Paylaş
Ders olmalı
‘‘CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, Sedat Ergin'in Hürriyet'te yazdığı gibi 'Öteki Türkiye'ye sahip çıktı.
Okurlarımız, Sezer'in 'Türkiye manifestosu' üzerinde değişik görüşler aktardılar:
- İSTANBUL'dan Eryılmaz Okur, ‘‘Bu metin vatandaşlık ve hukuk bilincinin gelişmesi için tartışmaya açılmalıdır. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, bu metni liselere göndermelidir. Çünkü, vatandaşlık bilinci bu yaşlarda sağlanıyor. Üniversiteler de bu metni tartışmaya açmalıdır’’ diyor.
- ANKARA'dan Ahmet Koruyan gönderdiği faksta şöyle diyor:
‘‘Cumhurbaşkanı, insanların güven duyabileceği sağlıklı bir devlet yapısı için temel ilkeleri sıraladı. Bu arada ‘Hukuk sadece yönetilenlere değil, yöneticilere de sağlanmalıdır' sözleriyle Türkiye'yi yöneten siyasilere ciddi bir uyarı yapmış oldu.
Ayrıca, parti içi demokrasiden gereğinden söz etmesi, demokrasiyi kendi partilerinde uygulamayan liderlerin demokrat olamayacağını söyleyerek Türkiye'de siyasetin kangren olmuş yarasına parmak basması, liderlere ders olmalıdır.’’
- İSTANBUL'dan K.K. şöyle diyor:
‘‘Sezer'in bu konuşmasının, Egebank olayının patladığı bir sırada gündeme gelmesi çok anlamlıdır; sessiz çoğunluğun talebine yanıt veren bir niteliktedir. Acaba Demirel'in görev süresi uzatılmış olsaydı Murat Demirel sorgulanabilir miydi? Sezer, Zekeriya Temizel ve Sadettin Tantan'ın görevde bulunmaları Türkiye için bir şanstır.’’
- ANKARA'dan Adnan Bayoğlu da şunları yazıyor:
‘‘Olgun ve ciddi bir devlet adamına, hukuk adamına yakışır bir konuşma diyebilirim. Bütün bunları bir basın toplantısı yerine polemiklerden uzak kalarak Meclis zemininde yapması siyasetçiler için ne kadar anlamı oldu; merak ediyorum? Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli neden konuşamadılar?’’
VAKIFLARA DİKKAT
- CUMHURBAŞKANI'nın üniversitelere uyarısını hatırlatan bir okurumuz da şöyle diyor:
‘‘Sezer, 'Kamu gücü ve etkisi kullanılarak gelir elde ediliyor, ayrıca bütçe dışı vakıf uygulamaları yaygınlaştırılıyor, döner sermaye amacı dışına kayıyor' diyor. Saydam bir devlet yapısı için bu dağınıklığın ortadan kaldırılması şart değil mi? Acaba bunlara, YÖK, Milli Eğitim ve vakıflara orman arazilerini tesis eden hükümet ne diyecektir? Bu ciddi bir uyarıdır.’’
(Cumhurbaşkanı Sezer'in konuşması için (cankaya gov.tr) sitesine bakılabilir.)
Meclis'e adam
dolduruluyor
MECLİS kulisinde önceki gün bazı milletvekilleriyle konuşurken, Meclis Başkanlığı için yapılacak seçimin büyük bir çekişme içinde geçeceği ve pazarlıkların çoktan başladığı anlaşılıyor.
ANAP, bu kez Yıldırım Akbulut'u göstermeyecekmiş... Yerine Yılmaz Karakoyunlu ile Murat Başesgioğlu'nun adları geçiyormuş... MHP, başkanlığın bu kez kendisine verilmesini istiyormuş. Meclis Başkan Yardımcısı Murat Sökmenoğlu aday gösterilirse, MHP'li bazı radikaller kendisine karşı çıkacakmış.
Bu arada çok sayıda bakanın, başkanlık hayali içinde olduğunu herkes konuşur olmuş. Ama DSP'nin başkanlık için bir pazarlığı yokmuş.
Bu gelişmeler arasında bir söylenti de, Meclis kadrosuna 100 ile 200 arasında değişen geçici atamalar yapıldığı... Diyorlar ki; Akbulut, talepleri üzerine grup başkanvekilleriyle konuşarak onlara kadrolar veriyor.
Bunu bir milletvekiline sorduk, ‘‘Seçim yaklaştıkça çekişmeden ötürü bu tür spekülasyonlar çıkar. Ben duymadım. Ama Meclis'e adam aldıramayan, tayin yaptıramayanların olduğunu biliyoruz’’ diyor.
Bu iddialar ‘‘en güzel makam’’ için konuşuluyor, ancak doğrusunu kimse açıklamıyor.
Adnan Keskin'in
tepkisi
ESKİ CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Bülent Tanla'nın PM'ye girmesini kendisinin önlediği iddiasına tepki gösterdi. ‘‘Bu bir düşmanca tavır’’ dedi.
- Kurultay salonundaydınız.
- Delegeyi etkileme gücüm yok. Sadece Bülent Tanla mı gitti, 18 kişi gitti. Yönetimde bulunanların diyeti olmayacak mı? Kurultayda Öymen'in konuşmasından sonra çıktım. Benim gölgem mi adamı yok etti. Sonra bana Deniz Bey'in yanından 'ihraç edildi' diye yazıyorsunuz. Bir tek bu kararı ben alarak ayrıldım Deniz Bey'den... Kendisine 'Biraz dinlenmeniz gerekir' diyerek ayrı bir yol çizmeye karar verdim.
- Kurultay sonuçları...
-Deniz Bey'in gelmesiyle inşallah iyi olur... Kendisiyle kan davam yok, şahsi kırgınlığım yok. Basının bir bölümü 18 Nisan'da bizi 'baraj altında kalıyor' diye batırdı. Şimdi de bir anda iştihası kabardı.
- Ne yapacaksınız?
- Mayıs 2000 Kurultayı'na kadar bekleyeceğiz. Düşüncelerimizi o zaman ortaya koyacağız. Dilerim halkla barışılır, sonuç hep iyi olur.
- Moğultay...
- Aradım, sakin olmasını önerdim.
11. Kurultay sonucunda geriye şöyle bir bakıldığında milletvekili veya yönetim organlarında görev yapanlardan kimler gözlerin önünden geçmiyor:
Aydın Güven Gürkan, Fehmi Işıklar, Adnan Keskin, Erol Çevikçe, Ali Topuz, Ercan Karakaş, Onur Kumbaracıbaşı, Fikri Sağlar, Abdülkadir Ateş, Salman Kaya, Ali Özcan, İbrahim Tez, Erol Tuncer, Bekir Yurdagül, Halil Akyüz, Şule Bucak, Tarhan Erdem, Sabri Ergül, Nihat Makap, Seyfi Oktay.
Siyasette halka bakılmaz, liderin peşinden gidilir.
Türk: Bakanlığın kusuru yok
AVUKAT Vedat Karadeli'nin ‘‘Ecevit'in büyük yanılgısı’’ (30.9.2000) başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı'nca geri gönderilen KHK'ların hazırlanmasında Adalet Bakanlığı'nın gerekli özeni göstermediği konusundaki iddiasına Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk şu yanıtı verdi:
‘‘Adalet Bakanlığı, temel kanunları hazırlar. Her kanun tasarısını hazırlayan bir bakanlık da değildir. Ancak başka bir bakanlığın hazırladığı tasarı hakkında görüş bildirebilir. Bu, KHK'lar için de geçerlidir. Nitekim daha önce bunlar yapılmıştır.
Cumhurbaşkanı'nın geri gönderdiği iki KHK kararnamesinde de bu görüş bildirilmiştir.
Ayrıca benim KHK'lar hakkındaki tutumum da bellidir.
Okurunuzun belirttiği görüş doğrultusunda Adalet Bakanlığı'nın bir kusuru yoktur.’’
Paylaş