Kapıkule tıkandı

Tayyip Erdoğan da Berlusconi gibi ‘iş takipçiliği’ yapsın

‘KAPIKULE'deki manzarayı (dün, 15.30) size anlatmak istiyorum. Şu anda 7 km. uzunluğunda TIR kuyruğu var; ayrıca gümrük sahasında da 150 TIR çıkış için bekliyor. Bunun için de 2.5 km. ekleyin. Bulgaristan, yoğunluktan hizmet veremeyince Edirne'de TIR'lar şişiyor. İhraç ürünlerimiz, bu arada sezon dolayısıyla yaş sebze ve meyvemiz zamanında yerine ulaşamıyor.’’

Bir taşımacılık firmasının üst düzey yöneticisi bunları yana yakıla anlatıyor:

‘‘Başbakanımız Erdoğan, lütfen Bulgar başbakanı ile görüşerek bu acil sorunu çözsün. İtalyan Başbakanı'nın Aria ve Astaldi sorunlarını çözdüğü gibi...’’

Türk ihracat yükleri başta Kapıkule, İpsala, Çeşme, Haydarpaşa ve Ambarlı'dan Avrupa gidiyor. Ancak ihracat artınca Kapıkule ile Bulgaristan'ın Kapitan Andrevo sınır kapılarında dokuz aydır sorunlar yaşanıyor. Hafta sonları 5-10 km'lik TIR kuyrukları şimdi hafta içerisinde de aynı şekilde oluyor.

Araçlar kapıda 24-72 saat arasında beklemelere maruz kaldığında cezai durumlara ve frigo taşımalarda ise bozulmalara neden oluyor; dolayısıyla ülkemiz ihracat ve döviz kaybına uğruyor. Kendisine soruyoruz:

Şimdiye kadar bu konuda bir girişim yapılmadı mi?

-
Sorunla ilgili Gümrük Müsteşarımız Nevzat Saygılıoğlu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nden (UND) oluşan heyetler bizzat Kapıkule'de Türk ve Bulgar yetkilileriyle sürekli toplantılar yapmasına rağmen bir iyileştirme sağlanamadığı gibi sorun bugün daha da büyümüş vaziyette.

Bulgar tarafı ilgisiz mi?

- Kapıkule'
de iyileştirme çalışmaları yapılıyor; ama Bulgaristan tarafında tüm anlatımlara rağmen bir düzelme sağlanamıyor. Hatta 20 gün önce yeni bir uygulama başlatarak, TIR kontrollerine bavul yolcu gümrüğü yolcularını da aldılar. Bu, Özellikle kiraz, domates, marul, maydanoz, çiçek, canlı balık, salatalık ihracatımızın gecikmesinde ciddi sıkıntı yarattı.

İhracatımıza bir engel sayılabilir mi?

-
Bu taşımacılık sorunu olmaktan çıkmış, ihracatımızın engellenmesi sorununu doğurmuştur. Bilhassa tekstil ihracatımızı takip eden Uzakdoğu ülkelerine göre avantajımız olan Avrupa'ya yakınlığımızı ve erken yük teslim etmemizi engeller hale gelmiştir. İhracatımızın %70'nin cuma ve cumartesi günleri yapıldığını söylersem olayın ciddiyetini daha iyi anlamış olursunuz.

Bulgarlar günde kaç TIR alıyorlar.

-
Kapasitelerinin hafta içinde günde 350, hafta sonunda ise 650 araç geçişine uygun diyorlar. Ancak bizim hafta sonu çıkışımız 1500'ü buluyor. İşi ağırdan alınca sorunun çözümü ancak iki başbakana kalıyor. Gümrük sahalarını genişletmeleri gerekiyor. Kapının genişletilmesi için Amerikalılarla konuşuyorlarmış ama sonuçta bir şey yok; olan bizim taşımacılığımıza ve ihracatımıza oluyor.

Aydın vicdanen huzur içinde mi?


MHP'li Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, önceki gün TBMM Yolsuzluk Araştırma Komisyonu'nda ‘‘Bürokratlarıma işkence yapıldı’’ diyerek kendisi hakkında suçlamalarda bulunan bürokratların ifadelerine karşı çıkıyor.

Acaba doğru mu diye sormak gerekiyor:

‘‘Bakanın, uzun süre tutuklu kalan Müsteşar Yardımcısı Celal Adan'ın, ne Emniyet'teki ne de DGM'deki ifadelerinde baskı gördüğüne dair hiçbir ifadesi yoktur. Hadi poliste işkence gördü diyelim; o zaman DGM'de inkár etmesi gerekmiyor mu?’’

Aydın'ın, 235 ihaleyi özel davet usulü ile yaparken ‘‘Bakan olarak hakkımı ve yetkimi kullandım’’ dediğini hatırlatarak bir siyasetçi soruyor:

‘‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özel davet usulü ile ihale verme rekorunu kırdığını biliyor musunuz? Bu konuda birçok şikáyet ve tepkiye neden oldu. Ama bakan dinlemedi. Böyle bir hakkı ve yetkisi olmadığı yargı tarafından kanıtlandı. Sizin de köşenizde zaman zaman dile getirdiğiniz; KKTC Dörtyol-Geçitkale karayolu ihalesi 2000 Aralık ayında özel davetle -kimin alacağı belliydi- bir firmaya verildi. Karşı bir firma ise olayı yargıya götürdü; idari yargı 'ihalede rekabeti engelleyici tutum sergilenmiştir' kararını vermedi mi? Yolsuzluğun boyutları, yani 2886 sayılı yasanın 2. maddesine aykırı davranıldığı mahkeme kararıyla tescil edilmedi mi?’’

Koray Aydın'a, komisyon üyeleri ‘‘Babasının -ve de kendisinin- Ankara'daki nalburiye firmasının 1999'da 7 trilyon ciroya nasıl ulaştığını’’ soruyorlar. Bakan ise ‘‘7 trilyon çok büyük para değil’’ diye cevap veriyor.

Sormazlar mı? Bakan olduktan sonra bu kár patlaması neden oldu, diye... 1998 ve 97 ciroları neydi de bu kár patlaması oldu? Yoksa cironun yüksekliği, deprem konut ihalelerini alan bazı firmaların fayans-seramik gibi malları Koray ailesinden almalarından mı kaynaklandı?

Biliyor musunuz?


DYP'nin 8 yıldır İstanbul Basın Müşavirliğini yürüten Okan Sarıkaya'nın ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir'in basın müşavirliğine transfer edildiğini...

KUŞADASI Ticaret Odası Başkanı Ali Ergül'ün, ‘‘Kuşadası limanı özelleştirme ihalesi ile ilgili yaşanan süreç, ibret verici olaylarla doludur. Bu gaspa seyirci kalmamız mümkün değildir’’ dediğini...

LEVENT Seher Yıldızı Çiçeği Sokağı No; 7'de kaçak yapıldığı için önü panellerle kapatılan ve bir işçinin kaza sonucu öldüğü polikilinik inşaatının kime ait olduğundan Beşiktaş Belediyesi'nin hálá haberdar bulunmadığını (!)

Biliyor musunuz?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Eğer paradigmalarınızı değiştirmiyor, sadece davranışlarınızı değiştiriyorsanız yapılan değişiklik yüzeysel ve geçici olur.’’

(Deeming)
Yazarın Tüm Yazıları