Paylaş
Havuz problemi, özür dileriz şifre yok.
Başlı başına büyük 9 nehir tarafından beslenen bir havuz bir İstanbul Boğazı tarafından aynı gün boşaltılarak suyunu dengelemektedir.
Bu ilahi denge nasıl bozulur?
Karadeniz’i bir tatlı su havuzu olarak düşünün. Nedeni de basit çünkü bu havuza giren tüm sular (nehir veya yağmur suyu) tatlı su. Peki o zaman Karadeniz neden tatlı su havuzu değil? Çünkü Çanakkale ve İstanbul Boğazı altından gelen ve belirli eşikleri belirli rüzgâr koşulları altına aşan tuzlu ve de dolayısı ile yoğun Akdeniz suları Karadeniz’i bugünkü tuzluluk seviyesine getirdi. Geçmişi o kadar da taze ki en son hali 3500 senelik ve bildik tarihi de 12.000 senecik!
Durduk yerde neden ‘Karadeniz havuzu’ diyorum değil mi?
Karadeniz’i az tuzlu bir havuz diye düşünün, hem de Akdeniz’den ortalama 30 cm yüksek. İşte bu nedenle bu havuzun fazla suyu Boğazlar’dan akar durur ama havuza giren su belli ve doğanın açtığı bu kısıtlı musluktan çıkan su belli.
Yani Karadeniz havuzunu boşaltan bir musluk vardı. Ama doğanın yarattığı bir musluk ve dengesini ancak son 3500 senedir sürdüren bir musluk.
Şimdi siz bir ikinci musluk takmayı planlıyorsunuz hem de 25 metre derinlikte, yani musluk sadece Karadeniz’in suyunu Marmara’ya akıtabilecek ama alttan girmesi gereken su, bu yeni kanala giremeyecek. Doğanın dengeleri bozulacak ve ne olacak?
Ne olur biliyor musunuz, ah keşke bilebilsek.
Ama her ne olursa hiçbir zaman geri dönüşü olmaz, doğal dengeler bozuldu mu geri dönüş maalesef yok.
Akıl mantık basit.
Havuza takılı bir musluk vardı, şimdi ikinci musluğu takmayı planlıyorsunuz. Eh iyi de havuza gelen su miktarı artmayacak ki. Yani Tuna, Dinyeper, Dinyester siz musluk taktınız diye debisini artırmayacak ki? Diğer bazı kanalları örnek göstermek demek Karadeniz’in Marmara’nın oşinografik gerçeklerini bilmemek demektir.
Böyle bir sisteme sahip bir deniz yerkürede yok, sadece bizde ama değerini bilirsek elbette.
Ben talebelerime derslerde Marmara’yı anlatırken ona sağlıklı Akdeniz ve sağlıksız Karadeniz’in astımlı doğan çocuğu derim.
Yani doğuştan solunum zorluğu çeken bir deniz ve de dikkat edilmesi şart olan bir deniz.
Onu kurtaran Karadeniz’den gelen ve jet akım halinde Boğaz’dan Marmara’ya çıkan ve 25 metrelik üst tabakayı 3 ayda bir değiştiren Karadeniz suyu.
O çıkışta öyle harika işler yapıp alt tabakadaki suyu yukarı çekiyor ki sormayın gitsin.
Marmara’ya oksijen pompalayan ise Çanakkale’den gelen alt su.
Takın bu sisteme tek taraflı bir musluk ve seyreyleyin olacakları.
Ben karada olacaklardan bahsetmiyorum, denizdekiler benim
uzmanlık alanım.
Başka tarafları da var elbette, bence bu proje hiçbir zaman yapılamaz çünkü sınır aşan sular gibi sınır aşan deniz bu, debisi ile rejimi ile oynayamazsınız.
Şimdi Almanya, Avusturya Tuna üzerinde muazzam bir baraj kursa suyu akıtmasa ne olur.
Karadeniz’in felaketi olur.
(Bu yazı ODTÜ Deniz Bilimleri öğretim üyesi (E) ve Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. A. Cemal Saydam’ın gönderdiği ilginç yazıdan özetlenmiştir.)
GÜNÜN SÖZÜ
“Dişlerinin arasında olmasına rağmen bazen kendi diline bile hâkim olamıyorsan, başkalarının söylediklerini önemsememelisin.”
(Benjamin Franklin)
Çılgın projenin çılgın amacı ne?
SİNAN Meydan’ın bu konuda yazdığı yazıdan bir özet:
‘Çılgın proje’nin merkezinde İstanbul var! Yeni cazibe merkezi İstanbul! İki şehirli İstanbul!..
Bilindiği gibi Atatürk’ün ‘Bağımsız ve Çağdaş Cumhuriyet Projesi’nin merkezinde ise Ankara vardı!
Sakın birileri Atatürk’ün bu projesini yok etmek istiyor olmasın!
İstanbul’a ve tüm Türkiye’ye ‘aklıcı’ ve ‘sosyal’ yatırımlar yapmak, tüm ülkeyi ‘muasır medeniyetler düzeyine çıkarmak’ başka bir şeydir, sadece İstanbul için ‘çılgın projeler’ geliştirmek çok daha başka bir şeydir...
Bunun adı Anadolu’yu insansızlaştırmaktır, Anadolu’da üretimi bitirmektir,
Anadolu’yu unutmaktır, yeniden Osmanlılaşmaktır (Osmanlı da Anadolu’yu unutmuştu!)... Bunun adı Möntrö’yü delmektir. Bunun adı, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine ihanettir (Cumhuriyet’in kalkınma hedefinin merkezinde Anadolu vardı.)
Özetle:
Sakın birileri Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk-Kürt federe devletine dönüştürmek için “çok çılgın” planlar yapıyor olmasın!
Biliyor musunuz
İSLAM Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Yozgat eşrafından dedesi Hacı Aziz Bey’in yaptırdığı bir kısmı günümüze ulaşabilen tarihi Ağvanlıoğlu Hacı Aziz Konağı’nın, ünlü Boşnak mimar Amir Pasiç’in projesiyle yeniden inşa ettirerek Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışlayacağını, üniversitenin de burasını İhsanoğlu Kültür ve Araştırma Merkezi olarak kullanacağını...
? 93 meslek örgütünün oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) girişimleri ve Şişli Belediyesi’nin desteğiyle Prof. Dr. Ferit Özsen tarafından yapılan ‘İfade Özgürlüğü Anıtı’nın yarın 13.00’te Maçka Demokrasi Parkı’nda açılacağını...
Mesaj Panosu
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Rektörlüğü ile YÖK 1.5 senedir kavgalılar. Bu nedenle okula 1.5 senedir hiçbir akademik kadroya atama yapma izni verilmiyor. Okul yeni hoca alamıyor, hak ettikleri halde insanlar doçent ya da profesör olamıyor. Nedeni ‘boğaziçihocalar’ sitesinde okuyunuz.
Paylaş