Paylaş
Dönem Mesut Yılmaz’ın kısa dönem iktidarıydı. Aslında proje, Demirel-Çiller döneminden başlıyordu.
Uzun anlatmayalım, AKP’nin projesinin daha küçüğü olan (köprü) için ENKA ile VİNSAN (Fransız Bouygues) şirketleri kapışıyordu.
O sırada, Susurluk olayı patlamış; 28 Şubat süreci aşılmış; VİNSAN’ın sahibi Ali Haydar Veziroğlu, Barış Partisi’ni kurmuş... Kocaeli’nde bir arıtma tesisi yapmış ve Körfez geçiş ihalesine de talip olmuştu...
İhaleyi sonunda ENKA kazanıyor; VİNSAN bu işte Türkiye kazıklanıyor diye ortalığı ayağa kaldırıyordu.
Veziroğlu, ANAP ve CHP ile Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu’yu hedef alıyordu. Ilısu (Hasankeyf) barajı ihalesine ‘etnik ve inansal kökeni’ne dayanılarak sokulmadığını öne sürüyordu. Hatta, 1977-80 döneminden milletvekili olduğu CHP’nin, partisinin seçime (1999) girmemesi koşuluyla ihalenin kendisine verileceği iddialarını ortaya atıyordu.
Veziroğlu, iki firmanın teklifleri arasında teknoloji ve fiyat farkı olduğunu söylüyor; hatta zaman içerisinde farklı dört teklif veriyordu.
İhalenin ENKA’ya verilmesi üzerine 120 ton ağırlığında örnek 5 binlik banknotları -501 trilyonu- (devletin zararı) bastırarak bunları TIR’larla Ankara’dan İstanbul’a göndererek iktidarı suçluyor; gazetelere ve billboardlarda 500 bin dolarlık tepki reklamı veriyordu.
Yaşar Topçu ile Veziroğlu birbirleri hakkında ağır suçlamalar yaptılar...
Anımsadığımıza göre, köprü tekliflerinde iki firma arasında 1 milyar 146 milyon dolarlık bir fark vardı. Veziroğlu da köprüyü pahalı buluyordu.
İktidarlar değişti; bu tür kavlar bizi bir yere götürmedi.
HANGİ YÖNTEM KAZANÇLI
Geçmişteki ihalede ‘en kısa süre’ mi, ‘en düşük ücret’ mi kıstas alınmalı? Merak eden geçmişte uygulanmayan ihale ile bugünkü ihalenin koşullarını araştırabilir.
Başbakan Erdoğan tarafından ‘Cumhuriyet’in en büyük projesi’ olarak duyurulan 11 milyar liralık yeni ihale ile bazı bilgiler verelim.
* Karayolundan Yalova’ya geçiş yaklaşık 60-70 dakika sürüyor. Köprüden 6 dakikada geçilebilecek. Köprüden geçiş ücreti ‘tavan’ 35 dolar olacak. YİD yönteminin süresi 22 yıl 4 ay.
* İhaleyi alan ve Otoyol AŞ adlı konsorsiyumu altında oluşan Nurol (Oğuz Çarmaklı), Özaltın (Nuri Özaltın), Makyol (Adnan Çebi), Astaldi (Paolo Astaldi), Göçey (Mustafa Göçey) ve Yüksel (Süleyman Sazak), köprü ihalesi için teklif veren üç firmadan (Japon, Kore ve Çin) birini açıklayacaklar.
- Körfez geçiş ihalesine 34 yıllık teklif atan Limak (Nihat Özdemir), Kolin (Celal Koloğlu), Cengiz (Mehmet Cengiz), MNG (Mehmet Nazif Günal) konsorsiyumdan sadece Mehmet Cengiz’in bulunması dikkat çekti.
Ulaştırma: Dev uyanıyor
Körfez geçişi köprüsüne, Dilovası’ndaki Çolakoğlu demir çelik tesislerinin yanından giriş yapılacak, karşıda Hersek Burnu’na çıkış yapacak. Buna, ekonomik ‘Körfez’deki devin uyanışı’ diyorlar. Aslında bir öykü... Nicomedia (İzmit) Körfezi’nde Bithinia Krallığı zamanından kalmış bir dev yaşarmış. Bu dev Libissa (Dilovası) ile karşı kıyı Hersek Burnu arasındaki geçişleri sağlarmış... Roma Yolu, Kervan Yolu ve İpek Yolu gibi adlar altında her dönem ticari önemini koruyan 2 bin yıllık yol, Haydarpaşa-İzmit demiryolu ve Derince Limanı’nın hizmete girmesiyle 100 yıllık bir uykuya yatmış... “Devi, AKP iktidarı uyandırmaya karar vermiş.”
Masal bu ya...
Ulaştırma Bakanlığı’nın tanıtım broşüründe bunlar yazılıyor.
ATATÜRK NE DÜŞÜNÜYORDU
Atatürk’ün ‘Kadro’ hareketinin önderlerinden Şevket Süreyya Aydemir, ünlü ‘Tek Adam’ adlı kitabında Atatürk’ün, 50 yıl sonrasının Türkiye’sinde körfezin iki yakasını emekliler için dinlenme ve tatil yöresi olarak düşündüğünü yazar. Ancak o yıllardan sonra dünyanın gelişim ve dönüşümü ile körfezin iki yakası rafineri, petro kimya, otomotiv, boya ve demir-çelik tesisleri ile donatılır. Göçlerle, İstanbul-İzmit ile neredeyse birleşir ve körfezdeki trafik yükünü taşıyamaz hale gelir. Körfezin iki yakası da gecekondularla dolar...
Kamu yararı değil müteahhit yararı
İSTANBUL’da imar ‘kara cumaları’ sürüyor. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin ekim toplantıları ‘hızlı’ başladı. Yani plansız programsız yağmaya devam.
2004-2009 Belediye Meclisi döneminde bölge planları ve parsel bazında 4500 dolayında imar değişiklikleri yapılmışken, 2009’dan bugüne kadar İmar Komisyonu’na havale edilen dosya sayısı 4600’ü buldu. Bu dosyalar dünyada hiçbir belediyede görülmemiş bir oranı gösteriyor.
İstanbul bu kadar plansız mı?
Bu kadar mı yağma edilir bu güzel dünya kenti?
Büyükşehir Belediyesi ‘imara’ çalıştıkça İstanbul daha da betonlaşıyor; her yerden gökdelenler fışkırıyor. Yani bir plan disiplini yok.
İmar dışı uygulamalara karşı dava açmak yürek istiyor.
- Son hafta içerisinde İmar Komisyonu’na gelen dosya sayısı 250’yi buldu; bu da kendi içinde bir rekor. 250 dosyayı dört saat içinde inceleyip görüşüp karar vermek pek olanaklı değil. Dosyalar bir ‘hakim’ titizliğiyle incelenmiyor. Kamu yararı değil ‘müteahhit yararı’ öne çıkarılıyor.
- STK’lar (Mimarlar, Şehir Plancıları, İnşaat Mühendisleri Odaları) ve vatandaşlar tarafından Bölge İdare Mahkemeleri’nde açılan davalar kazanıldığında dosyalar yeniden İmar Komisyonu’na geliyor. Komisyon, ‘hülle’ sistemiyle iptal kararını by-pass ederek Meclis’e gönderiyor. Meclis’te ‘kabul eden-etmeyen’ parmaklarla plan ne yazık ki yeniden işlerlik kazanıyor.
Oyun içinde oyun da oynanıyor. Yargı ile alay ediliyor.
Yargının verdiği olumsuz bir karar, bir-iki ay içinde yeniden komisyona gönderiliyor. Neden, bu tür dosyalar iki yıldan önce yeniden görüşülemez diye bir hükmü yoktur. (TBMM’de var, belediye meclislerinde yok böyle bir kural.)
CHP’nin geçen dönemki belediye meclis üyesi Hüseyin Sağ, partisindeki bazı rantçılar tarafından dışlanmasına rağmen usulsüz imar uygulamaları ile ilgili itirazlar yapıyor, davalar açıyor... Sağ mücadele devam diyerek şöyle konuşuyor:
“Yağmurda İstanbul’da olanları gördükçe ne kadar doğru yapıyormuşum diye düşünüyorum. Ama artık şu bilinsin; İstanbul’da yoğun imar yüklenmesi nedeniyle bazı bölgelerde hiç ‘arsa’ kalmadı, yeşil alanlar bile ‘talan’a uğradı. Yarın AB’den fırça yiyeceğiz, farkında değiliz.”
Ekim ayında hangi imar dosyaları Meclis’ten geçti, onlara da bir bakalım.
Paylaş