Nehirlerimiz de ’satılıyor’...

TELEFONDA bir ses; kendisini tanıttıktan sonra "PETKİM’in satılmasına kahroldum.

Kazakistan’ın arkasında hangi Rus gücü vardır. Hele Kazakların, Türk işçilerini dövmesi aklıma gelince AKP iktidarı kime hizmet ediyor diye düşünüyorum" diyor. Soru sormaya fırsat vermeden şaşırtıcı bilgiler aktarıyor:

"Bu iktidar, Türkiye’nin nehirlerini 3.1 milyar dolar karşılığında 29 yıllığına satıyor; buna devral-işlet demek gerekiyor. Yani en değerli varlığımız, sularımız da gidiyor."

"Bir dakika" diyoruz; "Dehşet bir şey bu; nasıl olacak?"

- Suların işletme hakkı devrediliyor. DSİ’nin hazırladığı bir taslak proje bu... Örneğin, Fırat’ın sularının üzerindeki Atatürk ve Keban gibi barajlara giden sular da, bu özelleştirme kapsamı içinde olacak. Barajlara giden su da bu kapsam içinde ’paralanacaktır’. Yani bunları alan yabancı konsorsiyum, barajlara dökülen suyun parasını da TEAŞ’tan alacak; TEAŞ da bunu satarken, su bedelini tüketiciye yansıtacaktır. Yani Fırat’a akan Palandöken’in eriyen karına da para vereceğiz.

- Şimdilik garip bir durum... Biraz açar mısınız?

- Petrol boru hattı olduğuna göre su hattı da olabilir. AKP’nin üzerine atladığı GOP çerçevesinde projelendirdiği anlaşılıyor. Bu sayede İsrail’in ve Ortadoğu’nun su sorunu çözülmek isteniyor.

Irak’a ve Kürt bölgesine su lazım... Oraya büyük yatırımlar yapılıyor. Buna karşılık, Türkiye’nin ekonomik yönden tam bir çıkmaz içinde olduğunu düşünmek de gerekiyor. 360 milyar dolar dış borcumuz var. (DP adayı Tevfik Altınok, CNN’de dün dış borcumuzu 408 milyar; özel kesimin borcunu ise 126.4 milyar dolar olarak ifade etti.) İktidar, Türkiye’ye yabancı sermayenin girmesi için her şeyi yapmayı düşünüyor. Çünkü biz hizmet ve mal satamıyoruz. Cari açığımız 30-40 milyar dolar civarında. Sadece özelleştirmeden, Telekom’dan, Tüpraş’tan ve Petkim’den gelecek para ile Türkiye’nin kalkınamayacağını düşünüyorum.

- Fırat ve Dicle’nin ’satılması’na gelelim...

-
Seçimlerden sonra gündeme gelecektir... Öğrenildiğine göre bir konsorsiyum oluşturulacak, yabancı sermayeyle... DSİ’de yapılan ön çalışmalara göre, Fırat’ın 29 yıllık satış değerinin 950 milyon dolar; Dicle’nin 650 milyon dolar olacağı söyleniyor. 12-13 nehrin akarsu gelirlerinden metreküp hesabıyla 3.1 milyar dolar bekleniyor. Yani Fırat ve Dicle bir ’fabrika’ gibi düşünülüyor. 29 yıllık sürede enerji projeleri çerçevesinde satış ve gelirlerle birlikte 15 milyon dolar bir kaynak hesap ediliyor.

- Türkiye’nin yarattığı kurumları satılıyor, peki doğal varlıklarının, eko-sisteminin satılmasına ne diyorsunuz?

- Çevreyi kim düşünüyor ki... Orasını bilemem. Yarın Ağrı, Erciyes ve Uludağ da satılabilir, kaynak yaratmak için... Türkiye çaresiz; bir şey üreterek kalkınamıyor. İlle de yabancı sermaye gerekli. Bu nedenle iktidar, özelleştirme satışlarına yerli konsorsiyum oluşturan firmaların girmesini istemiyor; dışarıdan sermaye gelmesini istiyor. O yüzden Kuveyt, Lübnan, Kazak ve Rus sermayesine kapı açılıyor.

Muzda ithal-yerli kavgası kızışıyor

ANAMUR’dan M. Salih Keskin’in, ’Çikitacılar’a sorular’ (23.6.2007) yazısında, Vemey Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. sahibi Hakan Bilal Kutlualp ve Chiquita CEO’su Mr. Kistinger’e muz vergisi konusunda yönelttiği soruları Kutlualp’in avukatı Hüseyin Öz yanıtladı. Açıklama şöyle:

"Zengin meyvesi olan muz Türkiye’de, 1985’ten sonra dünyada benzeri olmayan bir koruma duvarı ile serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılmadan önceki dönemde 1 kg. etten % 10 pahalıydı; dar bir kitle tarafından tüketilmekteydi.

İthalatla muz Türk halkının daha geniş kesimlerinin tüketebildiği ucuz ve kaliteli bir meyve olmuştur. Üreticilerimiz daha yüksek koruma duvarından yararlanarak ithal muz ile rekabetlerini sürdürüyorlar. Üreticilerimizin de bunu anladığından hiç kuşkumuz yoktur.

İthal her ürün gibi muz da devletimizin yetkili organları ile denetlenmektedir. Vergilerinin tam ödenmediği iddiaları, devletin bu denetim organlarını zan altında bırakmaktadır. Muz ithalatçıları % 145.8 oranında gümrük vergisini tam ve eksiksiz ödeyerek mallarını ithal etmekte ve hak ettiği gibi bu meyveyi Türk halkının tüketimine sunmaktadır.

ABD ve Japonya gibi ülkelerde kişi başına milli gelirin 25-30 bin dolar, yani Türk halkından alım gücü 10 kat daha fazla olan ülkelerdeki tüketiciler hiç gümrük vergisi ödemezken, içinde kendi yerli üretiminin de bulunduğu AB ülkeleri tüketicileri -Türk parasıyla- kiloda yalnızca 0.30 YTL gümrük vergisi öderken, Türk halkı 1.10 YTL gümrük vergisi ödemektedir. Alım gücü bu ülke tüketicilerinden 10 kat daha az olan halkımız, onlara göre 4 kat daha fazla gümrük vergisi ödemektedir.

İthal muz sektörü 2006’da 150 milyon YTL gümrük, resim ve harç ödemiştir. Yurtdışından ithal edilen miktar kadar üretim yapıldığı iddia edilen yerli muz sektörü, -ki bu da 170.000 ton olarak söylenmektedir- ne kadar stopaj vergisi ödemiştir; bunun karşılaştırmasının ve kimin gerçekten vergisini ödediğinin mukayesesi iyi yapılmalıdır.

Bu yazıyı yazan kişinin arkasındakiler ve onların TC vatandaşı bile olmayan işbirlikçileri tarafımızın malumudur. Bu kişi hakkında gerekli yasal süreç işleyecektir.

İthal muzda uygulanan gümrük vergileri hızla aşağı çekilmeli, kişi başına 3.5 kg olan muz tüketimi gelişmiş ülkelerdeki gibi 15 kg’lar seviyesine gelmesine müsaade edilmeli ve 73 milyon Türk halkı cezalandırılmayarak bu sağlıklı meyveden daha fazla faydalanması sağlanmalıdır."

OKUYUNUZ

NE yapsanız boşuna, millet uyandı. Siz Coşancıları yazıyorsunuz da Süleymancıları neden yazamıyorsunuz? Çünkü onlar Mehmet Ağar’ı destekliyor, o da AKP’yi bölecek değil mi? Bir tek sizin aklınız var öyle ya, gerisi köleniz sizin...

Vahap KALYONCU

Biliyor musunuz

İSTANBUL Mimarlar Odası’nın, İETT ve Karayolları arazilerinden sonra ’Haydarpaşa’yı Manhattan ve Venedik yapacağız diyerek küresel rant sermayesinin emrine vermeye çalışan’ Büyükşehir’e karşı eyleme başlayacağını...

MERSİN’den bağımsız aday olan Av. İzzet Uludağ’ın "Mersin limanı elimizden gitmiştir. Yüzlerce liman çalışanı perişan edilmiştir. Türk Devleti’nin Mersin limanı, Singapur devletinin port’u olmuştur" dediğini...

AZİZ Nesin’i bugün vakıfta yapılacak bir piknikle anılacağız. Vasiyeti olan ’Nesin Matematik Enstitüsü’nü de Şirince’de bugün faaliyete geç iriyoruz. Mutluluğumuzu tarif edemiyoruz.

Ali NESİN (www.nesinvakfi.org)

ANAYASA Mahkemesi daha önce vermiş olduğu (367) kararın ve eleştirilerin etkisinde kalarak, hatalı bir karar vermiştir. Bu yeni karar çatışmalara ve yeni krizlere neden olacaktır.

Mustafa KARACA

EGEMEN Bağış haklı. Hiç bir devirde AKP iktidarı zamanında ki kadar hırsız ve dilenci yoktu.

Mustafa ATİLLA
Yazarın Tüm Yazıları