Paylaş
AKP ve MHP henüz gür ses çıkarmıyorlar. Kendine güvenen AKP derinden gidiyor. En renk vermeyen parti MHP; her zamanki gibi umutsuz... CHP hareketli; hatta kendi içinde kavga ediyor. Büyükşehir’i mutlaka almak istiyor derken, ‘ama’sı da var. CHP’nin her zamanki karışık ve bilinmeyenler üzerinden yürüttüğü siyaset yetersiz kalıyor. AKP’nin ince taktiklerine karşın henüz etkin bir çalışma programı hazırlayamadığı görülüyor.
İzlenimlerimizi böyle şekillendirirken, bir dostumuz arayarak “CHP’yi iyi izle, ramazanı bir geçelim de gör neler yapacağız” dedi.
Örgütlere yansımış heyecan henüz görülmediğinden, demek ki ileride kavga büyük olacak; ilçe adayları ve meclis üyelerinin seçimi bakımından.
Can Ataklı’nın İstanbul Büyükşehir için aday adaylığına niyetlenmesi kısa sürede gösterge vermez.
O, partiyi hareketlendirmek istiyor. “Kamuoyunda kendimi tartarak karşılığını görmek istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’na da söyledim; ağustosta yapılacak aday yoklaması araştırmasına, seçenekler arasına ‘Can Ataklı’ seçeneğinin de konulmasını istedim. Eski CHP, PM üyesi Nuran Yıldız son yazısında ”Soru doğru sorulur, gerçek resmin çıkması talep edilirse, Can Ataklı önemli bir yüzde elde edebilir. CHP’li olmayanların da ilgisini çekeceği kuşkusuz” diye yazmış.
Ataklı aday gösterilmezse bile önümüzdeki milletvekili seçimlerinde hazır bir güç olarak siyaset sahnesinde yer alabilir.
Büyükşehir adaylığı konusunda CHP’nin epeyce zorlanacağı anlaşılıyor.
Kulislerde öyle senaryolar anlatılıyor ki...
“Deniz Baykal, yerel seçimlerin kulislerinden uzak kalmayacak. Sahnede olacak. Bazı isimlerle/milletvekilleri ile sık sık görüşülüyor. Sıkıntı yaratacağı için bazı isimleri vermek doğru olmaz... CHP’nin bu duruma düşmesini içine sindiremiyor. Antalya’dan çok İstanbul, Ankara ve İzmir’deki parti içi güçlere ‘ayar’ vermek istiyor. İzmir’i garanti görüyor, Ankara’da Gökçek’in oyunlarına karşı kontra hamleler düşünüyor. Ama kafasını esas olarak İstanbul meşgul ediyor.
Baykal’a göre İstanbul mutlaka kazanılmalı... Peki kiminle? Mustafa Sarıgül’le mi, Gürsel Tekin’le mi, yoksa bir başka isimle mi?
Baykal’ın son yıllarda Sarıgül’le yıldızı barışmadı... Genel başkanlığı döneminde Gürsel Tekin’i il başkanlığına Baykal getirdi. Bu nedenle adaylıkta Gürsel’in yanında yer alacağı açık... Ama bu olur mu? Çok zor gözüküyor.
Çünkü Baykal’ın karşısına çıkacak İstanbul’un ‘siyaset dışı ağır isimleri’ var. Bunlar Sarıgül’den yana tavır alıyorlar. Baykal’ın İstanbul’a el atması, Kılıçdaroğlu’nu da zora sokacağı biliniyor. Kılıçdaroğlu’nun açıkça ifade etmese de sonunda Sarıgül’den yana tavır alacağı konusunda güçlü belirtiler var.
Kılıçdaroğlu’nun, Sarıgül’ü eylül ayında partiye davet ederek kampanyaya başlayacağı kulislerde sık sık dile getiriliyor.
Esas kavga şu: Baykal’lı Gürsel’in aday olup seçimi kazanması halinde Kılıçdaroğlu’nun işi zora girecek. Kılıçdaroğlu’lu Sarıgül’ün seçimi alması durumunda ise Baykal’ın ve arkadaşlarının gücünün büyük oranda zayıflayacağı anlaşılıyor.
CHP’de her iki durumda da ‘kavga’ bitmeyecek.
KİM, NEREDE ADAY ADAYI? BEKLEYİNİZ...
İstanbul silueti bir kez daha delindi
Haliç Metro Köprüsü, Ağa Han Ödülü’ne aday gösterilmeli!
KADİR Has Üniversitesi’nde Rektör Mustafa Aydın ve üniversitenin mütevelli heyetine yeni atanmış olan Princeton Üniversitesi öğretim üyesi M. Şükrü Hanoğlu dün öğle yemeği yerken, Haliç üzerinde Kadir Topbaş’ın çizdiği, Hakan Kıran’ın projelendirdiği köprüyü üzülerek izledik.
Bu kadar yüksek mi olacaktı bu köprü?
Yanındaki Atatürk Köprüsü, onun yanında hem alçak hem küçük kalmış gibi görünüyordu.
Bu ‘inat köprüsü’ne karşı Amerika’dan gelen Prof. Dr. Cemal Kafadar’ın tepkisi ve açtığı imza kampanyası hiç etkili olmamış.
Gazeteye geldiğimizde kentbilimci, Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp’in bir açıklamasını gördük; “Haliç Metro Köprüsü İstanbul’un tarihi siluetini bir kez daha bozuyor... Tarih, Süleymaniye Camisi’nin bağrına kazık çakılmasını affetmez...” diyordu.
LONDRA NASIL YAPILDI
Thames Nehri kıyısındaki ünlü ‘Tate Modern Sanat Müzesi’ni gezerken gözüm Thames’in üzerinde süzülen ‘Millenium’ yaya köprüsüne takıldı. İçim üzüldü. Zira İngiliz karşı tarafta, Thames’in kuzey kıyısında 600 yılından bu yana Londra’nın siluetini süsleyen ’Aziz Paul Katedrali’nin görüntüsünü incitmemek için bir mühendislik harikası olan ‘Millenium’ köprüsünü 2000 yılında yaratmıştı. ‘Arup Mühendislik’ imzasını taşıyan 350 m uzunluğunda 4 m genişliğindeki köprü, yukarı yükselen kuleler kullanmadan yatay çelik gergi sistemiyle platform altındaki iki ayakla Thames’i geçmiş ve Aziz Paul’ün muhteşem kubbe görüntüsünü taciz edebilecek herhangi bir yükselmeye izin verilmemişti. Ne yazık ki bizler İngilizler ile aynı hassasiyet ve yaratıcılığı Haliç Metro Köprüsü’nde gösteremedik. Köprünün 50 m yüksekliğindeki ayakları ve metal gergileriyle Ser-i Mimaran-ı Cihan Koca Sinan’ın başyapıtlarından Süleymaniye Camisi’ni taciz etmeye, İstanbul’umuzun siluetini bir kez daha delip geçmeye yelken açtık...
Çok önceden yazıp söylemiştim.
BENİ DİNLEMEDİLER
Artık ağlamak için çok geç!...
Ben olsam köprüyü su üstünde hiç yapmaz, Haliç’in iki kıyısındaki yaklaşma rampa eğimlerini önceden ayarlar ve metroyu ‘Müzekent İstanbul’ projemde önerdiğim gibi Haliç’in altına düşündüğüm sualtı otoparkının içinden geçirir, Altın Boynuz’u ve Dünya Mirası camilerimizi metal bir yapı ile rahatsız etmezdim.
AKP Düsseldorf’’ta Erdoğan’a destek mitingi yapıyor
AKP´nin Avrupa çalışmalarını yapan kuruluş UETD (Avrupa Türk Demokratlar Birligi) adı altında Almanya´nın Düsseldorf kentinde pazar günü miting yapacak. AKP, mitingin kalabalık olması için Avrupa çapında büyük bir hazırlık yapıyor.
Ama bazı sorular var:
- Gezi Parkı ile Türkiye´nin ve aynı zamanda Avrupa´nın birçok kentinde mitingler yapılmıştır. Bu mitinglerde Türk siyasi parti başkanlarının resmi olmuş mudur?
- Miting öncesi yapılan çagrılarda Türk siyasi parti başkanlarının resmi veya amblemi kullanılmış mıdır? AKP hariç!
- Yapılacak bu miting Türkiye´de oldugu gibi siyasi otorite tarafından Avrupa´daki insanlarımızıda ayrıştırmak amacını mı taşımaktadır?
- Miting icin yapilan reklam ve çagrıdan Alman hükümetinin duydugu rahatsızlık dikkate alınmakta mıdır?
- Bu miting ve reklamlarda devletin gücünün ve imkanının kullanıldıgı söylemleri doğru mudur? Kültür Bakanının bu mitingde bulunma amacı nedir?
- Türkiye´deki eylemlerde dört insanımız ölmüş ve binlerce yaralımız varken Avrupa´nin göbeginde ‘Demokrasiye sahip çık’ mitingi nasıl yapılmaktadır?
- Alman medyası ve entellektüelleri bu duruma “devlet insanını öldürüyor, hükümet demokrasiye sahip çık diyor. Bu nasıl çelişkidir?
Köln’de oturan Erdal Tekin bu konuda diyor ki:
“Alman siyasi partiler bu mitinge davet edilmiş midir? Partilerin cevabı ne olmuştur? Miting alanı neden T.C.Düsseldorf Baskonsoloslugun önü olarak seçilmiştir? Verilmek istenen mesaj nedir? Bu mitingin reklam, insanların otobüslerle miting alanına getirilmesi v.b masraflar nasıl ve nereden karşılanmaktadır?
Bu soruların Başbakana sorulması gerekilmez mi? Ben soruyorum!”
AA hisseleri Kemal Öztürk’e mi satıldı
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Anadolu Ajansı’nın bazı hisselerinin Genel Müdür Kemal Öztürk’e satıldığı iddialarını TBMM gündemine taşıdı.
Türkkan; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a şu soru önergesini verdi:
“AA’da neden sermaye artırımına gitme gereği duyulmuştur? Hazine 30 bin liralık sermaye artırımına 14 bin 325 lira ile katılarak hisse oranını korurken ortada kalan yüzde 25.65 oranındaki hissenin AA Genel Müdürü Kemal Öztürk’e satıldığı doğru mudur, eğer doğruysa bu hisse hangi gerekçeyle Hazine’ye devri ya da satışı yerine Genel Müdür Öztürk’e satılmıştır? Sayıştay’ın satışa karşı çıkarak o hisselerin Hazine’ye devredilmesi gerektiğini belirtmesine rağmen bu satışın gerçekleşmesinin haklı gerekçeleri nelerdir?
Daha önce yüzde 47.75 hissesi Hazine’ye, diğer kısmı da ajansı kuran Atatürk’ün arkadaşlarının vârislerine ait olan AA A.Ş.’de Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun vârislerinden yüzde 4.2’lik hisse satın alan Arslan Ataman’ın parayı yatırmasına rağmen neden bu para iade edilmiş ve satış kabul edilmemiştir? Anadolu Ajansı A.Ş.’deki hisse sorununun çözümü konusunda yeni düzenlemeler düşünülmekte midir, düşünülmekteyse bunlar nelerdir?”
Gazdan adam festivali pazar günü Kadıköy’de...
ÖZGÜRLÜK talebiyle parkları, sokakları festival alanına çeviren çapulcular, İsyanbul 1. Geleneksel Gazdan Adam Festivali’nde buluşuyor. Direnişin ilk gününden itibaren, haberleri an be an halka ulaştıran direnen basının öncülüğünde gerçekleşecek olan ve en başından beri şanlı haziran direnişine destek veren sanatçılarımızın da katılacağı 7 Temmuz Pazar günü, Kadıköy’ün dört bir yanını festival alanına çevireceğiz. “Oh biber” diyenler için dev biber gazı kapsülleri, serinlemek isteyenler için dev TOMAlar, katılacak sanatçıların kendi fotoğraflarından birleştirecekleri “direniş yap-boz’u”, isteyen herkesin dilediği sloganları yazabileceği “dev maket duvar” ve daha bir çok sürpriz tüm çapulcuları Kadıköy-Rıhtım’da bekliyor.
Festivalimizi destekleyen sanatçılarımız ve kurumlar:
Sanatçılar Girişimi, Oyuncular Sendikası, 68'liler Birliği Vakfı.
Ataol Behramoğlu, Suzan Aksoy, Şebnem Dönmez, Ferhan Şensoy, Güven Kıraç, Tarık Akan, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Leman Sam, Levent Üzümcü, Semiha Yankı, Bennu Yıldırımlar, Sevinç Erbulak, Göksel Kortay, Füsun Demirel, Ali Erkazan, Kemal Kocatürk, Bora Öztoprak, Ali Pin, Gülriz Sururi, Ayşen Guruda, Ayşe Emel Mesci, Mehmet Ali Erbil, Akasya Aslı Türkmen, Aslı Güngören ve 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu’ndan Prof. Dr. Zerrin Bayraktar.
Cem Adrian, Bulutsuzluk Özlemi, Sattas, Mir Sanat Topluluğu, Güvenç Dağüstün, Kurtalan Ekspres, Yaşar Kurt, Boğzaiçi Caz Korosu ve Çapulcular Korosu’nun sergileyecekleri sahne performansları ise festivalimizi taçlandıracak.
tgbbasinburosu@yandex.com
23. Mesudiye Kurultayı’nın yarın başlıyor
BİR ilk olan Türkiye Demokrasi FOrumu (TDF’2013), 6-8 Temmuz 2013 tarihleri arasında Ordu’nun Mesudiye ilçesinde yapılacaktır. Bu yılın konusu “doğrudan demokrasi ve yerel kalkınma” çabalarıdır. Amaç; demokrasinin güçlenmesine, kalkınmanın yaygınlaşmasına ve toplumsal uzlaşmaya katkıda bulunmak.
Yarın Yerel Kalkınma Örnekleri ve Öyküleri, Doğrudan Demokrasi ve Yerel Kalkınma Açısından Yerel Yönetim ve Sivil Toplum konularının tartışılacağı forumda; ülkemizin farklı bölgelerinden, farklı görüşlerden ve farklı kuruluşlardan (belediye, kooperatif, kalkınma ajansı, kent konseyi, vakıf, dernek, sendika, üniversite) 35 bildiri sunulacaktır.
TDF’2013 Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, program ile ilgili ayrıntıların www.tdf2013.org sitesinde yer aldığını bildirdi. (aeksi@ankara.edu.tr)
MESUDİYE KURULTAYI NEDİR?
Mesudiye, Ordu’ya bağlı bir ilçedir. 1960’da 39.000 olan nüfusu 2010 yılında 13.000’e düşmüştür. Bunun başlıca nedeni, geçim kaynaklarının kısıtlı olması nedeni ile yaşanan göç olgusudur.
Bu ilçede, göçenlerin ve kalanların birlikte oluşturduğu ve 1991 yılından bu yana tekrarladığı bir çaba vardır. Adı ‘Mesudiye Kurultayı’ olan bu çaba, kendine özgü bir ‘Doğrudan Demokrasi’ ve ‘Yerel Kalkınma’ modelidir.
Mesudiye Kurultayı politik olmayan gönüllü bir oluşumdur. Her yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü Belediye Kültür Merkezi’nde çağrısız olarak toplanmaktadır. İlgi duyan herkesin katılımına açıktır. Katılan herkesin söz ve oy hakkı vardır. Yalnızca yörenin sorunları tartışılmakta ve çözüm yolu aranmaktadır.
Bu yolla çok şey başarıldı... Konkasör tesisi, çok programlı lise, 4 öğrenci yurdu, meslek yüksekokulu, sağlık/diyaliz merkezi, köykent projesinin uygulanması, yörenin biyolojik çeşitliliğinin ortaya konulması, ÖKSİN ve KOLŞİK bitki bölgelerinin MELET ırmağında buluştuğunun anlaşılması, ESATLI köyündeki kaya yazıtlarının farkına varılması, hayvancılığı geliştirme programı, 18 000 kitaplı köy kitaplığı, doğa araştırmacıları için bilim evi vb...
2023 Dünya Demokrasi Forumu (DDF’2023) ve onun ilk adımı olan Türkiye Demokrasi Forumu (TDF’2013) da bir Mesudiye Kurultayı projesidir.
Paylaş