İki başbakan

GEÇEN gece televizyonda Başbakan'ı gördüm. Gazetecilerin arasındaydı. Yere bakıyor, duvarlara bakıyor, havaya bakıyor ama bir türlü gazetecilere bakmıyor, gözlerini kaçırıyordu. Konuşmak için mi, konuşmamak için mi uğraşıyor belli değil.

Haberin Devamı

Merak ettim, izledim. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne göz diktiği, anayasasıyla sabit Barzani'nin, bu niyetini bir kere daha ortaya koyan son sözleri sorulmuş kendisine.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin -hem de yiğit karakterli Kasımpaşalı- Başbakan'ının, ülkesine yapılmış bu açık saldırıya cevap verirken böylesine bir ezikliğe düşmesine şaşırdım ve üzüldüm.

Peki, niye bu çekingenlik?

Halbuki, kendileri ilçe kongrelerinin kürsüsünden Danıştay'a saldırırken ne kadar da yiğittiler? Ürününün para etmediğini söyleyen Mersinli çiftçiye "Ananı..." derken ne kadar haşindiler. Hatta "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diye Mehmetçiğe bile yüklenirken, ne kadar güçlüydüler.

Aynı şahsiyette toplumun algılamakta zorlandığı ne büyük fark... İki değişik, hatta zıt psikolojik tip. Gerçeği hangisi? Anlaşılan; kendi milletine ve devletinin kurumlarına üst perdeden hücum, ülkeye hücum edenlere karşı alttan alan suskunluk...

Haberin Devamı

Bu bir noksanlık değil, acı bir tezattır. Çünkü demokrasi ve asgari bir devlet geleneğinde olması gereken, bunun tam tersidir.

Aslında Erdoğan'ın cevap vermekte bu kadar zorlanmasına sebep yok. Çünkü, ne kadar sert karşılık veriyormuş gibi yapsa da aslında Tayyip Bey’in görüşünün öyle olmadığını, ama 2007’de seçim olduğu için bazen böyle konuşmak zorunda olduğunu -herkes gibi- Barzani de biliyor ve o da açıkça söylüyor.

Ne kadar anlayışlı bir dost değil mi? Demek ki Başbakan "İlla da onlarla görüşeceğim" diye kendisini boşuna paralamıyor. Adam dost işte, baksanıza...

Ahmet YAMAN

GÜNÜN SÖZÜ

"Çankaya'ya çıkanın hem partisi parçalanıyor ve istikrarsızlık baş gösteriyor, hem de muhalefet orada onu rahat bırakmaz. Sinirlerini bozar. Erdoğan zaten asabi karakterli biri. Üstelik Çankaya, Atatürk'ün makamı, oraya oturacak adamın da bu makama uygun olması lazım. 'Mesele değil, ben Hikmetyar'ın dizinin dibinde oturduğum gibi, Atatürk'ün koltuğuna oturmam, masanın arkasına bir minder atar, yere otururum' diyemezsiniz."

(Mustafa Kamil Zorti, 'Netekim')

Şaka gibi fatura

BOĞAZİÇİ Elektrik Dağıtım A.Ş., Hacı Emin Efendi Sokak, 45 numaradaki Gül Apartmanı'nın asansör elektrik sayacının kendi memurları tarafından 30 senedir yanlış okunduğunu ileri sürerek apartman sakinlerine habersiz bir şekilde 11 bin 750 YTL’lik bir borç çıkarttı. 30 senedir elektrik şirketine talep edilen faturaları düzenli şekilde ödeyen apartman sakinleri, şimdi şebekenin bu mesuliyetsiz davranışı yüzünden mağdur oldular. Talep edilen faturanın yanlış ve geçersiz olduğunu beyan ederek şikâyetlerini bir dilekçeyle BEDAŞ’a bildiren apartman sakinleri, bir de üstelik yetkili memurun "Bütün apartmanınızın elektriğini keseriz" tehdidiyle karşılaştılar. Elektrik idaresinin kendi hatasından kaynaklanan bu davranışını, kaçak elektrik kullanımının yaygın olduğu ülkemizde senelerdir düzenli ödemesini yapan abonelerine karşı sadece bir sorumsuzluk değil, aynı zamanda hak ve hukuka da sığmayan bir saygısızlık örneği olarak nitelendirmek gerekir. Yarın size de apartmanınızın su motoru sayacının 50 yıldır yanlış okunduğu gerekçesiyle BEDAŞ’tan 50 bin YTL’lik bir fatura gelirse hiç şaşırmayın.

Bu davranış, masum halktan para sızdırmak için yapılan çirkin bir girişimden öte bir şey değildir.

Şebnem ÇAYAK-NİŞANTAŞI

Rögar işte böyle kapatılır /images/100/0x0/55eab613f018fbb8f891d3a6

İNSAN hayatına verdiğimiz değeri bir kez daha hatırlamamız için 3.10.2006 tarihinde İsveç'in Malmö şehrinde çektiğim bir fotoğrafı gönderiyorum.

Haberin Devamı

Ne dersiniz, Dilara'cık böyle bir yolda yürüyor olsaydı ayakkabısı bile çizilmezdi değil mi?

İshak ÖZTÜRK

Esenyurt'un uyanık,  rantçı Belediye Başkanı

ESENYURT'un AKP’li belediye başkanı da Esenkent semtinde tüm park, yeşil alan, yol gözüken alanlara belediye meclisi kararları ile imar çıkarmakta ve bunları AKP'li müteahitlere peşkeş çekmektedir. Bu kanunsuzca imara açılan ve hatta ruhsatı olmayan yapılar 10 ile 15 kat arasında yapılmakta, bunların temel çukurları çok derin kazıldığından dolayı da etrafındaki 5-6 katlı yapılarda çatlaklar, kaymalar ve hasarlar meydan geldiğinden dolayı da sakinleri evlerini boşaltmak zorunda bırakılmaktadırlar. Kira paraları dahi ödenmemekte, müteahhit tarafından "hasarlı binanızı bize verin 15 katlı yapalım ve size bir daire verelim" teklifi getirilmekte, buradan da ilave rant sağlama cüreti de gösterilebilmektedir.

Kısacası AKP'li belediyeler maalesef büyük yolsuzluk alanlarına dönüşmüş, insanca yaşanması gereken çevre hızla yok edilmiştir ve edilmeye de devam edilmektedir.

Mahkemeler karar verinceye kadar atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş olmaktadır.

Kimi, kime şikayet edeceksiniz??

AKP hükümeti yolsuzlukları önlediğini savunmaktadır. Belki doğru! Kendinden olmayanların yaptıkları yolsuzluk musluklarını AKP’ye akan boruya bağlamışlar.

Ayhan BAYERBAŞI

Üsküdar Doğancılar'da tiyatro üzerinden rant

ÜSKÜDAR Doğancılar'daki Musahipzade Celal Sahnesi yıkılarak yerine yeni bina yapımına başlandı. Eski bina yerleşim alanları içinde tek katlı, çevreye uyumlu, mahalle-sokakla örtüşen, binaların önünü kapatmayan, güneşi ve hava sirkülasyonunu engellemeyen, 6.5 metre yüksekliğinde sokağın etrafını ağaçlandırdığı bina idi. Şimdi yeni yapılına başlanacak olan binanın 20.40 m yüksekliğinde olması sokağı ve oturanları ciddi olarak rahatsız edecek bir utanç duvarı halini alacaktır. Yapılacak binanın projesinde mevcut genişlikteki yolların da daraltılacağından sokak içerisinde herhangi bir yangın, hastalık ve mecburi taşınma halindeki acil durumlarda arabaların sokağa giremeyeceği için istenmeyen facialara neden olacaktır.

Haberin Devamı

Yerel yöneticiler kentlerin estetiğinden, planlanmasından siluetinden ve de sokakların yerleşiminden sorumludur. Bizim bulunduğumuz bölgedeki sokakta yükseklik 12.5 mdir. Buna karşın kentten sorumlu belediyenin inşaatına başlandığı bina 20.4 metredir. Sokakta yüzlerce oturan insan güneşi göremeyecek hava sirkülasyonu olmayacak, görüş alanları ve görüntüleri engellenecek, önünde kocaman bir beton duvarla yaşayacak, ekonomik açıdan 5 trilyon 250 milyara yapımına para aktarılacak böylesi bir yapının bölgedeki fiziki koşulları çok zorlayacaktır.

Yıktırılan Musahipzade Celal Sahnesi'nin bir ikizi olan Saraçhane'deki Reşat Nuri Sahnesi konumunu korur iken sokağımızda böylesi çirkin bir duvar görmek istemiyoruz.

Haberin Devamı

Kentlerin güzelliği yüksek paralara yaptırılan binalarla sağlanmıyor. Bu binaya yapmak ile amaçları sanatı, kültürü böylesi dar sokaklar içinde sevimsiz binalarda "Büyükşehir çalışıyor" dedirtmek mi?

Adnan DOĞAN

İnsafsızlar mezarlıkları da rant kapısı yaptı

CUMARTESİ günü Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'na biz kabir ziyareti için gitim. Burası Anadolu yakasındaki en yeni ve en düzenli mezarlıktır. Planlı gömü yapıldığından caddeler ve mezar yerleri Türkiye'deki bir çok mezar alanına göre çok düzenlidir. Caddeler asfalt ve kaldırımlı olup, güvenlik elemanları dahi görevlendirilmiştir.

Ziyaretimiz sırasında mezarlığın daha önce var olan işlevsel kapısının yerine, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki gibi yüksek ve tören giriş kapısı gibi bir kapı için beton döken ve çalışan ustalarla karşılaştık. İçeriye girdiğimizde asfalt yolların çamur deryasına döndüğünü ve bütün eski kaldırımların söküldüğünü, yerlerine Ümraniye'de bile bu kadar düzgün olmayan ve çok kaliteli kaldırımlarla renkli briket taşlarla kaplandığını ve yan yüksek taşların tüm mezarlığa döşendiğini gördüm ve inanamadım. Eski asfalt ve kaldırım zaten mezarlık alanındaki en düzgün şeylerdi ve yeniden hiç gerek yok iken, mezarlık içinde yeniden tadilata gidilmişti. Mezarlık alanında bir sürü cadde var ve kilometrelerce yola yeni kaldırım ve tabii ki bu kaldırım neticesinde yeniden asfalt yapılacak. Belediyelerin kaldırım maceraları aklıma geldi ve çok üzüldüm. Acaba buradan da mı nemalanacaklardır diye düşündüm. Çünkü yapılacak masrafla kaldırımı ve yolu olmayan bir sürü yerleşim alanının olduğunu unutmamak gerekir. Mezarlarımıza saygı için ise kabul ama zaten çok düzgün kaldırım ve asfaltı olan bir örnek mezarlıktı burası...

Neden yeniden buraya masraf edip milletin verdiği vergiler heba ediliyor.

K.Ü

Belediyenin alacağı tüm Osmaniye'nin alacağıdır

OSMANİYE Belediye Başkanı Davut Çuhadar son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan belediye ile ilgili iddialar üzerine önemli açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Başkan Çuhadar açıklamasında şunları kaydetti. : " Bazı basın yayın organlarında fakir fukaranın belediyeye olan borçlarından dolayı mahkemeye verildikleri ve hapse atıldıkları iddia edilmektedir. Bu yalandır. Kimse belediyeye olan borcu yüzünden hapse atılmamıştır. Bize Ankara'dan para yağmıyor. Üstelik Ankara'dan gelecek paralarımız da geçmiş dönemin borçlarına kesiliyor. Hizmetin yürütülebilmesi için elbette hizmetten yararlananların bedelini ödemesi gerekir. Bunu takip etmek de bizim yasal görevimizdir. Aksi halde suç işlemiş oluruz. Bizim fakir fukaradan alacağımız yok. Genellikle borcunu ödemeyenler ekonomik durumu iyi olanlardır. İlginç bir konu daha var o da kaçak su kullananların da büyük çoğunluğu hatta tamamına yakını varlıklı kimselerdir.

Dürüst vatandaşı kimsenin cezalandırmaya hakkı yok. Sen su hırsızından hesap sormazsan bunun hesabını soran birileri çıkar. Kimse hırsıza arka çıkmaya kalkmasın.

Yayla suyu Osmaniye'ye yaklaştıkça birilerinin telaşı artıyor. "

AFRİKA'DA BİLE ÇADIR KALMAMIŞ

Başkan Çuhadar geçtiğimiz hafta davet üzerine gerçekleştirdiği Güney Afrika ziyareti ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başkan Çuhadar: " Bir davet üzerine geçtiğimiz hafta Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ziyarette bulundum. Çadırlarda yaşayan zenci kabileleri göreceğimi zannediyordum. Gördüğüm manzara beni şok etti. Milli geliri Türkiye'nin birkaç katı, modern şehirler ve bu ülkede yatırım yapmış çok sayıda genç Türk işadamları gördüm. Neden Osmaniye geri kalmış diye hep üzüntü duydum.

Osmaniye'de çadırlarda yaşayan hala binlerce insan var. Bu 21.Yüzyılda şehrimiz için büyük bir üzüntü kaynağıdır. Ancak biz çadırda yaşayan insanlarımızı yerleşik konutlara teşvik ederken bazılarının bu çadırları ziyaret ettiğini, orada toplantılar yaptığını duymaktan üzüntü duyuyoruz. Kesinlikle bahar ayları ile birlikte bir tane dahi çadır bırakmayacağız. Kimse çadırda yaşayanları kışkırtmasın. Bu davranışı sergileyenler hem Osmaniye'ye hem de çadırda yaşayan insanlara kötülük etmiş olurlar. Türk Milleti çadır hayatını 1000 sene önce terk ederek yerleşik düzene geçmiştir.

Bizim halka saygı ve sevgimiz yaptığımız hizmetlerledir. Lafla peynir gemisi yürümez."

Yazarın Tüm Yazıları