Müzik savaşta da durmaz

Haberin Devamı

MESLEK birliğimiz Müzik Yorumcuları Birliği (MÜYORBİR) bir kampanya başlattı: ‘Müziği durdurmak hayatı durdurmaktır!’
Çünkü müzik salt göbek atma aracı değildir. Yas günlerinin bile müziği vardır. Ölümün türkülerini bu halk yazdı. Ağıtları unutmayalım... Coşkunun, aşkın, doğanın, yiğitliğin müziği gibi acının da müziği vardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültür etkinliklerinin biri şehitlerin olduğu bir döneme denk gelmişti ve salondan o insanları öyle bir ruhla çıkardık ki, tek yürek birlik ve moralle! Bu, müziğin gücüdür!
Sanatçılar repertuvarlarını ona göre tanzim ederek toplumsal moral ve ruh sağlığını diriltirler. Televizyonda yorumları dinlerken “Tabii, para kazanıyorlar onun için” cümlesi duydum. Kasap nasıl et satışını durdurmuyor, köylü nasıl pazarda ürününü satıyor, TV’ler, radyolar, memurlar, işçiler, hastaneler, okullar, seyahatler, ticaret, alışveriş, turizm... Yani hayat durmuyorsa müzik de toplumsal yas ilan edilmediği sürece durmaz, şekil değiştirir. Hatta yasta da müzik vardır! Herkes hayattaki insanlık görevini yaşamak, yaşatmak ve pozitif refleks üzerine kurgulamalıdır.
Müziği durdurmaktansa terörü durdurmalıdır! Çünkü müzik yaşatır sevgi ve moral sunar, terör öldürür, sindirir, susturur, yok eder!
Müzik durmaz, durursa teslim olunur, hayat durur!
Sümer EZGÜ

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“Almanya ve Rusya gibi ülkelerin Türkiye uyarılarına bir yanıt verildi mi? 2015 ve 2016 turizmde kayıp yıllar mı olacak?”
(CHP Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budak)


Aşırı yapılaşma hem doğal yapıyı hem de iklim değerlerini bozdu

İstanbul ağaçla kurtarılabilir

İSTANBUL’daki yerleşim yerlerinin hem ‘toprak yüzeyi’ hem de ‘uzay boşluğu’ büyük rant projeleriyle olabildiğince işgal edilmiştir. Sadece yüksek rantı amaçlayan mimari anlayışlarla tarih ve kültür değerleri büyük ölçüde yok edilmiştir. Vıcık vıcık rant akan ucube yapıların oluşturduğu görüntü kirliliği toplumun ruhsal sağlığını, aşırı beton yığınları da hem doğal yapıyı hem de iklim değerlerini bozmuştur.
İmar rantından dolayı yerleşim yerlerinde yıllardan beri yaşanan olağanüstü betonlaşma faaliyetleri son yıllarda ‘su havzaları’ ile ‘askeri alanlara’ da sıçrayarak İstanbul’daki yaşamın tamamını ciddi ölçüde tehdit etmeye başlamıştır. Söz konusu tehdidin şimdiden kalıcı çözümlerle bertaraf edilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Bunun için de yapılacak tek şey, su havzaları ile askeri alanları orman vasfıyla tapuya tescil ederek söz konusu sahaları imar rantı karşısında ‘anayasal güvenceye’ kavuşturmaktır. Daha sonra da tamamını ağaçlandırmaktır.
İstanbul’daki yaşamın en büyük güvencesi olan su havzaları ile askeri alanların ormanlaştırılmasıyla sadece yaşanacak sorunların önüne geçilmeyecek, mevcut sorunların çözümüne de önemli ölçüde katkı sağlanacaktır. Kısacası, İstanbul kurtulacaktır. İstanbul’daki yaşamın sürdürülebilirliği açısından yukarıda verilen makro düzeydeki kalıcı önlemin yanında mevcut yol şevlerinin, viyadük boşluklarının, sokak ve cadde kenarlarının tamamı asli ağaç türleriyle ağaçlandırılmalıdır. Milyonlarca lira harcanarak yılda en az 3-4 kez değiştirilen söz konusu alanlardaki peyzaj düzenlemelerinin göze hoş gelmekten öte yaşam değerlerine olumlu fazla bir katkısı yoktur. Bu sayede hem büyük ölçüde ekonomik tasarruf sağlanacak hem de başta gürültü ve hava kirliliği olmak üzere birçok çevresel olumsuzlukların azalmasına da neden olunacaktır.
‘Daha yaşanılabilir bir İstanbul için’ başta İBB olmak üzere tüm ilçe belediye başkanlıklarını kalıcı çözüm önerimize sahip çıkmaya ve sorumluluk alanları içerisindeki yol şevlerini, viyadük boşluklarını, sokak ve cadde kenarlarını asli ağaç türleriyle ağaçlandırmaya çağırıyoruz.
Faruk ÇEBİ-KÜREMDER Genel Başkanı

Haberin Devamı


Hollanda’daki et fiyatlarını sunarım

ET konusuna değindiniz. Ben de Hollanda’daki et fiyatlarını size ileteyim dedim. Bilirsiniz, bu ülkede hayat standartlarının yüksek olduğu ve ona göre de fiyatların diğer Avrupa ülkelerinden biraz yüksek olduğu bir gerçektir.
Kıyma (saf, dana eti): 16.50 TL
Kaburga bölgesi eti: 31 TL Biftek: 61.60 TL Tavuk budu: 12.75 TL Tavuk kanadı: 13.60 TL
Kemiksiz tavuk göğsü: 19.40 TL.
Bütün dünyada et fiyatları düşerken Türkiye’de neden tersine gittiğini araştırmak lazım.
Av. Hasan H. ACUN


Kurdukları tuzağa kendileri düştüler


ZEKERİYA Öz’ün beni sözüm ona sorgulaması bir savcılık soruşturması değildi. Ergenekon düzmecesinde yapılmış savsakça ithamlardan biriydi. İnanır mısınız, saatler sürdü. Zekeriya Öz bugün kaçmak zorunda kaldı. Kurdukları tuzağa kendileri düştüler. Hep düşündüm;
o malum mahkemenin Beşiktaş’ta olması, acaba Beşiktaş ‘çArşı’nın’ doğmasını etkilemiş olabilir mi?
Prof. Dr. Erol MANİSALI

Haberin Devamı

Cüppe nedir

HUKUKUN üstünlüğünü ve adaleti temsil eden ‘cüppe’nin ne düğmesi
vardır, kimsenin önünde iliklenmesin diye, ne de cebi vardır, rüşvet veya hediye şaibesi oluşmasın diye. O cüppeyi eğilmeden, bükülmeden haysiyetle dimdik taşımak gerekir.
Hakan HANLI



Mesaj panosu

-AKP fetvacısı kendini âlim sanıyor. ‘Yolsuzluk, hırsızlık değildir’ diyen Hayrettin Karaman âlim olamaz.Tuğrul YILDIRIM
-Türkiye’nin kaderi, bölücü ve gericilerin elinde oyuncak olmak değildir.
Av. Erdem AKYÜZ


Giden sadece bir edebiyat ustası kalem değildi


CAN sıkıntısı içinde kavrulduğumuz şu günlerde, 2015 yılı neredeyse tüm güzel insanların ardı ardına gittiği kara bir yıla dönüştü... Benim ilk editörüm, yol gösterici ağabeyim Tarık Dursun K.’da yıllarca zorlu bir hastalıkla savaşarak sonunda bize 84 yaşında veda etti. Tarık ağabeyin edebiyattaki ustalığı için pek çok yazı yazılacaktır benim paylaşacaklarım bunun dışında olacak. Okurlarının ya da edebiyat severlerin çoğu bilmeyebilir ama Tarık ağabey, genç yazar-çizerlerin önünü açan, onlara yol gösteren, kitaplarını basan ya da basılmasına destek veren, bu ülke edebiyatında ‘benzersiz’ bir ağabeydi. 1990 yılında 12 yıllık bir mizahçı olarak karşısına 2. kitap dosyamla çıktığımda, başka yayın evlerinin yüz vermediği, mizahta yepyeni bir tarzın kitabı olan ‘Geyik Muhabbetleri’ndeki zekaya seslenen ince mizahın farkına varıp, benim de ummayacağım bir başarıya ulaşmasını sağlayan o dönem Güneş Yayınlarının yayın yönetmenliğini yapan Tarık Dursun K.’dır. Tarz ve isim babası olduğum, Tarık ağabey sayesinde basılan bu kitap, sonrasında 3 kitaplık bir dizi olarak geride 100 bine yakın okur yaratmıştır. Gani Müjde ve Metin Üstündağ gibi mizahçılar da ilk kitaplarının basımını ona borçludurlar. Müthiş bir mizah duygusu olan Tarık ağabey biz mizahçıların hep koruyucusu, yol göstericisi, destekçisi oldu, gençlerin önünü açan ender edebiyat ustalarından biriydi. Zira bizde onun yaşıtlarının çoğu daha çok gençlerin önünü kesmek üzere bir hayat yaşamışlardır. Tarık ağabeyin uzun yıllar Cağaloğlu’nda bulunan bürosu bu anlamda bir edebiyat danışma merkezi gibi bir görev gördü. Kapısı hep açıktı. Onunla 30 yılı bulan dostluğumuzda an geldi dizi film projesi yaptık, an geldi dergi maketi, an geldi müthiş anekdotlarıyla dakikalarca güldük, içimizdeki en ‘genç’ insan hep oydu. Müthiş bir neşesi, harika bir kahkahası vardı, hayatla dalgasını geçmesini de çok güzel bilirdi. O yıllar önce Foça’ya yerleşti, ben de Foça’ya daha çok gitmeye başladım sayesinde. Ama uzun yıllar önce ilk eşi Nermin hanımı yitirdikten sonra içine düştüğü üzüntü ve onun dolmayan boşluğu sanırım Tarık ağabeyin amansız bir hastalıkla boğuşmasında da etkili oldu. An gelip bana ailemden bile daha yakın olan bu büyük edebiyat ustası, özel sözcükler kullanırdı, bunlardan biri de ‘sarsma’idi... Ama o yaşgünüme gelen bir günde toprağa verilerek beni çok ama çok sarstı, yitirdiğim diğer ufuk açıcı ustalar gibi bu benzersiz ustayı da unutmayacağım ama şu bir gerçek ki giderek çöle dönen bir insansızlaşma coğrafyasında onun gibisini çok arayacağım... Güle güle Tarık Abi!..
Cihan DEMİRCİ

Yazarın Tüm Yazıları