Paylaş
Kamuoyunun o kadar eleştirisine, Cumhurbaşkanı ve bazı bakanların eleştirilerine karşın hiçbir çaba gösterilmiyor. Dün İBB Meclisi’ne ne kadar imar dosyası geldiğini yazdık, kimseden tık çıkmıyor. Bir mahcubiyet var da, kimse bir şey diyemiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Nişantaşı’ndaki Marmara Üniversitesi arazisine (Amerikan Hastanesi’nin arkası) rezidans ve AVM yapacağı ortaya çıktı.
Gazeteler dün tarihi sit alanı içinde yer alan kampusun 26 dönümlük arazisinin imar planının, Çevre Bakanlığı tarafından konut ve ticari birimler yapılmak üzere değiştirildiğini yazıyorlardı. Kat sayısı 10, ticaret alanındaki yükseklik sınırı da 5 kat olarak olacak.
TOKİ bir arsaya göz koydu mu, kimsenin yaşına bakmıyor. Hemen arsa sahipleri ile bir protokol imzalıyor. Bu yeni olayın, plan açıklama raporunda 2016 yılında Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Marmara Üniversitesi ve TOKİ tarafından imzalanan protokolün amaç ve hedefleri başlıklı bölümünde ne dendiğini biliyor musunuz?
“Eğitim, öğretim, araştırma ve savunmaya yönelik belirlenen politikaların kamu finansmanının sağlanabilmesi amaçlanmaktadır.”
Gözlerden kaçmış bir paragraf... Bu tanım ülkenin savunmaya yönelik politikalarına kamu finansmanı sağlamak için parsel bazında imar değişikliğine kaldıysa yandık sayılır. Bu gerekçe kim tarafından kaleme alınmıştır? Bundan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın haberi var mıdır?
Değerli araziler TOKİ tarafından imara açılmazsa ülke savunması riske mi girecektir?
Yoksa, parsel bazındaki imar değişiklikleri ile kimlere finansman sağlanacaktır. İhaleyi kim alırsa bu işi daha iyi okuruz.
TOKİ’nin göz koyduğu başka arazileri de açıklamamız gerekiyor artık.
SAMSUN-SARP DEMİRYOLU HATTI
ORDU-Giresun Uluslararası Havalimanı en verimli çalışan havalimanlarından biri olmuş... Uçaklar tam kapasite ile gelip gidiyor. Şu aylarda bile günlük kapasite 8 uçak seviyesinde. Sınırlarında bulunduğu Gülyalı’dan geçip Ordu’ya gelirken, nasıl bir tıkış tıkışlık içinde olduğu hemen anlaşılıyor. İmar açısından Trabzon’la yarışıyor. Ünye ve Fatsa için de aynı şeyleri söylemek gerekiyor. Karadeniz’in kentlerini artık Manhattan’a mı, Maslak’a mı benzetelim! Yalnız kıyılar değil yaylalar da öyle. Özel imar uygulamaları ile şehir mimari açıdan katledilmiş; çok kat, çok yoğunluk. Uyumsuz çevre, yeşil alanlarda ve kıyılarda daha çok dikkat çekiyor. Eski ve yeni belediye başkanları (CHP’li Seyit Torun), (AKP’li Enver Yılmaz) bu tablodan sorumlu tutuluyorlar. Boztepe’ye çıkan teleferiği minarenin üzerinden geçirmek kimin aklıdır. Yamaç paraşütü keyfi olarak iptal edilir mi?
52 plakalı olan Ordu’ya, ‘Ordu Fikir Bandosu’nun toplantısı için gittik... Ordu dışında yaşayan 52 aydından oluşuyor bu grup; mimar, mühendis, tıp doktoru, hukukçu, fındık tüccarı, işadamı, gazeteciden oluşuyor. (Uğurcan Ataoğlu, Semih Felek, Uğur Kayserilioğlu, Ahmet Tezcan, Kadri Felek, Serhat Sönmez, Çağatay Öztürk, Murat Köksal gibi...)
İki üç ayda bir toplanıyorlar. Merkez ilçe Altınordu ve büyükşehir Ordu’ya projeler sunuyorlar, tartışıyorlar. Ordu şehir merkezindeki birahaneler nereye taşınabilir diye kafa yoruyorlar. Düşük debili bir nehrin taşocağı kesiminde ‘turizm kasabası’ oluşturup, orayı müzesiyle sosyal alanlarıyla eğlence ve çocuklar için eğitim alanları ve küçük fidanlık ve bahçelerle Ordu’ya bir proje armağan etmek istiyorlar.
Ordu’nun yeni sloganı “Denizini doldurtmayan, muhteşem doğasını kıskançlıkla savunan; dünyada en çok fındık, Türkiye’de ise en çok bal ve kivi üreten bir kenttir Ordu” ifadesine ne dersiniz.
‘CUMHURİYET’TEN ALACAĞIMIZ VAR’
Ordu Olay gazetesinin sahibi Zeki Mesut Özel, Ordu il nüfusunun 1 milyon 535 bine yükseldiğini belirtirken yıllardır öncülüğünü yaptığı Samsun-Sarp demiryolu hattının oluşturulmasını gündemden düşürmüyor.
“Karadenizlinin Cumhuriyet’ten alacaklı olduğu bir tren hattı vardır. Bu da Samsun-Sarp arasında sahilden değil, Karadeniz’in sırt kesimlerinden geçmelidir” diyor. Balıkçılık Karadeniz’de SOS veriyor. Kuraklığa HES’ler neden oluyor. Dereler ilk kez böyle bir kuraklık geçiriyor. Böyle giderse fındık Karadeniz’i terk edecek... Havaların sıcaklığı nedeniyle fındıkların erken çiçek açmaya başlaması ayrı bir tehlike olarak görülüyor.
HİBELER NEREYE GİTTİ?
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin yine ‘derin’ bir çalışma yapmış, iktidara soruyor: “2002’den 2017 Kasım sonuna kadar 6 milyar 727 milyon TL değerinde hibe verilmiş, bunlar nereye gidiyor?” diyor.
TÜBİTAK yanıtlıyor: “Yanıtta verilen desteklerin milli gelir içerisindeki payını ölçen Türkiye geneline ilişkin herhangi bir veri bulunmuyor.”
Soru: Hibe ve desteklerin Ar-Ge, inovasyon, üretim, ihracat ve istihdama etkisini belirlemeye yönelik etki analizi yapılmış mıdır? Yapıldı ise sonuçları nelerdir
Verilen yanıt şöyle: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Etki Değerlendirme Dairesi tarafından 1507-TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı kapsamında yapılan etki analizi kaynak gösterilmiştir.” ‘Sözde’ etki analizinde “Yurt içi ve yurt dışı satışları, AR-GE harcamaları, çalışan sayıları, istihdam gibi başlıklarda ‘olumlu etkiler’ saptanmıştır.”
Engin “TÜBİTAK destek verdiği firmalardan kaçının yüksek teknoloji ürün üretip ihraç ettiğini bilmiyor. TÜBİTAK verileri tutarsızlık içeriyor: 524 milyon TL buhar olup uçtu mu?”
BİLİYOR MUSUNUZ?
TÜRKİYE Komünist Partisi’nin iki haftadır sürdürdüğü ‘Halkın Seçeneği Güçleniyor’ başlıklı toplantılarının Sarıyer, Bursa, Çanakkale, Keşan, Samsun, Amasya, Pazarcık, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gebze, Antalya’dan sonra bu hafta Denizli, Konya ve Eskişehir’de devam edeceğini...
GÜNÜN SÖZÜ: “Mevcudu satarak milli olunmaz!” / Mustafa BALBAY
Paylaş