Paylaş
Hukuk Birimi Bürosu daha sonra, “Avukatlık mesleğinin anlam ve önemini idrak edememiş Çiçek’in gündeme getirdiği tamamen yalan ve iftira kapsamındaki açıklamaları için her iddia yönünden ayrı açıklama yapılmasını doğru bulduğumuzdan, her bir iddiası sonrasında doğru bilgiler sunulması yoluna gidilecektir” diye devam ediyor.
İddia 1: Hazineden 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam 650 milyon TL, anket ve TV harcamaları adı altında birilerine aktarıldı!
Yanıt 1: 2019, 2020 ve 2021 yıllarında alınan toplam Hazine yardımı 386.764.039 TL’dir. 650 milyon yardım alındığı iddiası tamamen yalandır! Üstelik bu 3 yıllık dönemde de il ve ilçe örgütlerinin tüm masrafları karşılanmış, il ve ilçe binası olarak onlarca yeni taşınmaz satın alınmış, araçlar alınmış, yüzlerce çalışanın ödemeleri karşılanmış, seçim çalışmaları yapılmıştır. Dahası, tüm harcamaların denetimleri de ‘eksiksiz’ olarak yerine getirilmiştir.
İddia 2: İstanbul seçimleri için Genel Merkez’den 100 milyon TL gönderildi!
Yanıt 2: 100 milyon iddiası yalan kapsamında bulunmaktadır.
İddia 3: Parti ile ilgili bildiklerim yüzünden beni gönderemediler, Parti’den atamadılar!
Yanıt 3: Bu iddia ve değerlendirme de doğru değildir. Adı geçen avukatın ekonomik ve sosyal durumundan ötürü zarar görmemesi hassasiyeti çerçevesinde önceden Parti ile ilişiğinin kesilmesi yoluna gidilmemiştir. Zira Parti avukatlığını yapmasından ötürü kendisine her ay düzenli ödemeler yapılmıştır!
İddia 4: Genel Başkan’ın da avukatlığını yapıyordum!
Yanıt 4: 2011 yılından bu yana Genel Başkan’ın avukatlığını Avukat Celal Çelik yerine getirmektedir. Avukat Celal Çelik’e yardımcı olunabilmesi amacıyla Mustafa Kemal Çiçek gibi birçok avukata daha vekaletname çıkarılmış ancak fiilen Genel Başkan avukatlığı yaptırılmamıştır! Dolayısıyla “Genel Başkan’ın avukatlığını da yaptım” açıklaması etik de değildir!
GÜNÜN SÖZÜ
Alman psikoterapist Bert Hellinger’in çok güzel bir sözü vardır: “Savaşta Tanrı kimin yanında yer alır?” Buna bir cevabı olan yanıt verebilir.
HALİM HOCA’NIN ÇEVRE UYARILARI
SÜRDÜRÜLEBİLİR kalkınma, bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılamayı hedef alan, ancak gelecek nesillerin sahip olacakları imkânları tehlikeye sokmadan çevrenin ve toplumun iyileştirilmesi sürecidir.
Doğaya olumsuz etkisi olan taş ve maden ocakları baskısı her gün artıyor.
RES, termik santral ve nükleer santral çalışmaları eko sistemi huzursuz ediyor.
ÇED’lerin tamamına yakınının olumlu çıkması halkın güvenini azaltıyor.
Yeraltı suyu besleme alanları, Istranca Dağları etekleri, Vize–Pınarhisar–Kaynarca-Kırklareli hattındaki geçirgen kireçtaşları olumsuz etkileniyor.
Vize ve Pınarhisar taşocaklarında yaratılan ses, toz, görüntü ve trafik kirliliği bölge insanını ve turizmi olumsuz etkiliyor.
Ülkemizde uluslararası öneme sahip 135 sulak alanın 2’si ‘İğneada Longozu ve Dupnisa Mağarası’. Bunlar Ramsar sözleşmesi ile korunmasına rağmen Dupnisa mermer ocağı ile İğneada ise santraller ile tehdit ediliyor. Prof. Dr. Halim ORTA
SOMA’YI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ
TMMOB Maden Mühendisler Odası diyor ki: “13 Mayıs 2014 tarihinde aralarında 5 maden mühendisinin de yer aldığı 301 maden emekçisini, alınmayan önlemler sonucu meydana gelen faciada kaybettik. Çalışma arkadaşlarımızın acılarını bugün halen yüreğimizde hissediyor ve ölümlerinin 7. yılında onları saygıyla anıyoruz. Bizler “Bu son olsun, daha güvenli bir madencilik mümkün” derken, alınmayan önlemler başta “Ermenek, Siirt ve Şırnak” olmak üzere ülkemizin dört bir yanında maden emekçilerinin hayatlarına mal olmaya devam etti. Sorun üzerinde çok çalıştık, ama maalesef bugün ne Soma’da yaşanan facianın teknik nedenlerini ortaya çıkaran yapı değişti, ne de gerçek sorumluların yargı önüne çıkması sağlanabildi. Sendikasızlaştırma ve taşeronlaşma, işçilerin işçi sağlığı ve iş güvenliğine katılımını imkânsız kılıyor. İşte bu nedenlerle ne yazık ki Soma gibi büyük bir acıyı bir daha yaşamayacağımızı bugün dahi söyleyemiyoruz. Gözlerimiz kulaklarımız yine Soma’da, yine Afşin-Elbistan’da, yine Zonguldak’ta...”
HEMŞİRELERİMİZİN YÜZÜ GÜLMÜYOR
EKSEN Sağlık-Bir-Sen Genel Başkanı Arif Yaşar dünkü Hemşireler Günü’nü buruk kutladıklarını açıkladı ve “Evet bugün onların günü, bu hafta onların haftası, bu yıl hemşirelerimizle beraber tüm sağlık çalışanlarına adandı. Dünyamızın ve ülkemizin içinden geçmekte olduğu pandemi şartlarında daha ağır ve zorlu koşullarda mesai arkadaşlarını ve yakınlarını kaybetmenin de üzüntüsüne rağmen can siperane mücadelelerini sürdürmektedirler” dedi.
KAFELERE ‘CEZA’ AĞIR OLUYOR
“İNSAN insana virüstür.” İstanbul virüsü otobüs, uçak, araba ne bulduysa binip Anadolu’ya, Ege ve Akdeniz’e savruldu. Tabii bu gidişin dönüşü de var, bu kadar insanın yurtiçi ve yurtdışı çıkışlarına müsaade edenler; 1 yıla yakındır kapalı olan kafe ve restoranların suçu nedir? Devletin koskocaman sektörü cezalandırmasını içimize sindiremiyoruz. Konfederasyonu, sektör temsilcilerini haklarını aramadıkları için şiddetle kınıyorum. Şimdi tatilciler dönüp gelecek vakalarda artış olursa bunun ceremesini 1 yıldır kapalı olan restoranlar mı çekecek? 17 gün tam kapanma değil sözde kapanma demek daha doğru olur. Salgını önlemek yerine salgını yayarak kafe restoranları 1 yıla yakın kapalı tutamazsınız. Olumsuz bir durumda önlem alınacaksa hizmet sektörü yerine başka sektörler kapatılsın... Erdal KESKİN
MESAJ PANOSU
ÖNCE tohum sattılar, bu tohum böcekleri çekti. Böceklerden kurtulmak için “Al şu ilacı sık” dediler, ilaçlı bitkileri yiyen insanlar hasta oldu; hastalanan insanları iyileştirmek için de “Al şu aşıyı ol” dediler!
Üstelik tüm bunları yapan hep aynı şirketti.
Oktay SİNANOĞLU
HER topumdaki aptal oranı aynıdır. Farkı oluşturan bunlara verilen pozisyonlardır. (Carlo Maria CİPOLLA)
ŞEKER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Bayramlar güzel ülkemizin birlik ve beraberliğini pekiştiren en önemli sosyal olgudur.
Paylaş