SAĞLIK Bakanlığı "kuş gribi yok" diyor, Doğubeyazıt’ta Tarım İlçe Müdürlüğü kanatlı hayvanları topluyor, kümes ve evlerin çevresi dezenfekte ediliyor.
Bazı doktorlar paniğe gerek olmadığını söylüyorlar.
Ama gelişmeler aksini gösteriyor.
CHP Sivas Milletvekili Prof. Nurettin Sözen, "Bilimin öngördükleri yerine getirilmiyor" diye tepki gösteriyor. CHP’nin ’Kuş Gribi Salgını Araştırma Komisyonu’ kitapçığını hazırlayan Sözen, bu konuda Meclis’te uyarı yaptıklarını; ama gerekli önlemlerin alınmadığının son vaka ile ortaya çıktığını söylüyor.
Sözen şunları söylüyor:
"Bu enfeksiyon, göçmen kuşlar tarafından Manyas ve Kızıksa bölgesine geldiği gibi ülkemizde çok sayıda bulunan ve göçmen kuşların ziyaret ettiği, konakladığı diğer nehir deltalarına ve göl kenarlarına ulaşması da olanaklıdır. Oysa, şu ana kadar ilgililerden bu bölgelerde önlem alındığına dair en ufak bir açıklama dahi yapılmamıştır.
16.10.2005 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nca yapılan ’kuluçka süresinin dolduğu’ dolayısıyla başka hayvan ve insanlarda kuş gribi vakasının görülmeyeceği yönündeki açıklamanın bilimsel yanı yoktur.
Çünkü; bu bölgelere yeni kuş kafilelerinin gelmesi ve dolayısıyla virüs taşımaları olanaklıdır. Ülkemizde göçmen kuşların konakladığı birden çok alan vardır.(Manyas belki 7 yıldızlı bir konaklama alanıdır; ama beş yıldızlı da olsa Türkiye’de 10 konaklama alanı daha vardır.)
Oralarda her an enfeksiyon yayılımı söz konusu olabilir. Kuluçka süresi virüsün kuşa veya insana bulaşması ile başlar. Bu bilimsel kurala göre Sağlık Bakanlığı yetkililerinin açıklaması bilim dışıdır ve özel amaçlar gütmektedir."
RİSKLİ BÖLGELER
Sözen, Çin’in ülkesinde görülen bu vakaları saklamayıp Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdiğini hatırlatarak ne yapılmasını gerektiğini şöyle özetliyor:
"Göçmen kuşların konakladığı yöreler riskli bölge ilan edilmeli ve bu yörelerin 3-5 km’lik yakınındaki alanlarda serbest, gezen ve açıkta kanatlı beslenmemelidir.Yine bu bölgelerde kanatlıların nakli ve pazarlarda satışı önlenmelidir. Göçmen kuşların hareketlerinin sürekli izlenmesi ve konaklama bölgelerinin saptanması güncelleştirilmelidir. Bunların hangisini yaptılar."
Van ve Doğubeyazıt’ta, 14 yaşındaki çocuğun ölümünden sonra doktorların yaptığı açıklamalar karşısında "Bakanlık ölümün zatürreeden olduğunu öne sürdüğüne göre, bunun hangi virüsten meydana geldiğinin de açıklanması gerekmiyor mu?" diyor Prof. Sözen...
’Atama çılgınlığı’
İKTİDAR, Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı olduğunu bile bile 175 doktoru ’klinik şefi’ olarak atadı. Denizli Milletvekili Prof. Mehmet Neşşar’a göre, "kadrolaşma çılgınlığı’ bu kadarla kalmadı. Başbakan Meclis’te, yasanın yürütmeyi durdurmasına karşın "Atamaları yapmaya devam edeceğiz" dedi. Bazı hastaneler, yetersizliklerine rağmen ’Eğitim Hastanesi’ olarak ilan edildi (Ümraniye’de olduğu gibi), bazı eğitim hastanelerinin klinikleri ’ortadan bölünerek’ yeni şef ve şef yardımcılarına hasta yatağı sağlandı.
Prof. Neşşar, "Klinikler böylece yandaşlarının eline geçiyor. Bu cumhuriyet tarihinde akademik yaşantıda emsali görülmemiş bir kıyımdır. Bu kadrolaşma saldırısına doktorlar sonuna kadar direneceklerdir" diyerek, Sağlık Bakanı Akdağ’a bu konuda yanıtı zor sorular yöneltiyor.
Taksim, maganda meydanı oluyor
TAKSİM’deki yılbaşı kutlamalarında bir kadın veya kızımızı gördünüz mü? Cesaret edip Beyoğlu’na ve İstiklal Caddesi’ne çıkan Rus uyruklu kadın misafirlerimize, magandaların yaptıkları cinsel tacizler iğrençti. AB’ye girecek bir Türkiye’de bunlar katiyen olmamalıydı. İstiklal Caddesi kaç metredir ki, polis bir türlü buraya hakim olamıyor? Turizm istatistiklerine bir bakın, Türkiye’ye kaç milyon turist geliyor? Antalya’da içki verme, İstanbul’da maganda saldırılarına uğra!
Hele Nişantaşı’nda özel araç ve taksi demeden önlerini keserek devirmecesine sallamaları terör değilse nedir? İstanbul’da imar rezaletleri, trafik ve ulaşım çıkmazından başka en önemli sorunun ’güvenlik’ olduğu ortaya çıkıyor. Varoşlarda yaşayan gençlerin öfkesini görüp olayların nereye doğru gittiğini çok iyi okuması gerekiyor AKP iktidarının... Paris’te neler olduğu unutulmamalı. Yılbaşına da ’gávur ádeti’ denilmeye başlanırsa, daha vahim olaylar beklenebilir bundan sonra.
Bir dostumuz pazar sabahı aradı, "Yılbaşı gecesi ben İbrahim Tatlıses-Mahsun Kırmızıgül makasına girmedim. Fransızkanalı TV5’te, sahne ve ışık düzeniyle bir rüya álemi yaratılmıştı; İspanyol kanalı TVE’ de ise İspanyolların Frank Sinatra’sı sayılan Francisco’yu, yanık sesli Sara Montiel’ı keyif alarak dinledim,falemenko parçaları eşliğinde Maria Jimanes’in danslarını izledim. CNBC-E’de ise, Las Vegas’taki Cesar Palas’ta kırmızı piyanosunun başında Elton John’un konseri bir harikaydı. Şov dünyasının nereye gittiğini, eğlence ve kutlamaların nasıl olması gerektiğini gözler önüne serdiler." dedi.
Bizim TV’cilerin reyting kaygısından uzaklaşıp ’Çakıl ve Gar Gazinosu’ dönemi anlayışını aşmaları gerekiyor artık.
Yılın son gününün en kárlı kesimi maliyeciler ile sahte rakıcılar oldu!
Maliyeciler görev yaparlarken, hemen her işyerine kestikleri cezalarla Hazine’yekatkıda bulundular.
’O kafa’nın saçmalığı
ZONGULDAK Milli Eğitim Müdürlüğü, 28 Aralık’ta ilköğretim okulları öğrencileri için seviye sınavı yapıyor.Sosyal Bilgiler bölümündeki 16. soru şöyle:
"Aşağıdakilerden hangisi Atatürk’ün temel ilkeleri arasında yer almaz?
a) Halkçılık,
b) Bilimsellik, c) Devletçilik, d) Milliyetçilik."
Doğru yanıt "b" olarak gösteriliyor.
Atatürk düşmanlığı bu kadar olur.
Böyle bir soru niye sorulur?
Atatürk’ün hiç olmazsa Almanya’da Nazilerden kaçan bilim adamlarına kucak açarak ülkeye getirttiğini, yerli uçak yapımı için Kayseri’de fabrika kurdurttuğunu, daha da önemlisi bir ’Geometri’ kitabı yazdığını da mı bilmiyor o soruyu hazırlayan kafa!
GÜNÜN SÖZÜ
"Eğer öküzlerle domuzlar konuşabilseydi, yemden başka şey düşünenlerle alay ederlerdi."