güvenliği, üretim ve verimlilik politikalarımızda önemli açmazlar, ihmaller ve vurdumduymazlıklar var demektir. Her şeyden önce madenciliğin ilk yatırım maliyeti yüksek kurumsal girişimin ve oldukça profesyonel yaklaşımların esas alınması gereken, yeraltındaki seçilen üretim yöntemleriyle jeolojik belirsizliklerin ve çevresel unsurların maliyete yansıtıldığı bir sektör olduğu açıktır. Nitekim tüm dünyada da bu sektörde egemen olan yapının, finansman sorunu olmayan çokuluslu dev şirketler ve kamu ağırlıklı iktisadi kuruluşlar olması herhalde bu gerekçelerden olmalıdır. Ülkemizde ne yazık ki son 30 yılda uygulanan ekonomik politikalar sonucunda bir yandan devlet yatırımdan çekilirken öte yandan özel girişimlerin bu kapasiteye uygun olarak madenciliğe girişi sağlanamamıştır.
Soma faciasından dersler çıkarılırken, öncelikle üretim sistemlerinde bilimsel ve teknik yaklaşımlarla insan unsurunun etkisinin en aza indirecek yöntemlerin uygulanıp uygulanmadığına bakılması gerekiyor. Aynı bağlamda iş kazalarının; iş analizleri, iş kimliği ve iş gerekleriyle eğitimin bir fonksiyonu olduğunun bilinciyle gerekli yönetim ve organizasyonun bu esasa göre yapılıp yapılmadığını, iş görenlere örgüt kültürü ekseninde örgütsel davranış kazandırılıp kazandırılmadığını da sorgulamak gerekiyor. Aynı seviyelerde teknolojilerin uygulandığı farklı ülkelerdeki iş kazalarının değerlendirmelerinde yukarıda ifade edilen basit bilimsel yaklaşımın sosyokültürel unsurlarla beslenip beslenmediği de tartışılacak unsurlar arasındadır.
Gelinen bu noktada teknik, ekonomik ve güvenlik yönünden yeterlilik arz edecek olan, usulüne uygun, kayırma anlayışından uzak, hiyerarşik ayrıcalıkların olmadığı bir özelleştirme ya da sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde gerçekleştirilecek bir özerkleştirme; yıllardır kaderine terk edilmiş, dışa bağımlı enerji politikalarımızın alternatifi olan kömür varlığımız başta olmak üzere tüm yeraltı kaynaklarımız için bir çıkış olacaktır. Gelin hep birlikte ’madenciliğimizin ufkunu açalım...’
Prof. Dr. Ali KAHRİMAN- Maden Y. Müh.; Okan Üniversitesi öğretim Üyesi
alikahriman55@hotmail.com
Bekir Ödemiş DSP’den ayrıldı
2014 yerel seçimlerinde DSP’den Çankaya Belediye Başkan adayı olan Bekir Ödemiş, seçim döneminde birlikte çalıştığı arkadaşlariyla DSP Genel Merkezinde Genel Başkan Masum Türker’i ziyaret etti.
Bekir Ödemiş uzun yıllardır yaşamını sürdürdüğü Çankaya’da belediyecilik deneyimini hizmet olarak aktarmayı düşünerek yola çıktıklarını ancak seçim sürecinin yerelliğin ötesine, bir başka noktaya taşındığını, bu toz duman içersinde seçimlerin bir oldu bittiye geldiğini belirterek halkın korkutulup,hassasiyetlerinin suistimal edildiğini, birilerinin bu işten kazançlı çıktığını belirterek, “Zor dönemde başta Sayın Genel Başkan Masum Türker olmak üzere tüm DSP örgütleri canla başla çalışarak ellerinden gelen tüm çabayı iyiniyetle ortaya koymuslardır. Bundan dolayı hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Saygın, düzeyli bir çalışma süreçini hep birlikte yaşadık.
Bekir Ödemiş bir grup akademisyen işadamı ve bürokrat arkadaslarıyla birlikte topluma hizmet görecek önemli bir sosyal sorumluluk projesinin kurulus çalışmalarını tamamlamak üzere olduklarınmı, bu dönemde günlük siyasetin dışında kalmak istediğini belirterek beraberindeki arkadaşları ile birlikte partiden ayrılma dilekçelerini Sayın Genel Başkan’a takdim etmişlerdir” dedi.
Bakırköy ilçesinde neler oluyor?
SAYIN Kılıçdaroğlu, sizin tarafınızdan atanan Belediye Başkanı, Bakırköy sınırlarında oturmak için kendine ev kiralamak ister. Bu işle görevlendirilen ya da kendine görev edinen Meclis üyesi Selim Malgaz emlakçı emlakçı dolaşır ve başkana ev bulmak için gittiği
her emlakçıdan sonra beğendiği evin sahibini bulmak için ayrı bir arayış içine girer ve emlakçıların da nefretini kazanır. Daha sonra Yeşilyurt’ta ev bulur bir emlakçı vasıtası ile ve gene aynı numarayı yaparak emlakçıyı devre dışı bırakarak daireyi Belediye Başkanı Op. Dr. Bülent Kerimoğlu için kiralar. Emlakçı bunu öğrenir ve Selim Malgaz’ı arar. Aldığı cevap “Biz burayı lojman olarak tuttuk, komisyon veremeyiz”dir.
Emlakçı bunun üzerine Belediye Başkanı’nı da arar ve ondan da çözüm yerine nasihat alır.
Gece yarısı köpeğini gezdirmeye çıkaran emlakçının önünü Selim Malgaz arabasıyla keser, emlakçı o mahalden çekip gitmek istemesine rağmen Selim Malgaz tarafından saldırıya uğrar. Tartışma sırasında zaten alkollü olan Malgaz, tehdit ederek saldırmaya başlar zaten ALKOLLÜ olan Selim Malgaz itişme sırasında düşer kulunu kırar.
Hastaneye gittiğinde ALKOLLÜ olduğu için o gece müdahale yapılamaz ertesi gün omuzuna müdahale edilerek platin takılır.
Daha bitmedi… Emlakçının eşi ve çocukları kendisi de dâhil Malgaz Ailesi tarafından tehdit edilmeye başlanır.
Sonuç:
Olay yargıya intikal etmiştir.
Böyle kişiler Meclis Başkanvekili ve CHP’yi Bakırköy’de temsil eden kişiler.
Emlakçının parasını vermek istemeyen 4000 dolara evde oturan bir başkan.
Derhal istifa etmelidirler.
Paylaş