Paylaş
Lütfen ama lütfen sesimizi duyun duyurun. Son beş gündür sesimizi duyacak, derdimizi dinleyecek bir yetkili bulamadık, her yer kapı duvar oldu. Bir insan bu kadar mı çaresiz kalır.
Ankara Batıkent Ortaokulu öğrencisi kızım Özge Eren’in 12.7.2013 gece yarısı SBS sonuçlarının açıklanması ile şoke olduk. Çünkü kızımın Sosyal Bilimler sınav sonucu ‘2’li kopya sınav iptali’ notuyla iptal edilmiş ve sosyal bilimler sınavından 13 nete karşılık gelen puan alacakken sıfır puan aldık. Memleketimizden hemen Ankara’ya dönerek dilekçemizi verdik.
Onu da evrak bölümüne başka derdimizi anlatacağımız çare arayabileceğimiz başka kimse bulamadık. Dilekçenin akıbeti hakkında yaptığım araştırmada bugün 16.7.2013 tarihi itibariyle telefonla ulaştığım EĞİTEK yetkilileri daha komisyona ulaşmadığı ve çok fazla umutlanmamamızı yüzde 90 olumsuz karar çıkacağını beyan etmişlerdir.
Ama kızım kopya çekmedi ki. Bilgisayar, aynı salondaki başka bir öğrenci ile sınav kağıtları uyuştuğu için kopya diyor. Kopya çekmediğimiz nasıl kimlere anlatalım? Nasıl ispat edelim? Kopya diyen bunu maddi delillere dayandırmalıdır. Yoksa bu çirkin bir iftira olur. Sistem kopya diyor diyerek bu işin içinden çıkılamaz. Bilgisayar diğer öğrenci ile oturma yerinin neresi olduğunu aralarındaki mesafeyi dikkate bile almıyor. Salon Başkanını ve gözetmeni yok sayıyor.
Kızım görüleceği üzere sosyal puanı olmamasına rağmen Yurt genelinde yüzde 17 il genelinde yüzde 22’lik puan dilimine girdi. Orta okul 6-7-8 notları sırasıyla 94–94–96’dır. Dershane ve okulun yaptığı denemeleri özeldir kabul görmez diye söylemek bile istemiyorum.
Ayrıca kızım notlardan çok, okulunda davranışları ve kişiliği ile arkadaşlarının, idarecilerin ve öğretmenlerinin sevgi ve taktirini kazanmıştır. Örnek öğrenci olarak gösterilmiştir. Kopya ne demek?
Kızım Cuma gününden beri ağlayarak; “Ben üç sene boyunca boşuna mı çalıştım. Gecemi-gündüzüme kattım. Bazı arkadaşlarım gezip, eğlenirken be der çalıştım. Ben bu puanı hiç çalışmasam da alırdım. Şimdi arkadaşlarım istedikleri okula giderken ben hangi okula gideceğim. Hem de kopyacı damgasıyla...
Tamam bu puanı kendim alsam gideyim sesim çıkmaz. Ama ben bunu hak etmedim ki... Kopya ne kadar çirkin bir yakıştırma, Ben kopya çekmedim. Değil kopya çekmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Aldığım yada alacağım puan bunun ispatı değil mi? Ben çalıştım. Çalışmanın bedeli bu mu? Benim hakkım bu mu?” diyor. Şimdi; gerçekten gözlerimin önünde 3 sene boyunca çalışan çabalayan yavrumu nasıl teselli edeyim. İnsanın yavrusu göz yaşları içinde kıvranırken, bir şeyler yapın bir şeyler yapılmalı diye yalvarırken, hiçbir şey yapamamak, Hiçbir yere ulaşamamak, her kapıdan eli boş dönmek, bir anne olarak beni kahrediyor.
Sabiha EREN (sener_eren@mynet.com)
Ankara’nın önemsizleştirilmesi
İktidarın, Başkent Ankara’yı önemsizleştirme çalışmalarına yeni bir projesi daha eklenmiş!
Devletin kanalı TRT’ de yıllardır uygulanan bir gelenek vardır. İftar ve sahur vakitlerinde ezanlar Ankara için okunurdu şimdi İstanbul için okunuyor. Bizler eskiden TRT ekranlarında okunan ezanı duyduğumuz zaman bilirdik ki Ankara’da iftar ve imsak vakti girmiştir. Böyle olunca da, biz İstanbul’da yaşayanlar, İstanbul’un vakti için diğer kanallara geçerdik. Şimdi ise TRT ekranlarından ezanlar Ankara için değil, İstanbul için okunuyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ü yok say; Ankara’yı önemsizleştir, İstanbul’u payitahtlığa hazırla... Yapılan uygulama budur.
Tülay HERGÜNLÜ
Paylaş