Paylaş
SON dönemde İzmir gündeminde yoğun şekilde tartışılan İl Özel İdaresi mallarının paylaşımı konusu Türkiye’de siyasete hâkim olan genel anlayışı ortaya koyması ve muhalefete mensup belediyelerin karşılaştığı çifte standardı yansıtması açısından önem taşıyor. Aynı yasa farklı kentlerde farklı şekillerde uygulanıyor. 30 Mart’tan sonra yürürlüğe giren 6360 Sayılı Yasa ile İl Özel İdareleri’nin kapatılmasının ardından bugün birçok kentimizde İzmir’dekine benzer ilginç olaylar yaşanıyor. Sorunun temelinde ise iktidarın yerel yönetimlere ‘bizden olanlar’ ve ‘olmayanlar’ gibi ayrımcı bir anlayışla yaklaşması yatıyor.
Bursa, Denizli, Trabzon, Samsun, Balıkesir gibi illerde il özel idarelerinin sahip olduğu varlıkların neden bu kentteki belediyelere devredildiğini, İzmir’de ise toplam değeri 4.5 milyar lirayı bulan taşınır ve taşınmaz malların Büyükşehir Belediyesi tamamen devre dışı bırakılarak, neden çeşitli bakanlıklar arasında paylaştırıldığı başka hangi gerekçe ile açıklanabilir?
İl Özel İdaresi’nin kapanmasıyla, kurumun 4.5 milyar TL’yi bulan serveti İzmir Valiliği bünyesinde kurulan Paylaşım Komisyonu tarafından, İzmir Büyükşehir Belediyesi devre dışı bırakılarak, Maliye Hazinesi’ne aktarıldı.
Devir işleminin yapıldığı pek çok ilde İl Özel İdaresi’nin taşınmazları o kentin belediyelerine geçerken, İzmir’deki belediyelere sadece personelinin verilmesi uygun görüldü. Aralarında Balçova Termal Tesisleri, Balçova Kaya Termal Otel, Şaşal Kaynak Suyu Tesisleri, Selçuk Havaalanı, Pınarbaşı Motor Sporları Yarış Pisti, Çeşme Vali Kutlu Aktaş Barajı, eski Sümerbank Basma Fabrikası ve Tavşan Adası gibi değerli arazilerin de bulunduğu gayrimenkuller Hazine’ye devredildi; büyük bir bölümünün bakanlıklara ve bağlı kurumlarına tahsisi yapıldı.
VALİNİN ORGANİZASYONU
İzmir İl Özel İdaresi mallarının paylaşımı konusunda kentte yaşanan infiale karşılık, Vali Mustafa Toprak, her şeyin yasaya uygun yapıldığı görüşünü öne sürüyordu. Oysa geçtiğimiz aralık ayında İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu Başkanları ve İl Mahalli İdareler Müdürleri Semineri’nde, yasanın nasıl uygulanacağı açık bir şekilde ifade edilmişti. Seminere katılan komisyon üyelerine “Kamu kurumlarına tahsisli olan taşınmazlar Hazine’ye devredilerek ilgili kurumlara tahsis edilir, diğer taşınmazlar büyükşehir belediyesine devredilir” ifadesi ile 6360 Sayılı Yasa’ya açıklık getirilmişti. Ancak nedendir bilinmez, İzmir’de paylaşımı yapanlar, Mahalli İdareler Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emin Bilmez’in bu talimatını uygulamaktan kaçındı.
BÜYÜKŞEHİRE HİZMET BİNASI BİLE VERİLMEDİ
Belediye hizmet binasının olası bir depremde yıkılma riskine rağmen, aynı bölgede bulunan ve 26 bin 600 TL’ye restore edilen 20 bin metrekare alana sahip İl Özel İdaresi hizmet binası, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredildi. Milli Eğitim Müdürlüğü taşınacak, üç katı ise imam hatip lisesi yapılacak. Özel İdare’nin Çınarlı’daki tesisi ise protokol camisi yapılmak üzere Diyanet’e tahsis edildi.
HAZİNE’YE GÖLET, İZSU’YA VANA
İzmir Valiliği bünyesinde kurulan Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun ‘Bu nasıl paylaşım’ dedirten uygulamalardan biri de su kaynaklarında yaşandı. Çeşme Vali Kutlu Aktaş Barajı başta olmak üzere gölet alanlarının Hazine’ye devrini uygun gören komisyon, İZSU Genel Müdürlüğü’ne ‘100’ün üzerinde vana’ verdi. 4.5 milyar TL’lik servetten İZSU’nun payına düşenler sadece 5 arazöz, 4 vidanjör, 48 adet çeşitli vana, 8 adet çekvalf, 32 klor tankı, 11 pislik tutucu flanş ve 12 klor dozaj pompası oldu.
Alaçatı’da belediyeye ait dükkân, meydan, konut alanı ve eski belediye binası, Çeşme Belediyesi yerine Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi.
Yasanın İzmir’de farklı uygulanması ve İl Özel İdaresi’nin taşınmazlarının Büyükşehir Belediyesi’ne verilmemesi “İzmir’de kamu yararı gözetilmiyor mu” sorusunu akıllara getiriyor.
Eroğlu: ‘Deniz suyu arıtmasına gerek yok’
ORMAN ve Su İşleri Bakanlığı’ndan “Avşa’da deniz suyu kullanılıyor” (3.8.2014) yazısına şu açıklama yapıldı: “Bakanlığımızca; deniz suyundan arıtma yoluyla içme ve kullanma suyu elde edilmesi konusunda teknolojik, ekonomik ve sağlık açılarından incelemeler yapılmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde bu aşamada deniz suyunun arıtılmasına ihtiyaç olmadığı, gerekli olduğu takdirde deniz suyu arıtımının gündeme alınabileceği görüşüne varılmıştır. Ayrıca Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu, konunun uzmanı olup İTÜ’de deniz suyundan su arıtımı konusunda uzun yıllar ders vermiş bir hocadır.”
MESAJ PANOSU
İHSANOĞLU’nun başbakan adayı genel seçime kadar Erdoğan. Erdoğan’ın başbakan adayı kim? Halkın 10 Ağustos’tan önce bilmeye hakkı var. (M. IŞIK)
TEOG’da son iki gün
TEOG tercih işlemleri 8 Ağustos Cuma bitiyor. Benim oğlum TED Ankara Koleji’nde okuyor ve okulunda liseye devam edecek. TEOG sistemi ile lise tercihi yapmayacağız. Fakat sistemde ‘Tercih yapmak istemiyorum’ şıkkı düşünülmemiş. Okulumuzla yaptığım görüşme sonucunda biz tercih yapmasak bile Milli eğitimin bizim çocuğumuzu bir okula kayıt yapacağını öğrendim. Biz gidip çocuğumuzun orada okumayacağını bildirip, kaydını tekrar kendi okulumuza aldıracağız. Uğraşacağız, gerileceğiz. Böyle saçma bir şey olabilir mi? İsteyen tercih yapar istemeyen yapmaz. Hem okulların hem de velilerin iş yükünü artırıyorlar. Berna YANARATEŞ
‘Beyaz Fil’ de oyunlar
- MANİSA’nın kamu rantçıları yine sahnede. CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören “Beyaz Fil olarak bilinen SGK hizmet binasının gizli kapaklı satılmaya çalışıldığını” söyledi. Ören yaptığı açıklama şöyle: “Manisa’nın adı yine bir ihale yolsuzluğunda mı geçecek. Manisa’nın mallarının peşkeş çekildiği özelleştirme yolsuzluklarını unutmayan Manisalılar, Beyaz Fil binasının sonunun, Sümerbank ve EBK Kombinası gibi olmasından endişe duymaktadır. Manisa’yla özdeşleşmiş, gencinden, yaşlısına kadar herkesin ortak anılarının yaşandığı Beyaz Fil, kurumların veya kişilerin değil, kentin ortak malı ve ortak değeridir. Manisa’nın bir değerinin daha yok olması herkesi üzecektir. Bu nedenle, binanın nasıl ve ne şekilde satılacağı, satıldıktan sonra nasıl değerlendirileceği hakkında Manisalılara bilgi verilmesi gerekmektedir. Fakat bu satıştan hiç kimsenin bilgisi yoktur.
Satış ihalesinin ilanının bayram tatiline denk getirilmiş olması, kimsenin görmeyeceği küçük ilanlar verilmesi, nedeniyle daha işin başında akıllarda soru işareti oluşturulmuştur. Satışa olan talebi ve ihaleye girecek olanların sayısını azaltmak için şartnameye ağır koşullar konulmuştur. Yaşanan bu gelişmeler ‘müşterisi hazır’ bir ihale olacağını şimdiden göstermektedir.
Çünkü; ihaleyi alan şirketin bu binayı nasıl kullanacağı, imar durumu, yıkılıp yıkılmayacağı, yerine ne yapılacağı, 50 yıldan fazla zamandır orada hizmet veren esnafın ne olacağı belli olmadığı, sırlarla dolu bir ihale olacaktır.
Bilindiği üzere Başbakan böyle çok değerli yerler için ‘kupon yerler’ ifadesini kullanmaktadır. Bu kupon yerlerin satışı ise her zaman şaibeli olmuştur. Manisalılar, EBK kombinasının satışında, ihale şartlarının sonradan değiştirilerek ihaleyi alan şirkete nasıl çıkar sağlandığını bildiğinden ve aynı filmi tekrar izlemek istemediği için Beyaz Fil’in satışına da kuşkuyla bakmaktadır.
Yapılması gereken Manisa’da yaşayan vatandaşların binanın satılıp satılmaması konusunda görüşlerinin alınması, eğer satılacaksa, mimari yapısının korunarak Manisa’lılara hizmet edecek bir hale getirilmesini, satış ihalesinin ise şeffaf ve şaibesiz şekilde gerçekleşmesidir.”
Paylaş