Paylaş
Avrupa Birliği’nin 2022 yılında hazırladığı son tabloya baktığımızda Musk’ın yanıldığını söyleyemeyiz, zira Avrupa ülkeleri son 20 yıldır dikkat çekici bir demografik değişim sürecinde, doğurganlık hızı düşüyor.
Malta (1.08), İspanya (1.16), İtalya (1.24) ve Yunanistan (1.32) en düşük orana sahip. Türkiye’de de durum benzer.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2001’de yüzde 2.38 olan doğurganlık hızı 2023’te tarihinin en düşük seviyesine, 1.51’e geriledi. En yüksek doğurganlık oranı ise Fransa’da (1.79). Peki Fransa nasıl başardı?
NÜFUS POLİTİKALARI EKONOMİK VE SOSYAL POLİTİKALARLA DESTEKLENMELİ
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt, çok sayıda Avrupa ülkesinde doğum oranlarında azalmanın 19. yüzyılda başladığına dikkat çekiyor. Peki neden? “Kalkınma, sanayileşme, kentleşme, zorunlu eğitimin yaygınlaşması gibi makro-ekonomik süreçlerin neticesinde toplumların daha düşük doğum oranlarına sahip olduğu şeklinde okunabilir bu. Her ülke kendi tarihinin ve sosyal süreçlerin neticesinde demografik geçiş sürecini kendine özgü şekilde yaşıyor” diyor.
FRANSA NASIL BAŞARDI
Peki İtalya, İspanya, Malta gibi bir Akdeniz ülkesi olan Fransa 1980’lerdeki düşüş sonrası nasıl oldu da doğum hızını artırmayı başardı? Prof. Dr. Eryurt, Fransa’nın doğurganlığı artırıcı doğru politikaları gecikmeden uygulamaya başladığını ve nüfus politikalarını diğer sosyal politikalar ile desteklediğine vurgu yaparak, “Başarı, çocuk yapmayı teşvik eden toplumsal bir sistem kurulması sayesinde geldi. Aile ve iş hayatını birleştiren, kreş ve gündüz bakımevlerini yaygınlaştıran, bunların niteliğini artırıp, maliyetlerini düşürerek çocuk bakımını kolaylaştıran politikalar izlendi. Böylece, kadınların işgücüne dahil olmaları ve çocuk yapma kararı almalarının önü açıldı. Aile içinde ve sosyal yapıda erkek ve kadın arasında daha eşitlikçi politikalar üretildi. Aile/ çocuk yardımı kapsamında ayni veya nakdi destekler, ücretli-ücretsiz annelik/babalık izin sürelerinin artırılması gibi doğumları artırıcı politikalar da cabası..”
yorumunu yapıyor.
SOSYAL DEVLET İLKESİ
Doğum hızını artırmak için ne yapılmalı soruma ise yanıtı şöyle: “Nüfus politikalarının ekonomik ve sosyal politikalarla desteklenmesi şart. Yoksa bu konunun sadece doğum izni süresinin artırılması ile çözülemeyeceği açık. Ayrıca kamu ‘sosyal devlet’ ilkesi çerçevesinde daha fazla sorumluluk almalı. Kamu kreşlerinin yaygınlaşması, kurumsal bakım hizmetleri için verilen ödeneklerinin ihtiyacı karşılar hale gelmesi çocuk sahibi olmayı özendirecek en önemli politika.”
AVRUPA’NIN EN HIZLA YAŞLANAN ÜLKELERİNDEN BİRİYİZ
Marmara Üniversitesi Nüfus ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü müdürü ve öğretim üyesi, Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan, doğum hızının düşmesinin sadece endüstrileşmiş Avrupa ülkelerinde değil global anlamda etkili olduğunu belirterek, “Güney Kore’de bu oran 0.78’e kadar düşmüş durumda. Evet, dünyanın pek çok ülkesinde modernleşme, kalkınma gibi nedenlerle doğum oranları düşüyor. Ama bu düşme eğilimi, gelişmiş ülkelerde zamana yayılmış durumda. Bizde ise çok hızlı. Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki fark bu. Biz, daha hızlı ‘yaşlandık.’ Türkiye’de TÜİK verilerine göre 65 üstü nüfus yüzde 10’u geçmiş durumda. Ki bu rakam 2040’ta yüzde 20’lere ulaşacak. Bu, ciddi ekonomik ve gençler ile yaşlılar arasındaki ilişkilerin değişmeye başlaması gibi, ciddi sosyal riskler getirecektir, ki bunun küçük bir gösterimini COVID döneminde yaşadık” örneğini veriyor.
KOŞULLAR FAZLA REKABETÇİ
Prof. Dr. Aysan, Türkiye’deki doğurganlık hızının düşüşünün sosyal, ekonomik dönüşümün sonucunda gerçekleşen demografik bir sonuç olduğuna da vurgu yaparak, ekliyor: “Genel trendin yanı sıra aile yapısının değişmesi, evliliklerin ileri yaşlara ertelenmesi, boşanmanın artması yanı sıra depremler, COVID gibi hastalıklar, savaşlar ve beraberinde yaşanan göçler... Tüm bunlar etken. Ne yapılmalı diye sorarsanız... Daha geniş sosyal politikalara ihtiyaç var, derim. Ücretsiz kreş hizmetinden, doğum izinlerinin artırılması ve hatta eşit eğitim-eşit sağlık politikalarının uygulanmasına kadar... Zira araştırmalar kadınların, istedikleri halde (az) çocuk sahibi olmalarının önünde aile-iş yaşamı dengesinin kurulamamasına işaret ediyor. Günümüzde eğitim, sağlık ve istihdam koşulları hayli rekabetçi. Özellikle eğitim seviyesi yüksek aileler bir çocuk için neredeyse ‘servet’ ödüyor. Ancak yine de geleceklerinden endişeliler.”
TÜRKİYE’DE DURUM NE
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 verilerine göre İstanbul, Ankara ve İzmir’de doğum oranı 1.2 çocuğa kadar düştü. Yaşlı nüfus oranının yüksek olduğu iller ise Kütahya, Karabük, Zonguldak ve Bartın oldu. Bartın 1.13 ile doğum oranının en düşük olduğu il. Doğuda da durum benzer. Ağrı’da 1.8, Siirt’te 1.7, Şırnak’ta 1.6, Muş ve Iğdır’da 1.5 oranında çocuk azalmış. Genel tabloya baktığımızda ise son 10 yılda Türkiye’deki doğum oranı 0.7 azalma göstermiş durumda.
EN YÜKSEK DOĞURGANLIK FRANSA’DA
Fransa Ulusal İstatistik ve Ekonomik Çalışmalar Enstitüsü, 2022 ve 2023’te ülkedeki doğum oranlarının, 2. Dünya Savaşı sonrasında en düşük seviyeye (1.79) gerilediğini açıklasa da Fransa, doğurganlık hızı açısından şu an Avrupa’nın lideri. Ancak 1950 ve 1960’larda 2.8 olan doğurganlık hızı 1990’larda 1.6’lara kadar gerilemiş. O dönem uygulamaya konulan sosyal ve ekonomik önlemlerle doğum hızı yükseliş trendine girerek, yeniden 1.9’lara kadar çıkmış. Ve aşağı yukarı
o oranlarda sabitlenmiş.
Paylaş