İstanbul Büyükşehir savurganlık yapıyor

Pazartesi günü daha yeni bitirilen güzergáhı üzerinde ’işporta’ iki otobüsle seferlere başlatılacak ’metrobüs’ seferleri nedeniyle, İzmir’den Ünsal Altunbaş’ın bir itirazı var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 1989’da böyle bir çalışma yaptığını bildiren Türkiye Trafik Güvenliği Vakfı kurucusu, öğretim görevlisi Ünsal Altunbaş, "Metrobüs’ün bana ait bir düzenleme, bir sistem olduğunu, 2005’te İTÜ’den Prof. Ergun Gedikalioğlu’na İzmir’de bir panelde açıkladığını" söylerken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Rafet Bozdoğan’a (AKP’den aday adayı oldu, sonra bir daha belediyeye dönmedi) ’Metrobüs, Otobüslü Toplutaşım İyileştirme Modeli’ni açıklayan bir dosya sunduğunu söylüyor.

Altunbaş şöyle diyor:

"Bu gelişmelere karşın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hiçbir şey olmamış gibi davranarak, metrobüsün fikrini, ismini kullanmayı sürdürüyor. Yetmezmiş gibi çok pahalı araçlara (üç arabalı otobüs) 1 milyon 200 bin Euro ödeyerek, 60-70 milyon Euro’luk savurganlığı da gözünü kırpmadan yapabiliyor. Yurdumuzda üretilen iki arabalı (körüklü) çok güzel ve ucuz (170 bin $ kadar) otobüsleri -metrobüs diyemeyeceği için- almıyor. Bizim modelimiz ’metrobüs’ bir sistem.

İstanbul Belediyesi, akıl yerine, pahalı araçlar alarak, sorunları daha da içinden çıkılamaz hale getirecek. Ne yapalım, ’Allah akıl fikir versin’ onlara.... Ancak ’Metrobüs’ adı aşırılmaya da çalışılıyor."

- Bunu neden bize anlatıyorsunuz?

- Sizin aracılığınızla bilinmesini ve kamuoyuna duyurulması rica ediyorum. Bu mesele dikkate alınmıyor. Metrobüs, iyileştirilmiş (hızlı, zaman tarifeli, konforlu) metro gibi hizmet veren otobüslü toplu taşımın-toplu ulaşımın adıdır ve bir sistemdir. Taşımada kullanılan otobüslerin üretildiği ülkede ve üreten firmada ’metrobüs’ ismi kullanılmamaktadır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun himayesi altında sahibi olduğum ’Metrobüs Projesi’nin ilan ve reklamlarda kullanıldığını ve ileride işletme aşamasında da kullanılacağı hususunu tespit ederek, Kadir Topbaş’a bir protesto gönderdim. Yasadan kaynaklanan mali ve manevi haklarım ihlal edilmiştir. Metrobüs ibaresi hiçbir şekil ve surette iznim alınmadan kullanılamaz.

Peki 12 Eylül neden oldu?

BİRKAÇ köşe yazarı 12 Eylül’den sonrası yapılanlarla ilgili, birçok insanın içini acıtan olayları yazdılar. Hiçbiri, 12 Eylül’e neden olan olayları, 12 Eylül’den önce, ülkenin durumunu, her gün neler yaşadığımızı vs’yi maalesef anlatmadı.

Bugünün gençleri de maalesef eksik bilgilendirildi. Siz de eksik bilgi veriyorsunuz. Sanki Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde, insanların canı sıkıldı, gidip birkaç yüz veya bin kişi toplayıp onlara biraz işkence yaparız, zevk olsun diye de bir kısmını öldürürüz gibi, nedenlerini anlatmadan, madalyonun arka tarafını göstermeden, olayları tek taraflı anlatıyorsunuz.

Gençler de bu eksik bilgiyle birtakım kuruluşlara antipati besliyor.

Bence, olayların nedenini de; sebep-sonuç olarak yazmanız gerekirdi diye düşünüyorum.

Aşkın ÖZTÜREGEN

YSK bilgisayarı üzerindeki program incelendi mi hiç

TELEVİZYONLARDA görüyoruz. İzmir’de 27 yerde sandık oyları yanlış bilgisayara işlenmiş ve nedense hep CHP ve MHP oyları AKP’ye geçmiş. Allah Allah... Hiçbir gaddar ’hacker’ımız çıkıp da "Bu alınan software’e ek bir programla alt düzenden yapışmıştır" demiyor!

Bir örnek vereyim: Bir sandıkta 100 oyun dağılımı MHP=30 CHP=30 AKP=40 olsun.

Ek program devreye girip-AKP

Böylece sonuç > AKP 40+20=60, CHP 30-10=20, MHP 30-10=20 olarak değişir.

Maliye Bakanımız, nasıl oldu da bütçe bu kadar açık verirken, bu programın parasını hemen ödeyip aldı? Dünyanın her yerinde yeni alınan bir program, eskisi ile bir müddet beraber çalıştırılır; yeni programın sıhhatli olup olmadığını tespit etmek için... Bu niçin yapılmadı? Sadece direkt bilgisayara yüklendi?

Hálá, bilgileri bilgisayara verenlerde hata aramayınız. Bilgisayara entegre edilmiş, sonuçları manipüle eden ek programı ortaya çıkarınız.E.K.

Fatih’te TKP

YSK’nın sonuçlarıyla kamuoyuna yansıyan olaylarla ilgili ilginç bir veri gördüm. www.ysk.gov.tr/ysk/ SandikSonuclari/Istanbul/fatih1-P.pdf adresinde 1067 no’lu sandığa bakarsanız; alsa üzülmem ama TKP’nin bu kadar oy alabileceği bir sandık olamaz. 250 seçmenden 111’inin oyunu almış. Hem de Fatih’te...Salih VELİOĞLU

Güler’in ’müsteşar’ sıkıntısı

AKP iktidarının, Türkiye’nin içinde bulunduğu en önemli sorunlardan biri olan enerji meselesine nasıl baktığını bir ’kulis’ten dinleyelim:

Enerji Bakanlığı Müsteşarlığı önemli bir makam... Peki müsteşar kim olmalı; AKP’ye yakınlığıyla bilinen Hasan Köktaş mı? Birçok kişi ’evet’ diyor. Köktaş kim? AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın amcasının torunu... Göktaş, Köktaş (soyadlarındaki fark nüfusa yanlış yazılmadan kaynaklanıyor) için geçmişte neler yapmadı? Daha önce Family Finans ve Anadolu Finans’ta çalışan, Melih Gökçek’in yanında Belko Genel Müdürlüğü yapan Köktaş’ı, Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcılığı’na getirtti. (Hürriyet, 12.4.2003’te Nuray Babacan’ın, Özelleştirme İdaresi’ni basıp Trabzon Limanı ihalesine müdahale eden milletvekili Kemalettin Göktaş, idareye kuzeni Hasan Köktaş’ın başkan yardımcısı olmasını sağladı... Liman ihalesi de kuzen Köktaş’ın sorumluluğuna verildi, haberini okuyunuz.)

Özelleştirme görevi, istisnai kadro olduğundan iş tecrübesi aranmıyor. Peki bu görevlerde enerjiyle bağlantısı ne Köktaş’ın? İşte onu kimse bilmiyor. AKP çevrelerinde "Köktaş’ın, sadece Tüpraş’ın özelleştirilmesiyle ilgilendiği; elektrik, doğalgaz, petrol, sulama, madencilik ve enerji politikalarında tecrübesiz olduğu" konuşuluyor. Bir başka iddiaya göre ise Köktaş’ın "Ben Başbakan’dan Enerji Müsteşarlığı, eğer o olmazsa BOTAŞ Genel Müdürlüğü için söz aldım" dediği... Eğer Hilmi Güler sıkıntıda ise kendisine sabırlar dilemek gerekiyor.