Paylaş
‘Devletteki başıboşluğun nedeni kuralsızlık’ (20.10.2000) başlıklı yazınızda KOMBASSAN ve PETLAS'ın adlarının geçmesi üzerine PETLAS Genel Müdürü Adnan Şahin konu ile ilgili yazılı bir açıklama gönderdi. Önce ‘‘Lütfen bize bu haksızlığı reva görmeyin. Bize ve ülkesini sevenlere kıymayın, yazık oluyor’’ denilen açıklama şöyle:
‘‘Petlas Lastik Sanayi A.Ş. devletimiz tarafından özelleştirilirken, 35 milyon dolar tutarında değil 30 milyon dolar tutarında bir yatırım yapılması şart konmuştu.
Bu konuda Petlas olarak bir proje hazırlanmış, 30 milyon dolardan çok daha fazla bir rakam olan 212.8 milyon dolarlık bir yatırımı aynı sürede yapmak üzere Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü'ne başvurmuş, teknik konular tamamlanmış ve Hazine'nin ilgili birimleri tarafından onaylanarak Genel Müdürlüğe sunulmuş, geçen üç yıllık süre içerisinde tarafımıza teşvik belgesi verilmemiş ve sebebi de bildirilmemiştir. Unutulmamalı ki; istediğimiz teşvik belgesidir, kredi talebi değildir ve yatırım özkaynaklarla yapılacaktır. Kaldı ki yatırım yeri olan Kırşehir, 'Kalkınmada Öncelikli Yörelerdendir'. Yatırım yapan her kim olursa teşvik hemen verilmektedir. Rakiplerimiz, kalkınmış bir yöre olan İzmit'te teşvik olmadığı halde büyük proje kapsamında değerlendirilmişler ve 200 milyon dolar tutarında teşvik taleplerini başvurudan 15 gün sonra almışlardır. Yani bize herhangi bir teşvik verilmemiştir ki, zamanı mayıs ayında geçmiş olsun.
Yatırım yapılmama durumunda Kombassan Holding'den 2 milyon dolar tutarında teminat alınmıştır. Teşviki sebepsiz yere vermeyen devletimizin değerli bakanları ve ilgilileri bu yüzden yatırım süresini iki yıl uzatmışlar ve teminat mektubunu da yenilemişlerdir.
KİM KOTARMIŞ!
Hangi işleri kim kotarmıştır? Kombassan ve Petlas tarihinde devletten bugüne kadar ne koparmıştır? Halkın sözü olan siz değerli ağabeyim beni çok şaşırttınız. Lütfen bize bu haksızlığı reva görmeyin. Bize ve ülkesini sevenlere kıymayın, yazık oluyor.
Her şeye rağmen Petlas A.Ş. kendi özkaynaklarıyla özelleştirme sonrası dönemde 10 milyon dolar tutarındaki bir yatırımı gerçekleştirmiş ve üretimini kat kat artırmıştır. Ülkemize döviz kazandırarak 57 değişik ülkeye lastik satmaktadır.
Yukarıdaki bilgileri samimiyetinize inanan bir kardeşiniz ve ülkesini seven bir vatandaş olarak size bildirmek istedim. Bugüne kadar devletten bir kuruş kredi almayan, kimseye borcu bulunmayan, trilyonlarca lira vergi ödeyen, ülkemize milyonlarca dolar gelir kazandıran, Kırşehir'in göz bebeği, ülkemizin ilk ve tek uçak lastiği üreten, 1000 kişiye iş ve aş sağlayan, ülkemizin ilk ve tek AQAP110 kalite güvence belgeli, toplam kalite yönetimi ile yönetilen, genç, çağdaş ve dinamik yöneticileri olan Petlas çalışanları adına yazdım.’’
Yağma Hasan'ın böreği...
GEÇEN haziranda çıkan bir yasa ile Tariş, Trakyabirlik, Çukobirlik, Fiskobirlik gibi tarım satış kooperatiflerinin özerkleştirilmesi amaçlanıyor. Bunun için de bir üst kurul oluşturuluyor; 'Tarım Satış Kooperatif ve Birliklerini Yeniden Yapılandırma Üst Kurulu...' adıyla...
Bu kurul dört yıl süre görev yapacak, bu süre içinde birlikler idari ve mali yönden özerk hale gelecek... Yani sonuçta siyasetçinin eli birliklerden çekilmiş olacak.
Bu kurulun, 15 Haziran'dan itibaren altı ay içinde oluşturulması gerekiyordu.
Birliklerin yönetim kurulu üyeleri, bundan bir süre önce İstanbul Polat Oteli'nde üst kurulu oluşturmak için bir araya geldiler. Yoğun bir kulis dönemi yaşandı, bir sürü para harcandı. Bu paralar, birliklerin üreticilerden kestiği kaynaklardan oluşuyordu.
Ama genel kurulda yoğun tartışmalar oldu; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın desteklediği liste yönetime seçilemedi.
Çünkü yeni bir rant kapısı açılıyordu; kurul üyeliklerinin maaşları neredeyse milletvekili maaşları kadardı.
Bir kooperatif yöneticisi bize bunları anlatırken, Edirne'deki Trakyabirlik'in Genel Müdürü Cemalettin Uslu, Yönetim Kurulu Başkanı Osman Pekşen ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hilmi Kahraman, üyeler Hasan Erol ve Ali Engin'in eşleriyle birlikte 18-22 Ekim tarihlerinde neden Paris'e gittiklerini de sordu:
‘‘Sayın zevat ve zevceleri, Paris'te ayçiçeği tohum cinslerini mi incelediler, yoksa birliğin stoklarını eritmek için pazar mı aradılar? Bilindiği kadarıyla Şanzelize Caddesi'nde ve Lido Gazinosu'unda ayçiçeği ile ilgili bir kurum yok! Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun gerçekten böyle bir 'tetkik' gezisinden haberi olmuş mudur? Ayrıca birlik yönetimi, ayçiçeği kampanyası için MHP kontenjanından aldığı 500 geçici durumu için ne düşünmektedir?’’
Bizden... İster alt, ister üst kurul oluşturulsun, siyasetçilerin eli uzaklaştırılmadıkça, üretici birliklerin 'özerk' olması bir hayal olarak kalacaktır.
Milli Görüş'ün uyanıklığı
ALMANYA'da eğitim görmüş, Türkiye'de çeşitli Alman firmalarında yönetici olarak görev yapmış, son olarak gurbetçilerin sorunlarını 'Çınarda Veda' ve 'Gurbetteki Dünya' kitaplarında toplayan Orhan Karul, Berlin'de bize, ‘‘Bilir misiniz, Almanların bir atasözü vardır: ‘En ucuz savunma aracı dindir' dedi. Ardından Almanya'nın din politikası için şöyle dedi:
‘‘Almanya'da özellikle ailelerin birleşmesi yasası çıktıktan sonra 1974'te kırsal kesimden Türkler'in göçü hızlı bir şekilde artmıştır. Siyasi İslam uyum sıkıntıları içindeki Türkleri Alman atasözündeki silahı kullanarak istismar etmeyi başarmış, önce Kuran kursları sonra dini örgütleri de yanına çekerek çok büyük bir mali destekle taraftar sağlamıştır. Bugün Almanya'da 9 büyük İslam örgütü vardır. En büyüğü Milli Görüş'tür. Bunu Alevi dernekleri ve MHP yandaşlı kuruluşlar takip etmektedir.
Özellikle Milli Görüş örgütü, Almanya'daki kiliseler yasasına benzer bir yasanın İslam cemaati için de kabulü yönünde 1980'lerin sonlarında atağa geçmiş, Kuzey Ren Westfalya Eyalet Parlamantosu'na bir kanun teklifi vermeyi başarmıştır. Eğer bu yasa bugün kabul edilseydi diğer eyaletlerle ayrıca görüşülmesine gerek olmadan kabul edilme durumu doğacaktı. Böylece Müslüman vergi mükellefi ödediği gelir vergisinin yüzde 10'u kadar bir vergiyi bu örgütün emrine tahsis edecekti.
Bu kanun tasarısı, o gün büyük bir gayretle (!) geri çektirildi. Eğer kabul edilseydi sadece Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki Türkler, 146 milyon mark vergi ödeyeceklerdi. Bu meblağ tüm Almanya için yaklaşık yılda 1 milyar marktır.
Berlin'de din eğitimi için Berlin İslam Federasyonu'nun kazandığı dava, bu verginin gündeme tekrar getirilebilmesi için ‘‘Bir cemaat vardır. Bu cemaatin temsilcisi de Türkiye İslam Federasyonu'dur’’ hukuki tespitinden başka bir şey değildir. Bunun ikinci etabında cemaat kimliğiyle vergi alabilmenin hukuki boyutuna ulaşmak vardır. Bu girişimin arkasında Milli Görüş bulunmaktadır.’’
Bu karar çıkıp da tüm eyaletlerde 'din vergisi' zorunlu hale gelirse, Milli Görüş ve arkasındaki anlayışı tut tutabilirsen artık.
GÜNÜN UYARISI
‘‘Belediyeler borç batağında, belediye başkanları ise topluca istifanın eşiğine geldiler. Belediyelerin kapılarına yakında kilit vurulabilir.’’
(Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak)
Paylaş