UZUN zamandır Ankara’nın ağaçlarıyla ilgili bir tartışma sürüp gidiyor. İnanılmaz açıklamalar, inanılmaz cevaplar.
Neden kimse "Bu ağaçlar neden ithal ediliyor, ülkemiz orman ve ağaç cenneti, neden İtalyanlara para ödeniyor, neden bizim toprağımıza ve iklimimize uygun Türk ağaçları dikilmiyor" diye sormuyor. Bizim çiftçimiz, ziraatçımız yok mu? Atatürk Orman Çiftliğimiz yok mu?
Acaba biz bu kadar zengin bir ülke miyiz? Acaba bağımsızlığımızı ipotek ederek borç alarak edindiğimiz 3-5 doları daha faydalı üretimlere mi harcasak? Sanırım bu devir 2. Lale Devri...
Bir yanda ilaç alacak para bulamayan, kuru ekmeye muhtaç yoksullar öte yandan dövizle ağaç satın alıp kurutan savurganlar...
Benim onlara tavsiyem tarihi okusunlar; Deli İbrahim’in, Vahdettin’in sonu ne olmuş öğrensinler. Biz cumhuriyet çocuklarının yüreği sızlıyor. Ama esas ayağına çarık yerine çaput sararak orakla, sapanla kurtuluş savaşı veren analarımızın, dedelerimizin kemikleri sızlıyor. Ümit ÖZER
Hacettepe ve İstanbul ilk 500’e girebildi
SİZİN ve gazetenizin sadık bir okuyucusu olarak "Üniversitelerimiz dökülüyor" (20.10.2006) başlıklı yazıyı okuduktan sonra konu ile ilgili bilgi verme gereğini hissettim. Çin’in saygın üniversitelerinden Şanghay Jiao Üniversitesi tarafından 2003 yılından bu yana yapılan ve dünya akademik çevreleri tarafından tarafsız ve saygın bir araştırma olarak kabul edilen ’Dünyanın en iyi 500 üniversitesi’ sıralamasında, Türkiye’den Hacettepe Üniversitesi409, İstanbul Üniversitesi ise 468. sıradan listeye girmişlerdir.
Listenin hazırlanmasında, üniversitelerin Nobel ödülü alan mezunlarının sayısı, Science ve Nature dergilerinde yayımlanan makaleleri, bu dergilerde kendilerinden alıntı yapılan öğretim görevlileri gibi kriterler göz önünde bulundurulmuştur. Konu ile ilgili daha detaylı bilgiye www.globalvizyon.com/eniyi_besyuz_univ.asp adresinden ulaşabilirsiniz.
Ülkemizin bilimsel başarı açısından uluslararası alanda önemli bir varlık gösterdiğinin kanıtı olan bu durumun devamı ve de sıralamaya giren Türk üniversitelerinin sayılarının artması hepimizin ortak dileğidir.
Doç.Dr. Deniz DEMİRYÜREK
Hacettepe Üniversitesi Tanıtım Komitesi
Örnek bir kuruluşuz
ANKARA Umum Otomobilciler ve Şoförler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Menderes Koyuncu, ’Şoförler Odasında neler oluyor’ (25.10.2006) başlıklı yazıyı yanıtlarken, "1927’de kurulan Ankara Şoförler Odasında Esnafa hizmet etme anlayışından başka hiçbir şey olmuyor" diyerek iddialara şu karşılığı veriyor:
"1. Bu kurumda hiç kimseye hiçbir şekilde ayırımcılık, kayırmacılık yapılmamıştır. Yapılamaz. Bu yasal bir zorunluluktur ve aynı zamanda yıllardan beri süre gelen bir uygulamadır.
2. Ramazan ayında öğlen yemeği çıkarılmaması da yıllardır süre gelen bir gelenektir. Sadece bu yıla mahsus bir uygulama değildir. Daha önceki yıllarda bir ay süre ile imkanlar ölçüsünde iftar yemeği dahi verilmiştir.
3. Sigara içmenin yasaklanması ve çay servisinin yapılmaması gibi bir uygulama kesinlikle söz konusu değildir. Gülünç bir iftiradır.
4. Personelin yer değiştirilmeleri veya bazı personelin işine son verilmesi, kurum içi bir düzenlemedir. Kesinlikle objektif değerlendirmeler sonucu ve yönetim kurulu kararları ile yapılmıştır.
Son olarak Odamız laik Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara’mızın gözde kurumlarından birisidir. Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine bağlı, kendisine yasalarla verilmiş yetkilerle esnafa hizmet etmeye çalışan ve her zaman Türkiye’ye ilk hizmetleri ile örnek olan bir esnaf kuruluşudur.
Teşekkür
GEÇEN hafta DikmenCaddesi’ndeki Sabiha Uzun Sağlık Ocağı’nın kanalizasyonunun tıkalı olması nedeniyle bitişiğindeki iki apartman sakinlerinin önemli sağlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu ifade etmiş, ilgili ve yetkililerin vurdum duymazlığından şikayet etmiştim.
Şikayetin yayınlanmasından iki gün sonra Ramazan Bayramı tatili olmasına rağmen bir ekip gelerek arızayı giderdiler. Başta size şikayetimizi yayınlayarak ilgililerin dikkatini çektiğiniz için, bayram günü tatil olmasına rağmen gelerek arızayı gideren ekibe teşekkür ediyoruz. Enver BİLGİN
GÜNÜN SÖZÜ
"Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vádisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklál vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?... Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!"
(Mustafa Kemal Atatürk)
KISA...KISA...
DİKMEN,Akpınar Mahallesi’nde belediyenin ruhsat verdiği yüzlerce yeni apartman, binlerce konuta TEDAŞ abonelik vermiyor. Bahaneleri ise "trafo yetersizliği"... Duyanlar duymayanlara söylesin, burası başkent, burası Kızılay’a 10 dakika mesafede... Yazık, çok yazık mağdur olup evinde oturamayan insanlara...
Nafiz ARICA-ÇANKAYA
GAZETELERDE ve TV’lerde hep cinayet, sahtekarlık, vahşet, terör, hırsızlık, tecavüz, sapıklık, inanç sömürüsü ve benzeri haberlerle karşılaşıyoruz. Bu şekilde hem insanlarımızı kendi elimizle birbirinden soğutuyoruz. Hem de birbirlerine olan güvenlerini tamamen ortadan kaldırıyoruz. Sanki bu ülkede insanlık adına hiçbir şey yapılmıyor...