Paylaş
Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa’da yer alan, Cumhuriyet’in temel ilkelerini vurgulayan uyarılarına karşı ‘dinci basın’dan tahrik unsuru kabul edilecek ağır eleştiriler geldi. Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin “Belgesini verin gereğini yapalım”, Grup Başkanvekili Faruk Çelik “Sanal sıkıntılar oluşturmayalım” diye konuya uzaktan ‘çıkışlar’ yaparken, AKP’nin destekçisi Yeni Şafak, “Gücün yetmez Ahmet Bey” diye başlık atarak Sezer’in temsil gücünün tartışmalı hale geldiğini yazdı.
Vakit de 'Bu Ahmet Necdet" ve 'Bu da Ahmedinejad' başlıkları altında "İki Ahmet farkı" manşetinde Sezer'e dönük 'Halkın inancı ile kavgalı', İran Cumhurbaşkanı için de 'Sömürcegilere karşı savaşıyor' sözcüklerini kullanıyor. Yeni Asya'nın manşeti de "İbadete değil, Sezer'e sınır lazım" şeklinde oldu. Zaman’da Amerikan Wisconsin Üniversitesi’nden Prof. Melih Öztürk'ün "Sezer ülkeyi boş yere geriyor!" diye yazıyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, uzun bir süreden beri 'devletin kuşatıldığını’n altını çiziyor. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de AKP’nin Cumhurbaşkanı’na karşı tutumunun yakışıksız olduğunu söylüyor.
Cumhurbaşkanının gerçekleri açıklamasına AKP'liler neden kızıyorlar? Ortada yaşanan bir çok olay var.
CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, AKP'lilerin 'hiddetinin' nedenlerini çok güzel bir şekilde anlatıyor:
> Siz değil misiniz kaçak Kuran Kursları açanlardan, orada eğiticilik görevi yapanlardan hapis cezasını kaldıran...
> Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ömer Dinçer'in laik Cumhuriyetini hedef alan makalesine "bugün de arkasındayım" deyince sahiplenen...
> En üstteki bürokrattan en uçtaki okul müdürüne kadar partizanca kadrolaşan, - Üçlü kararnameden kaçınıp geçici görevle yandaşlarını görevlendiren...
> Mahkeme kararlarını dinlemeyen, bir gün uygulayıp ertesi gün görevden alan...
> Memur sendikalarından kendiniz gibi düşünmeyenleri cezalandırıp
Temsilcilerini coplatırken yandaş sendika temsilcilerini yönetici yapan...
> Daha dün İstanbul'da irticadan yargılanmış Adnan Hoca'nın 'Yaradılış Müzesi'ne kimi lise ve ilköğretim okullarını topluca götüren, okullara konferans için izin veren...
> Yaşamında bir gün bile öğretmenlik yapmamış emekli imamı (Denizli-Acıpayan Alaattin Kasabası) ücretli öğretmen diye atayan,
> 'Kutlu Doğum Haftası’ gerekçesiyle bir çok okulda dinsel törenler yaptıran...
> Okulunda öğrencilerine dağıtmak için Diyanet Vakfı'nda 700 Kuranı Kerim istediği halde, hakkında en küçük bir işlem yapmayan (Keçiören Lise Md.)
> Van'da olduğu gibi il müftülüğünün İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bayan din görevlilerini görevlendirip yalnız kız çocukları için dini konferanslar verdiren,
> Özel yurtlar yönetmeliğini değiştirerek dini propaganda yapmayı suç olmaktan çıkaran...
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ
Liste daha da uzayabilir. Basını tararsanız daha neler gerçekleştirildiği görülür.
AKP gerçekten, laiklik, Öğretim Birliği'nden yana mı?
Bu tür anlayış, ulusal bütünlükten yana yeterince duyarlı olmayanları cesaretlendirmez mi?
Yaptıklarını yüzlerine vurunca tabii ki Cumhurbaşkanı'na kızacaklardır.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
"Erbakan iktidarında nükleer santralı biz Akdeniz sahillerinde (Taşucu) yapacaktık, her türlü altyapısı hazırlanmıştı. AKP'nin ise altyapısı olmayan Sinop'ta yapma kararı nereden çıktı? Benim 1996-97'de Enerji Bakanlığım döneminde ETİ Holding Genel Müdürü olan Hilmi Güler, bu projeyi o zaman biliyordu. Güler'in son ABD gezisinden sonra Sinop kararının alınmasında etkisi oldu mu acaba?"
(RP Genel Başkanı Recai Kutan)
Tarımcı-vekile hiç yakışmadı
EDİRNE Milletvekili Prof. Necdet Budak'ı, hemşehrisi Keşanlılar Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden kolunu tutup CHP'ye aday yapmışlar. 'Tarım uzmanı' hoca da, bir süre sonra AKP'ye geçmiş. DHA'nın Keşan mahreçli haberinde, Karlı köyünde, orman vasfını yitirmiş 708 araziye, Budak'ın kardeşi Çetin Budak'ın talip olduğunu bildiriyordu. Ancak köylüler tepkili, Muhtar İsmail Çelikyurt, Keşan Orman İşletme Müdürlüğü'nü, milletvekilinin amcası İsmail Budak'ın yaptığını belirterek "Milletvekli-amca-kardeş koalisyonu" kurulduğunu iddia ediyor. Ancak istekleri üzerine köye de
50 dönüm arazi tahsis edilmiş, ancak fidan dikimine uygun hale getirmediklerinden işlem iptal edilmiş. Milletvekili Budak'a "bu nasıl iştir" diye sormuşlar; o da "Orman vasfını yitirmiş arazilerin ağaçlandırmak koşulu ile müracaatı olan herkese verilebilir" demiş.
Budak ailesi, şimdi buraya çam ağacı dikip ilerde fıstığını toplayabilir. Keşanlılar, Budak'ın bu kadar süre sürede AKP'lileşmesine şaşırmışlar; biz de...
Süleymaniye’yi ucuza kapatıyorlar
BÜYÜKŞEHİR ve Eminönü Belediyelerinin birlikte yürüttükleri 'Süleymaniye Projesi' ile bölgede yaşayanların gayrimenkulleri 'binanızı yıkarız' korkutmalarıyla cüzi bedeller vererek almak istiyorlar. Eminönü'nde görevli 'danışman' Hamit Çalışır, metrekareye 1200 YTL bedel öneriyor. 3 katlı, 70 m2'lik 30 yıllık binamıza 82 bin YTL olur mu? Sonra da ‘ya bu paraya razı olursunuz, ya da 25 bin YTL harcayıp bizim istediğimiz gibi onarırsınız’ diyorlar. Peki bu bölge sonra kime satılacak?
K.H.
> MÜSİAD'ın, bugün Cevahir Otel'de yapılacak 'tarihin en görkemli' genel kuruluna Başbakan Erdoğan, Mehmet Ağar, Recai Kutan, Muhsin Yazıcıoğlu, 6 bakan ve Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun katılacağının açıklandığını...
> İSPANYOL hayvanseverlerin, 12 Nisan günü Barcelona'da, Türkiye'de yaşanan hayvan katliamlarının protesto ettiklerini...
> TÜRKİYE'nin karayolu taşımacılığında ilk şirketi olan Kamil Koç Otobüsleri A.Ş.'nin 80. kuruluş yıldönümünü kutladığını...
> DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin, DİSK'in kurucu sendikalarından Gıda-İş hakkında verilen kapatma kararının 'hukuk dışı, uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu' söylediğini...
> ÇORLU'da Deri-İş'in eyleminde işçilerin grev pankartının söküldüğünü, bazı işçilerin gözaltına alındığını...
> İETT, öğrenci bileti uygulamasını kaldırmış. Acaba neye dayanarak? Sanırım, öğrenci olmayanların da bu biletle seyahat etmesi yüzenden. Öğrenci bileti atanlara paso sorulmuyor da 6. sınıf öğrencisi oğlum neden tam bilet atmak zorunda bırakılıyor?
Serpil OKTAY
> IĞDIR Baro Başkanı Mustafa Buluş'un bazı iddiaları üzerine sert bir açıklama yapan Vali Halil Ulusoy, "Yasaların yüklediği yetki ve görevler çerçevesinde Iğdır'daki vatandaşların huzur ve güven içerisinde yaşaması, ekonomik ve sosyal kalkınmanın her kesime yayılması, menfaatleri zarar görenler olsa ve kamuoyuna yanlış yönlendirmeye çabalasalar bile fuhuş da dahil her türlü kanunsuzluk ve suçla mücadele edileceğini" söyledi.
DİLOVASI'ndan bir okurumuz "Ne kadar örnek alınırsa alınsın, bölgedeki toprak ve su kirlenmiştir. Herkes birkaç ilaç veya boya fabrikasına baktığı kadar yurtdışından gelen kaçak varillere de araştırmalıdır" diyor.
Bölgede 'Giresunlu' olarak anılan dozer, loder ve damperli kamyonlarıyla güçlü bir 'hafriyatçı' olarak bilinen bu kişi, çevrede bilinen biri... İsmi nedir diyoruz; "İsmini veremem, tehlikeli" diyor.
- Peki bu atıklar nereden sokuyorlar Türkiye'ye?
- Çevrede hiç liman mı yok; Gebze, Dilovası ve Derince limanları ne duruyor.
Büyük paralar dönüyormuş bu işte... 'Avrupa'daki atık mafyası' İstanbul'a kadar uzanıyorsa, yazıklar olsun, insanlık düşmanlığına demek gerekiyor.
Biraz gerilere gidip, 1980'li yılların başında yaşadığımız bir olayı anımsadık.
Bir gün Antalya'ya zehirli atık getirildiğini, bunların limandan karayolu ile'dökme' olarak Isparta'daki Demireller'in Göltaş çimento fabrikasına toprak pişirmek üzere 'yakıt' olarak getirildiğini öğreniyorduk.
Haberi ortaya çıkaran Semra Somersan adlı meslektaşımızdı.
Daha 'çevre sorunu' Türkiye gündemine oturmamıştı.
Çevrecilik 'yeşil' olarak anlaşılıyordu.
Somersan, Cumhuriyet Gazetesi'nde bunu haber yaptı.
Atıkların 'kanserojen' maddeler taşıdığı açıklanınca, toplum bir anda uyandı; Avrupa'daki duyarlı çevreler olayın üzerine gittiler.
Dış tepkiler üzerine ANAP hükümeti olayın üzerine gitti.
Avrupa'da bir 'atık mafyası' türemişti. Almanya, İspanya ve İtalya'nın atıkları 'çaktırmadan' Afrika'ya gönderiliyor, bunlar toprağa gömülüyordu.
Hatta Alp dağları eteklerine dahi...
Bunların bir bedeli de vardı elbette.
Deniz yolundan Türkiye getirmek daha düşük maliyetliydi.
O zaman henüz Çevre Müdürlüğü vardı; olayın üzerine gidilerek zehirli atıklar, Göltaş çimento fabrikasında yakıt olarak kullanılamadan yine Antalya üzerinden geri gönderildi.
Nereye götürüldü; o zaman bu olay öğrenilemedi.
Daha sonraki yıllarda Sinop'un açıklarında, İtalya'dan getirilip Karadeniz'e atılmış variller ortaya çıktı.
Karadeniz'in azgın dalgaları yıllar itibariyle varilleri sahile gönderdi. Bugün sayıları 250'i aşmış durumda bunların. Sahile vurdukça toprağa gömülüyor hala.
Ne yazık ki Türkiye, İtalya'ya bir 'bedel' ödettiremedi.
Sinop çöplerinin 'tarihini' Sinoplu gazeteci Cengiz Demirel hala yazacak. Belki de varillerin tümünün çıkmasını bekliyor.
İki yıl önce 'Ulla' gemisinin katı atıkları İskenderun limanına indirilemeden battı...
Olay, kamuoyunda büyük bir skandal olarak nitelendirildi.
Bu atıklar nerede kullanılacak, hangi fabrikada 'yakılacak' ya da nerede toprağa gömülecekti?
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, tehlikeli atıkların iadesi konusunda İspanyol meslektaşı ile görüştü; heyetler bir araya geldi.
Bir sonuç çıkmadı.
Bakan bir yıl İskenderun'a gidemedi, olayı görmek için.
Bu atıklar bugün İskenderun körfezinde denizin dibinde yatıyor.
Balıkçılar isyan ediyor ama kim dinliyor?
Ülke olarak gücünüzü ortaya koyamadığınız sürece o atıkların oradan çıkarılması olanaklı değil; çünkü milyon dolarlar gerekiyor.
Peki parayı kim verecek?
Bu endüstriyel atıkları kim yok edecek?
Doğa mı?
O reddediyor.
Bedelini gelecek nesil acı çekerek ödeyecek.
TUZLA (İstanbul), Gebze (İzmit) arasında bir belde Şekerpınar... Göçlerle son yıllarda oluşmuş bir belde; Gebze'yi sanayi bölgesi olarak tamamlıyor; aynı zamanda da bir rant bölgesi olarak da...
'Yağmacı' zihniyet tarafından plansız gelişen ancak altyapısı yok.
1.5 yıldır Şekerpınarı'nda oturan araştırmacı-yazar Ercan Dolapçı'yı dinliyoruz:
İYİ NİYETLİ BİR BAKIŞ
"İlk taşındığımda dikkatimi çeken, pis bir koku ve bunun yarattığı baş ağrısı... Bunun nedeni ise mahalle sakinleri, dericiler sitesinden salınan kanalizasyon atıkları olarak açıklamışlardı. AKP'li belediye başkanı Cemalettin Balcı ise geçen yaz Deprem Konutları Sitesi sakinleri ile yaptığı toplantıda site içinden geçen dereye kaçak boşaltma yapıldığını, hatta buna ilişkin bir aracın yakalandığını söylemişti.
Belediyenin girişimleriyle bu pis koku uzun süredir yoktu.
Ancak 'zehirli varil' olayından sonra bazı şeyi tekrar düşünmeye başladım. Acaba zehirli variller ve ilaç fabrikasının zehirli atıkları dere dışına da dökülüyor mu? Bunlar içme suyuna karışıyor mu?
Geçenlerde 12 yaşında bir genç kız kanserden öldü. Bu dikkatimi çekti. Bundan önce de 45-50 yaşlarında bir kişi yine kanserden ölmüştü. Acaba bu ölümlerin, bu kirlilikle bir ilgisi var mı? Şekerpınarı sakini olarak bu soruların acilen cevaplandırılmasını istiyorum.
Belediye Başkanı Balcı'nın suçlanması gerçekçi ve yeterli değil. Başkan Balcı'nın iyi niyetli girişimlerini biliyoruz. Çalışkan birisi... Ayrıca Şekerpınarı'n yerlisi. Kaldı ki Şekerpınarı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı. Son bir parkı bile Kocaeli Belediyesi yaptı.
Küçük bir kasaba belediyesi bu işlerde ne derece sorumludur?
Bu iş Şekerpınarı Belediye Başkanı'nın üzerine atılarak, Bakanlık ve çevre belediyelerinin sorumluluğu örtülmemeli bence.
Yetkililerden ciddi araştırma ve cevap bekliyoruz. Bölgede acilen su numuneleri alınarak tahlil edilmeli. Sitede son zamanlarda meydana gelen ölümler araştırılmalı."
İyi niyetli bir bakış.
Peki gerçekler böyle mi?
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, İzmit Milletvekili; iki dönemdir de parlamentoda...
CHP Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen, 2002'ye kadar belediye bakanlığı yaptı.
Katı atık fabrikası İZAYDAŞ ile Yuvacık Barajını yapan Sirmen'e kamuoyunda ve Meclis'te eleştiriler yöneltmiş olan Osman Pepe bugün Çevre ve Orman Bakanı...
DYP'DEN AKP'YE
2004'deki yerel seçimlerde ANAP'nin elindeki Şekerpınar beldesini kazanmak için DYP'li olarak bilinen Cemalettin Balcı'yı, seçimlere iki ay kala 'transfer' ediyor. (Balcı, Ayar'dan sonraki başkan)
Trabzonlu hemşehrisi, DYP Gebze İlçe Başkanı Eyüp Ayar'ı daha önce milletvekili adaylığı için AKP'ye getiriyor Pepe... Ayar, 'muhasebeci ve kooperatifci' olarak biliniyor.
Alyar ve Balcı, siyaseten 'kanka' olarak biliniyorlar.
ANAP'LI DEMİR'İN İDDİALARI
Balcı, belediye başkanı olduktan sonra imar uygulamaları ile gündeme geliyor.
Geçen dönemin ANAP'lı Belediye Başkan Yardımcısı İdris Demir, kamuoyuna ve resmi makamlara Balcı hakkında bir çok yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarında bulunuyor.
Suç duyurularını İçişleri Bakanlığı ile İzmit Valiliği'ne gönderiyor.
Hafta başında İzmit Valisi Erdal Ata kendisini makamına çağırarak dinliyor.
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdare Genel Müdürlüğü'nden gelen başkan hakkındaki soruşturma açıldığını bilgisini veriyor.
Vali Ata kendisini, yardımcılarıyla dinliyor.
Son suç duyurusunu da, Valinin kendisini dinlemesinden bir gün sonra 12.4.2004 tarihinde yapıyor:
Dilekçesinde şöyle diyor İdris Demir:
İŞTE İŞLEMLER
"Şekerpınarı belediye başkanı ve meclis üyeleri görevlerini kötüye kullanarak kendilerine ve yandaşlarına çıkar sağlamışlardır ve devleti trilyonlarca lira zarara uğratmışlardır.
Bütün meclis toplantıları ranta dönük ve çıkar amaçlı imar plan değişiklikleri yapmıştır. Beldenin kıymetli ve güzel arazilerini, ana yol kenarlarında bulunan spor alanlarını, parkları bulunan dere içlerine ve beldenin kıymetsiz yerlerine vermiştir. Buradan boşalan kıymetli yerleri ve mülkiyetleri devlete ait olan bahsettiğimiz Hazine arazilerini gizli ortaklarına ve yandaşlarına vermiştir."
İdris'e göre, başkan Balcı bunlardan bazıların 'şuyuulandırma' yöntemiyle gerçekleştiriliyor.
(ANAP'lı İdris Demir, isim bazında belediyece yapılan işlemleri, ortaklıkları ve belediye ile iş yapan bazı işadamlarının isimlerini... belediyenin gayrimenkullerinin el altından nasıl kiralandığını... makbuzsuz yapılan bağışları... Yani peşkeş çekmeyi, ucuza kapatmayı, talan zihniyetini, devlete ait arazilerin nasıl işgal edilip zilliyetlik davası açıldığını.. vs.)
İdris Demir, kimseden korkmadan ve çekinmeden yaptığı mücadelesini sürdüreceğini belirterek şöyle diyor:
"İlgililere ihbar ediyorum; Şekerpınarı'da en az 8-10 yerde daha gömülü endüstriyel atık varilleri vardır. Araştırıldığında bunlar dere yataklarında görülebilir. Peki bunları oraya döktüren kimdir; bize söylenen Belediye Başkanı ve yandaşlarıdır. Tabii ki uzaydan gelenler döktürmüyor. Beldemize ihanet edenleri, sağlığımızla oynayanları bizler affetmeyeceğiz. Ben Belediye Başkanı, belediye meclis üyeleri ve encümen üyelerinden şikayetçiyim."
- Dere yataklarına atık dolu variller gömülürken para alınıyor mu?
- Bunu başkana sorun. O bilir.
- Böyle bir bedel varsa ne kadar eder?
- Hesabıma göre 10 trilyon tutabilir.
- Unifar ilaç fabrikasıyla ilgisi...
- Fabrikanın altındaki çatak kazılırsa, atıklar görülür. Başkan bu atıkların üzerini nasıl örtülmüş, Çevre Müdürlüğü tespit edebilir.
İzmit Valisi Ata, bakanlığın talimatıyla başlattığı soruşturmayı kısa sürede sonuçlandırır.
Paylaş