‘Gördün mü, gördün mü/Duydun mu duydun mu? Kamu İhale Kurumu’nun, Milli Eğitim’in ihaleleri hakkında Bakan Çelik için soruşturma istediğini duydun mu, duydun mu?’ dedi gülerekten.
Biz gülemedik. İki buçuk ay öncesine gittik, arşivimize girdik.
Tarih: 10 Eylül 2004...
‘400 trilyonluk okul ihalesinde ne döndü?’ diye yazdığımız yazıyı hatırladık.
Devlet çocuklarımıza okul yapmakta zorlanıyor. Başbakan’ın talebi üzerine İstanbul Menkul Değerler Borsası’ndan (İMKB) katkı istiyor. İMKB de, 400 trilyon veriyor (Son rakam 450 trilyon olarak açıklanıyor). Bakanlık ile borsa arasında bir protokol imzalanıyor; projeye de EFİKAP2 adı veriliyor.
İhaleye birçok firma katılıyor ancak sonuçlar açıklandığında tepkiler doğuyor.
Okan İnşaat’ın sahibi Abdullah Kalkan bizi arayarak Başbakan’a şöyle sesleniyor:
‘Ne yazık ki ihaleler en düşük teklifi verenlere değil de, Bakan’ın işaret ettiği, en yüksek teklif veren müteahhit firmalara ihale edilmiştir. 100 trilyona yakın para müteahhit firmalara haksız yere hortumlanmıştır... Parti değil cep gözetilmiştir.’
62 paket halinde geçen haziran ayında ihaleye çıkarılan 135 okul ihalesi Bayındırlık birim fiyatlarının üstünde ‘dağıtılmıştı’.
TOKİ BİLE ŞAŞTI
İhaleye katılan çok sayıda müteahhit bizi arayarak tepki gösteriyor; ciddi bir yolsuzluk yapıldığını belirtiyorlardı. Bazıları ise isimlerinin açıklanması halinde silinip yok edileceklerinden korkuyorlardı.
Özetliyoruz... TOKİ’nin benzer inşaatlarının M2’si 275 milyon liraya ihale edilirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) parasıyla yaptıracağı okul ihalelerinin M2’si 400-500 milyon liraya verilmesi örnek olarak gösteriliyordu.
10 Eylül’deki ilk yazıdan sonra ihale skandalı ile ilgili olarak 7 gün süreyle şunları yazıyorduk:
NELER YAZMIŞIZ
‘Hangi ihale doğru’ ve ‘İşte çarpıklık’ (12.9.2004)
‘MEB’nin ihaleleri sorgulanıyor.Kamu yararı terazinin hangi kefesinde’ (14.9.2004)
‘400 trilyonluk okul ihalelerini kimler kazandı?’ (15.9.2004)
‘MEB Yatırım Tesisler Daire Başkanı Prof.Abdülsamet Arslan: (müteahhitlere) Yasayı bilmiyorlar’ ve ‘Hassas sorular’ (16.9.2004)
‘(Müteahhitler)Biz de hakkımızı yargıda ararız’ (17.9.2004)
‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ ve ‘İhaleleri alanlar’ (18.9.2004)
BAKANLIK ‘YALANCI’
DİYORDU
Daha ilk yazımız için Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık Basın Merkezi kanalıyla yaptırtığı bir açıklamada yazdıklarımız için ‘yalan’ ifadesini kullanıyordu.
Aynı gün Kamu İhale Kurumu tarafından telefonla aranıyor ve iddiaların ‘incelemeye’ alındığı bildiriliyordu bize. İhalelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlükler, kendi dönemindeki Karayolları ihaleleri nedeniyle Yüce Divan’a sevk edilen eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın’ın da dikkatini çekmişti. Hatta yazılarımızı Meclis kürsüsünden göstererek, ihalelerin AKP çevresinden ve Bakan Hüseyin Çelik’in yakın arkadaşlarının firmalarına verildiğini, hatta yasaklı firmaya bile davetiye gönderildiğini anlatırken şöyle diyordu:
VE KARAR:
OBJEKTİF DEĞİL
‘Hep şişirilmiş rakamlar, müteahhitler çok iyi para kazanacaklar.’
Bir şaşkınlığımızı ve üzüntümüzü aktarmak zorundayız.
Bu kadar büyük bir yolsuzluk olayının hiçbir gazetede ve televizyonda yer almadığını üzüntü ile izledik. İhale verilmeyen müteahhitler bundan sonra isimlerinin damgalanmaması için ortaya çıkıp konuşamıyorlardı.
Ancak ‘Yalçın Bey ne yazık ki 62 paket ihaleden 14’ünü iptal etmek zorunda kaldılar. Diğer ihaleleri imzaladılar. Ancak bunlarda da büyük haksızlık ve kayırmalar var’ diyebiliyorlardı. Ve dün Kamu İhale Kurumu son noktayı koydu:
‘İhale değerlendirmeleri objektif değil.’
Bu çok önemli bir tespit; artık top hükümette... Bunun siyasi sonuçlarını ilerde hep birlikte izleyeceğiz. Hadi bakalım ayıklayın pirincin taşını!
Gümrükte kaçak ilaç
HAYDARPAŞA Gümrüğü’ne Bio-Meckal ve Dializ adlı firma tarafından, İtalya’nın Trieste limanından Ro-Ro ile gelen TIR’da, 113 koli halinde binlerce (kalp) katerer ve (böbrek) diyaliz setleri çıkıyor. Setlerin üzerinde son kullanım tarihi olarak ‘1999-Temmuz ve 2004 Temmuz’ yazılı olması gümrükçülerin dikkatini çekiyor. Yani beş yıllık kullanma süresi geçmiş... Kaçakçılığa dönük bir durum yok; işlemler de doğru.... Peki kullanma süreci geçen malzeme gelebilir mi? Gümrükten geçtiğini kabul etsek bile bunlar hangi hastanelere satılacak? İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazılıyor; yanıt bekleniyor. İthal eden firma böyle bir durumun olamayacağını savunuyor.
Son zamanlarda gümrüklerimizden kaçak ilaç girişi artıyor. İstanbul’da bir ay içinde 10 bin kutu ilaç yakalanıyor; kanser ilacından Aspirin ve Optalidon’a kadar geliyor. Aralarında veteriner ilaçları bulunduğunu da unutmayın.
Peki son bir aylık kaçakçılığın değeri ne kadar? 500 milyar TL.
Kaçakçılığın muhatabı sadece şoför; yargıya verildiğinde aynı şey söyleniyor:
‘Bana yükle götür dediler, getirdim.’
İhracatımız artıyor diye seviniyoruz ama bunlar ne oluyor Sayın Kürşad Tüzmen? Gıdalarımızdan sonra sağlığımızla kimler oynuyor, kimler kandırıp kazıklıyor bizi.