‘MESLEĞİM gereği terör ve teröristlerle uğraşan bir vatandaş olarak, kamuoyunda
'topluma kazandırma', 'eve dönüş' veya
'pişmanlık' yasası olarak bilinen yasa ile ilgili bilgilerimi ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim’’ demiş okurumuz... e-mail'deki mesajının sonuna da 'bir güvenlik görevlisi' imzasını atmış...
Geçen 7 Ağustos'tan kasım başına kadar bu yasadan yararlananların miktarını iletirken ‘‘Toplum vicdanını rahatsız eden bu yasanın, kamuoyunu haklı çıkartacak şekilde sonuçlandığını gösteriyor’’ diyor.
'Güvenlikçi'nin değerlendirmesini aktarıyorz:
Sayılardan anlaşıldığı gibi
Hizbullah teröristlerinin haricinde diğer terör örgütlerinin cezaevi dışındaki elemanları, özellikle de yasanın esas hedef aldığı örgüt olan
KADEK terör örgütü başta olmak üzere yasaya rağbet etmiyor. Yani bu yasa öncelikle
Hizbullah terör örgütünün dışarıdaki elemanlarının aklanmasına, sonra da içerideki teröristlerin serbest kalmasına yarıyor.
Polisi, jandarması ve askeriyle tüm güvenlik güçlerinin canını ortaya koyarak yakaladığı teröristler ellerini kollarını sallayarak ve neredeyse bizlerle dalga geçercesine dışarıya çıkıyor. Demek ki biz beceriksiz; onlar oldukça masumlarmış!.. Peki bunca cinayet ve terör eylemlerini uzaydan gelenler mi gerçekleştirdi?
Bu yasadan yararlanıp dışarıya çıkanların ne yaptıkları ayrı bir konu... Dileriz bunlar bize yeniden eylem, cinayet şeklinde geri dönmezler.
KUŞKULARIM VAR
Ancak yasadan yararlanacaklara yönelik iyileştirici tedbirler hayata geçirilmediğine göre iyi niyetli olamıyorum; kuşkularım devam ediyor.
Cezaevlerinin, terör örgütleri tarafından
'eğitim mekanı' olarak kullanıldığı da bilinen bir gerçek... Bunların çıktıklarında dışarda nasıl keskinleştiklerini anlatmaya gerek yok. Kendiliğinden teslim olanların büyük bölümünün, örgütleri tarafından yeni görevlerle faaliyete geçtiklerine dair yeni bulgular olduğunu da söylemek isterim.
Sizi temin ederim ki belirttiğim rakamlar gerçektir.
Bu rakamlardan toplumun,
Türk milletinin haberi yoktur. Toplum vicdanını rahatsız eden icraatlardan birinin sonucu ortaya çıkan bu tablonun, ne yapılmak istendiğine ve ne gibi sonuçlar yaratacağına dair belirtileri ortaya koyduğumu düşünüyorum.'
En kárlısı Hizbullah
PKK/KADEK terör örgütü: Kendiliğinden teslim olan 171 (137'si serbest bırakıldı, %80); cezaevinden müracaat eden 1324 (414'ü serbest bırakıldı, %31).
Aşırı sol örgütler: Kendiliğinden teslim olan 15 (12'si serbest bırakıldı, %80); cezaevinden müracaat eden 272 (77'si serbest bırakıldı, %28).
HİZBULLAH örgütü: Kendiliğinden teslim olan 134 (115'i serbest bırakıldı, %87); cezaevinden müracaat eden 562 (316'sı serbest bırakıldı, %55).
Aşırı sağ örgütler: Kendiliğinden teslim olan 11 (11'i de serbest bırakıldı, %100); cezaevinden müracaat eden 176 (39'u serbest bırakıldı, %22).
Toplam: Kendiliğinden teslim olan 331 (275'i serbest bırakıldı, %83); cezaevinden müracaat eden 2.334 (846'sı serbest bırakıldı, %36)
Tuz Gölü kirleniyor
TUZ Gölü,
Van Gölü'nden sonra ülkemizdeki ikinci büyük göldür ve dünyanın en tuzlu göllerinden biridir. Gölden tuz elde etmek amacıyla kıyılarında çok sayıda tuzlalar kurulmuştur. Bu tuzlalardan elde edilen tuz
Türkiye'nin gereksinimi olan tuzun büyük bölümünü karşılamaktadır.
Tuz Gölü'nün en derin yeri sadece 2 metredir. Göle dökülen en önemli akarsular
Peçeneközü Deresi ve
Melendiz Çayı'dır.
Tuz Gölü'ne dökülen en büyük akarsu
Konya şehir kanalizasyonudur.
Çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden maalesef herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan
Tuz Gölü'ne akıtılmaktadır.
Bir milyonu geçkin şehir nüfusunun sanayi atıklarını da taşıyan şehir kanalizasyonu bizlere iyotlu ya da iyotsuz olarak geri dönmektedir.
Bu faciaya dur demek ve tuzun kokmasına fırsat vermemek için her sorumlu vatandaşın üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekmektedir.
Nidra ZABCI Sebilullah mı
BİR medya mensubu
Ankara'dan arıyor ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'a şu soruyu yöneltiyor:
Aria ile birleştirilen
Aycell'in cep telefonları bürokratlara dağıtılıyor. Milletvekilleri; polisler, hakim ve savcılar... Şimdi
TRT mensuplarına da
'sebilhane bardağı' gibi veriliyormuş... Yahu bu devletin şirketi değil mi? Kimin parasıyla neyi dağıtıyorlar? Çalıştığım medya kuruluşu bana böyle bir telefon veremiyor; fukara devlet nasıl veriyor!
Şeffaf bir hükümetseniz hangi kurum ve kişilere kaç adet cep telefonu verildi?
Hangi kömür
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 1.5 milyon kişiye kömür dağıtılacağını açıkladı ya... Bir okurumuz ‘‘Doğaldır ki ithal kömür verilmeyeceğine göre kalitesiz kömür mü dağıtılacak?’’ diye soruyor. Sonra da anlatıyor:
‘‘Eskiden sanayide kullanılan ancak hava kirliliğine neden olduğu gerekçesiyle özellikle
İstanbul, Ankara, Eskişehir, Kayseri gibi kentlerde yasaklanan
Çanakkale'nin
Çan, Kütahya'nın
Tavşanlı bölgesinin işlenmemiş atıl kömürleri verilecekmiş... Peki, Başbakan, Belediye Başkanı olduğu dönemlerde bu kömürlerin
İstanbul'a girmesini yasaklamamış mıydı? Bu sayede
İstanbul'un havası temizlenmemiş miydi?’’
Otobüste ilginç olay
TAKSİM'den bindiği otobüste başına gelenleri anlatan gencin ‘‘Türkiye'ye nereye gidiyor?’’diye soruyor:
‘‘TAKSİM-Bahçeköy hattından
Bebek'e gitmek üzere halk otobüsünün arka koltuğa oturdum.
Taksim'de
Dunkin Doughnots'tan aldığım ve bir kese kağıdı içindeki kahveme şeker atıp içmeye başladım. Bu sırada
'kapat onu lan!' biçimindeki sese baştan dikkat etmedim. Az sonra bağrı açık madalyonlu bir adam önüme çıkarak
‘‘Utanmıyormusun lan kafir oruçlu insanların önünde kahve içmeye’’ diye bağırdı, yanındakiler de aynı şekilde söylendiler. Kibarca
'Özür dilerim beyefendi, kokusu rahatsız ediyorsa kapağını kapatıyım, sonra içerim' dedim. Adam cevap olarak
'Kapatacaksın tabii kafir, Müslüman değil misin?' diye üsteledi. Ben agnostiğim,
Anayasal hakkım...
‘‘Hayır dine inanmıyorum‘‘ dedim. Belki de hatam buydu. Adam bunun üzerine
'Saygı göster o zaman hayvan!' dedi. Ben de
'İsterseniz ineyim, saygı gösteriyorum tabii ki' dedim. O da
'İneceksin tabii kafir!' diyerek yerimden kaldırdı. Herkesin cimcik ve dirsekleri arasında durdurulan otobüsten tekme ile dışarı attı beni.
Atatürk'ün resimleriyle bezeli bir güzergah olan
Beşiktaş'ın gurur duyduğum caddesinde, 80 yıl önce kurulan
Cumhuriyet'in tanıklarının huzurunda bugünün ve geçmişin arasındaki farkı utançla gördüm.
Ben
'dine inanmıyorum' diyerek hata yaptım ama ya bu bir turistin başına gelseydi? Ya
Ramazan ayından habersiz bir insan bunu yapsaydı? O zaman bu kişi ona bıçak çekse...
Bu ülke nasıl tanınır?
Suudi Arabistan'dan ne farkımız kalır.’’
Biliyor musunuz?
SAMSUN'un
ANAP'lı Belediye Başkanı
Yusuf Ziya Yılmaz'ın (eski Karayolları mühendisi), partisinden istifa ettiğini, önümüzdeki seçimlerde
AKP'den aday olacağını; bu istifa üzerine Genel Başkan
Ali Talip Özdemir'in
AKP'ye seslenerek
‘‘Bu dönek belediye başkanını alırsanız siyasi hortumcu olacaksınız’’ dediğini...
Biliyor musunuz?
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘İşler iyi gidiyor.
Türkiye'yi savunmamızı istiyorsanız çabuk olun. İnsan hakları bakımından
Zana davasında bize ispat edin, kanıt verin. Yaklaşıyorsunuz ama çabuk olun!’’
(AP Yeşiller üyesi Daniel Cohn Bendit 'Kızıl Dani') MESAJ
VEDAT Karasu'dan; Göztepe köprüsüne doğru çıkarken
Semiha Şakir Yaşlılar Yurdu'nun, orada refüj içerisine açılan kaçak kebapçı dükkanını gören olmuyor mu?
ETİLER Cengiz Topel Mahallesi sakinlerinden:
Beşiktaş Belediyesi'nin, sitemiz girişindeki kamyonlu meyva satıcısından haberi yok mudur ki müdahale etmez?