İslamoğlu’nu ile tesadüfen karşılaştık.
Melen’i sorduk.
Düzce yaylalarından yeni döndüğünü söyledi İslamoğlu... Bizim de izlediğimiz ve beklediğimiz gibi suların debisinin iyice düştüğünü söyledi. En büyük etken de küresel ısınmanın bu yıl daha ağır vurması ve dağlardaki
GÜNÜN SÖZÜ "Bu ’Ergenekon’ ise 12 Eylül ’Estergon’ muydu?" (Peki, Pentagon ne oluyor?) (Üstün Akmen) |
karları eritmesi, dolayısıyla da suların erkenden çekilmesi...
Eski yağışlar da yok... (Avrupa’daki yağışları son maçlarda gördük. Son olarak FB’nin yağışlardan antrenman sahasını değiştirmek zorunda kaldığını okuduk. Bunlar daha iyi günlerimiz; dünkü yağışın sadece ’toz’ aldığını bilelim.)
İslamoğlu iki gezisinde şunu görmüş: "Bu yıl kar, şubat ve mart aylarında eriyip Karadeniz’e akıp gitti. Suyu tutamadık, baraj yoktu çünkü... Şubat ayında Melen’den 15 metre çapında su akarken, bu gidişimde iki metreye indiğini gördüm. Yani cılız bir su akıyordu. Bana göre ağustosta bu dereden su akmaz."
Büyükşehir, İstanbul’a
İSKİ’nin günde verdiği 2 milyon suyun 700 binini
Melen’den almayı planlıyordu. Bu gerçekleşmeyecek. Şimdiden su gelişinin yarı yarıya düştüğü bilinmelidir.
Yeşilçay regalütöründe bu aylarda su yok. Hesaba göre, yeni döşenen 105 km’lik boru hattı
Melen’den takviye su getirilecekti; o da yok."
Küresel ısınma,
Melen’i ’Off’ durumuna getirdi. Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, geçen ekim ayında müjde verircesine
"İstanbul’un (su) kaynağı geliyor, İstanbullulara su sıkıntısı yaşatmayacağız" diyordu.
Hesapsız-kitapsız, geleceği görmeden söylenen günü kurtarıcı sözler, ilerde insanı mahcup edebilir.
1991’deki kuraklıkta RP/FP ve AKP yönetimleri ’su istismarı’ yaptılar.
SU MİRASINI YEDİK
Bugün iyi ki muhalefet bunu aynı şekilde kullanmıyor. Halbuki "AKP öyle bir mirası tüketti ki, içmek için değil abdest almak için su bulamayacağız" diyebilirlerdi. Demediler.
Kadir Topbaş, hiç endişe etmesin, açık yüreklilikle ortaya çıkıp şunu söylemelidir: "Vatandaşlarım, biz İstanbul’u yapı blokları ile doldurduk. Betonla göğü ısıttık. Park yapmayı hiç akıl edemedik. Bundan sonra
İstanbul’a imar alanları açmayacağız. Nüfus akımını durduracağız. Hatta
İstanbul’dan göçü teşvik edeceğiz. Geçen yıl
’seçimler’ dolayısıyla suyu boldan saldık; hiç tasarruf yapmadık. Ama artık kuyunun dibi gözüktü. Bundan sonra sizlere haftada iki gün su vereceğiz, günlük su kapasitesini 2 milyon tondan 500 bin tona indireceğiz... Herkes banyosunu, çamaşırını, elini-dişini yıkamakta büyük tasarruf yapmak zorunda."
"İstanbul’u susuz bırakmayacağız" sözlerinin sık yinelenmesi,
Anadolu’daki fakir-fukara ve susuz halkın
İstanbul’a göçünü teşvik ettiğini bilmiyorlar mı? Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nden
Mazhar Bağlı’yı dinleselerdi, bölgedeki kuraklığın göçü teşvik ettiğini öğrenebilirlerdi.
Unutmayın... Kuraklık kıtlık, kıtlık da salgın hastalık doğurur.A
KP hükümetinin kapatma davasından mıdır yoksa dış politikada yıllardır süren basiretsizliğimizden midir yelkenleri yine suya indirdik.
Akdeniz Birliği, Sarkozy’nin
Türkiye’ye çalımıdır. Ne zaman
Atatürk’ün bizlere bıraktığı onurlu dış politika çizgisine döneceğiz? Sırf bir
Avrupalılık sevdasına alçalttığımız
Türklük onurunu bir çırpıda ayaklar altına alıyoruz. Önce açıklandı;
"Gitmeyeceğiz, bunu kabul etmeyiz..." Sonra bir baktık Sayın Başbakanımız ve Dışışleri Bakanımız kameralara
Paris’ten gülücükler yolluyor. Böyle dış politika evlere şenlik,
Kaddafi bile zirveye katılmayarak basiretli bir davranış sergilemiştir.
Sarkozy’nin
Türkiye için hazırladığı bu kumpas
AB sevdasında olan
Türkiye için bir tokattır.
Oğuz TANRIKULUOTELCİLER FİYATLARINI İNTERNETTEN DUYURSUN |
HAFTA sonu eşimle birlikte bir gece kalmak üzere
Amasra veya
Akçakoca’da bir otel aradım. Bunun için doğal olarak internetten yararlanmak istedim. Bu ikisindeki otellerin fiyatları maalesef sır, internette yayınlanmıyor. Öğrenmek için tek tek bütün otel ve pansiyonları arayıp uygun fiyatlısını bulmak gerekiyor.
Ege ve
Akdeniz otelleri, fiyatlarını her yerde yayınlarken bu bölgedeki oteller neden gizleme gereği duyuyor anlamış değilim. Bu şikayetimi iletmek için
TÜRSAB’ı aradım, konu bizimle ilgili değil, dediler. Otelciler Birliği Derneği varmış, internette yayınlatmaya zorlayamayız, dediler. Konu Turizm Bakanlığı’nı da ilgilendirmiyormuş,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı aramalıymışım! Devlet her konuda genelge yayınlayıp standartlar belirlerken neden otel fiyatlarını internette yayınlamayı zorunlu hale getirmiyor? Bunun rekabetle, serbest piyasa ekonomisi ile de ilgisi yok. Sadece iletişim çağının nimetlerinden yararlanmak, vatandaşın hayatını kolaylaştırmak ve dürüst ticaret ile ilgili.
Buket SARAN-Avukat-ANKARAVİZE’nin
Kıyıköy’ünü çiçek bahçesi gibi korumamız gerektiğini düşünüyorum. Istranca’nın suları buradaki göletlerde toplanıp İstanbul’a pompalanıyor. Gelin görün ki, sahil şeridinin denize girilecek adeta düzgün bir yeri yoktu.
Kıyıköy dahil olmak üzere
Liman Yol Koyu, Selvez Koyu ve onun yaklaşık 1 km yakınında 3 tane koy gezdik ama manzara hepsinde aynıydı. Her yerde çöp vardı; pet şişeleri, naylonlar ve hayvan dışkıları ve sinek... Şemsiye açacak bir yeri zor bulabildik. Beldede gereken temizlik yapılırsa, gerekli yerler çöp konteynerleri konulursa, gerçekten turizm açısından patlama yaşayacak sayılı ender yerlerden biri olacak kanaatindeyim.
Mavi ve yeşilin buluştuğu
Karadeniz kıyımızın kıymetini de bilmezsek yazıklar olsun bize.
Yalçın ERDALOĞLU