Ruh sağlığımız bozuluyor

YILLARDIR verdiğimiz tepkiler sanki suya yazılıyor; işyerlerine, ürünlerine yabancı ad verme yarışı sürüyor. Bu yarışa girenlerin sergilediği davranışı, ’çılgınlık’ olarak tanımlamaktan başka yolumuz kalmadı. Yeme, içme, eğlenme, konaklama yerlerinin yanı sıra İstanbul, Ankara gibi kentlerdeki özel hastanelerin adlarına baktığımızda da şaşırıyoruz.

’Özel’ sözcüğünün arkasına yabancı sözcüklerle birlikte kent, semt vb. adları sıralanıyor. Bu bilinçsiz ve gülünç adlandırma çılgınlığı karşısında dilimize Farsçadan giren, yüzlerce tabelaya yazılan ’hastane’ sözcüğünü arar olduk; ’hospital’ı kullanmak bir ayrıcalık sayılıyor. Çünkü ’hospital’lar, bu adı söyleyebilenleri; hastaneler umarsız halkı iyileştirmeye çalışıyor.

Tıp dilindeki sorunları çözememişken, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlığıyla ilgilenecek, çoğunca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan sağlıkçıların görev yaptığı, ’BioLifeClinic, Electron Medical, Hospitalium Haznedar, Academic Hospital, Avrasya Hospital, Özel International Hospital, Özel İstanbul Hospital, Özel İstanbul Medicine Hospital, Özel Medical Park Bahçelievler Hastanesi’ gibi onlarca hastanenin adını söylemekte de zorlanıyoruz.

Bu ’hospital’ların çoğunda bu adlandırmaları yapanların, bu adlandırma biçimini doğru bulanların ’ruhsal durumunu, kişilik özelliklerini’ inceleyip tedavisine yönelik öneri getirecek bölümler olduğunu düşünüyor ve bu konuda uzman desteği bekliyoruz.

Ege’nin güzel kenti Uşak’ta açılan ’Hospital Ceyline’ı nasıl okuyacağız? ’Ceyline’ İngilizce bir sözcük müdür; yoksa bizim güzel gözlü ’ceylan’ mıdır? Eğer ’ceylan’ımız, ’ceyline’ yapılmışsa, bunu yapanları nasıl adlandıracağız? "Ceyline" bizim "ceylan" değilse, "hospital" bizim "hastane"yse, Uşak kentindeki "Hospital Ceyline"ın "ruh ve sinir hastalıkları" bölümünden yardım istiyoruz!

Bu adlandırma çılgınlığını durdurmak, gittikçe bozulan dil bilincimizi ve ruh sağlımızı korumak için bilinçli yurttaşların adı, tadı yabancı olan her şeyden, her yerden uzak durmasını öneriyoruz!

Sevgi ÖZEL-Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Banka çalışanlarına angarya yükleniyor

KRİZDEN önce, kapı kapı gezerek esnafa yalvara yakara kredi satmaya çalışan bankalarımız, şimdi o kredileri geri çağırırken canavar kesiliyorlar. Bankalar sadece müşterilerinin moralini bozmakla kalsalar iyi! Asıl işkenceyi çalışanlarına yapıyorlar.

Adlarını burada sayamayacağım birçok bankada çalışan arkadaşım var. Hepsi de Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden mezun olduktan sonra, zorlu sınavlar vermek suretiyle bankacı oldular. Ama şimdi bin pişman haldeler!

Hemen her gün bir arkadaşım aramaya dursun: "Engin kredi kartı satmam lazım, kota koydular. O rakamın altına düşersem durumum hiç de içler açıcı değil."

Siz istediğiniz kadar, "Benim prensip olarak 1 kartım var. Alamam" diye kendinizi savunsanız da, hemen "Al ama kullanma, ne olur cebinde dursun" çıkışıyla karşılaşıyorsunuz. Çevremde annesine, babasına, anneannesine, dedesine, amcasına, alt ve üst komşularına, tanıdık bakkala, çakkala kredi kartı satan arkadaşlarım mevcut. Türkiye’nin en kalifiye gençlerini yüksek maaşlarla kendilerine çeken bankaların, onları pazarlamacı gibi kapı kapı dolaştırması ne kadar etik?!

Son olarak gazetelerden okuyoruz. Böyle gelişigüzel kart dağıtırsanız. Borcunu ödeyemeyen vatandaş, gider tefeci kuyumcudan kredi kartı ile 1000 TL’lik altın alır, anında 750 TL’ye bozdurup, faiz adı altında intihara giden yola sürüklenir!

Engin BALIM

Eczacılar isyanda

ZONGULDAK Eczacı Odası Başkanı Sema Karagülle, "O gece hiç uyumadık" diyor, 21 Aralık Pazar günü öncesinde Ankara’da yapılan büyük eczacılık mitingi için... 51 oda başkanının öncülüğünde 32 bin eczacının katıldığı miting için, "Sağlık Bakanı’nın hálá bazı şeyleri görmek, anlamak istemediğini" söylüyor. Meslek ve yaşam haklarını elde edinceye kadar ’oturmayacakları’nı belirterek, "politika yapmadıklarını" anlatıyor.

Diyor ki:

"32 bin kişi bir araya gelerek politika yapıyormuşuz... Bizim eczanelerimizde hiçbir sorunumuz yok. Muayene ücretleri bizim sorunumuz değil, kamu kurum iskontoları bizim sorunumuz değil, çalışmayan provizyon sistemi bizim sorunumuz değil, vatandaşın ilacına ulaşamaması bizim sorunumuz değil, hastamıza ilacını nasıl kullanacağını anlatmak yerine fazla çıkan muayene ücretinin hesabını vermek bizim sorunumuz değil, dağıtım sistemlerinin bozularak devletin daha fazla ilaç bedeli ödemek zorunda kalacağı bizim sorunumuz değil, hemofili hastalarının birbirleri ile evlendirilerek hemofili hastası bireyler dünyaya getirilmesinin, dolayısıyla hemofili ilaçlarının tüketiminin bilinçli olarak artırılması bizim sorunumuz değil, dünyada ilk defa günübirlik tedavi adı altında eczanelerde satılması gereken ilaçların hastanelerde ayaktaki hastaya satılması bizim sorunumuz değil, yine dünyada ilk defa ilaç takip sistemi diye bir uygulamayla ilacın yanı sıra eczanelerin de takip edilecek olması bizim sorunumuz değil, KDV ve ilaç fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle eczanelerimizde oluşan stok fazlalığı bizim sorunumuz değil, düşen kárlılığımız, alamadığımız meslek hakkımız bizim sorunumuz değil, eczanelerimizin zincirleştirilmesinin yolunu açacak olan eczacıların ortaklaştırılması da bizim sorunumuz değil..."

Biliyor musunuz

ADALAR’da 1996-2001 yılları arasında kaymakamlık yapan ve Adalar halkının sevgisini kazanmış olan Mustafa Farsakoğlu’nun CHP’den Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusu yaptığını... DSP’den Konak Belediye Başkanlığı’na ikinci kez soyunan Erdal İzgi’nin, "Yaşamı kolaylaştırmayla ilgili yapacaklarımıza şimdiden söz veriyoruz. Ve bu konu üzerinde bizim gibi diğer partileri ve adayları fikir üretmeye, kampanya döneminde halkın önünde tüm detaylarıyla tartışmaya davet ediyoruz" dediğini... KEŞAN Belediyesi’nin, 2007 yılında 412 nikáh kıyılırken, geçen yıl bu sayının 414’e yükseldiğini açıkladığını... GAZİPAŞA Havaalanı’nın ilk etapta A-319 Airbus uçaklarının inmesine uygun şekilde haziran ayında hizmete gireceğini...

GÜNÜN SÖZÜ

"Sadaka toplumun ayıbıdır. Sosyal devlet anlayışında devlet sadaka dağıtmaz. AKP, sosyal devleti çarpıtmaktadır. Sosyal devlette lütuf ve bağımlılık hissi uyandırmaksızın ’aile yardımı’ vardır."

(YTÜ öğretim üyesi Prof. Meryem Koray)
Yazarın Tüm Yazıları