Paylaş
Milletvekilleri yüzünden emekli işlemleri yapılamıyor
BERLİN
Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu olup aynı üniversitede şarap teknolojisi dalında doktora yapan Dr. Altay Yavuzeser'in, başına gelenleri okuyoruz:
‘‘Tekel'de 37 yıllık hizmetimden sonra 17.1.2000 itibariyle emekliliğimi istedim. Defalarca Emekli Sandığı'na telefon ettiğim halde her seferinde 'Dosyanız kurulda sırasını bekliyor' yanıtını aldım.
Son yanıt ise, çok şaşırtıcı ve düşüncürüydü.
Parlamenterlerin kıyak emeklilik tazminatlarının hesaplanması ve bilgisayara programlanması gerektiğinden emeklilik işlemlerinin askıya alındığı ifade edildi.
Kıyıda köşede birkaç kuruşumuz olmasa hayatiyetimizi devam ettirme şansımız da olmayacak.
Hayatımızda bir kere alacağımız ikramiyeyi faize vererek enflasyondan korunma olanağımız da ortadan kaldırıldı.
Emeklilik işlemleri tamamlandığında Zorunlu Tasarruf'ta biriken paramı da alamıyorum. Hastalansam müracat edecek merci de yok.
Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nün, 1999 Aralık ayında bundan böyle beş gün içinde emeklilik işlemleri tamamlanacak beyanatının büyük bir palavra olduğu da ortaya çıktı.
Benim gibi binlerce emekliliğini isteyen memurun daha da fazla mağdur olmaması için bu konuyu lütfen gazetenizde dile getiriniz.
Dr. Altay YAVUZESER- Pendik-İSTANBUL
Oğula
öğütler
Başbakan Bülent Ecevit'
e, babası Prof. Dr. Fahri Ecevit ile annesi Nazlı Hanım'ın yazdığı mektuplar, kitap haline getirildi. Fahri Bey, oğluna ‘‘İşim yok gücüm yok... Ben yazayım da sen ister oku, ister okuma...’’ diye seslendiği mektuplarında, dönemin siyaset ve basın dünyasındaki gelişmeleri değerlendiriyor, oğluna yön göstermeye çalışıyordu.
Faruk Bildirici, bu mektupları ‘‘Kuzum Bülent/ Ecevit'e Aileden Mektuplar’’ adıyla kitaplaştırırken, Fahri Bey'in sözünü ettiği her olayı, her kişiyi tek tek araştırdı. Böylece mektuplar, sadece Ecevit Ailesi'nin iç dünyasını yansıtan belgeler olmakla kalmadı; aynı zamanda 2000 Türkiyesi'nden, mektupların yazıldığı 1951 Türkiyesi'ne özel bir pencere açılmasını sağladı. Bu pencereden Fahri Ecevit'in, dönemin ünlü politikacıları İsmet İnönü, Kasım Gülek ve Nihat Erim'e bakışı, anlaşmazlıkları, dostlukları ile 1951 Türkiyesi'ndeki irtica tartışmalarının bugünkü Türkiye ile benzerliklerini görmek mümkün...
Ayrıca kitabın ikinci bölümü Bülent Ecevit'in siyasi çizgisindeki değişimi konu alıyor. Ecevit'in, yıllar önce çıkan kitaplarından, TBMM'de yaptığı konuşmalardan alıntılar yapılarak, bugünkü siyasi yaklaşımının kökenlerine inilmeye çalışılıyor.
‘‘Kuzum Bülent’’, Ecevit Ailesi'ni yakından tanıtmanın yanı sıra Başbakan Bülent Ecevit'in zirveye yaptığı yolculuğun perde arkasıyla ilgili önemli ipuçları veren bir kitap...
Sayın Ecevit'i daha yakından tanımak isteyenlere önerilir.
Ne nedir?
ANAYASA uzmanı bir dostumuzla konuşuyoruz:
Anayasa nedir?
-
Bir ulusal yaşam andıdır. Anayasalar yasalara değil, yasalar Anayasa'ya uyarlanır. Ama maalesef yapılanlarla Anayasa çiğneniyor.
Demirel...
- Bir daha cumhurbaşkanı olmama kuralına uymuyor. 7 yıl için süresini ve sırasını savmıştır.
5+5 nedir?
-
Olabilir ama sonuçta 17 yıllık cumhurbaşkanlığı demektir.
FP için getirilmek istenen...
-
Fazilet ve HADEP bir daha azarsa nasıl tutacaksınız?
Ecevit...
En inatçı devlet adamıdır. İktidarda kalsın ama devletin yıkılmasına göz yummasın.
- Millet...
- Göz göre göre kandırılıyor.
Peki
sizce
neci?
DİYARBAKIR'
lı işadamı, 'gazeteci' Mehmet Ali Altındağ hakkında okuyucularımızdan gelen bilgilere ve belgelere dayanarak birçok iddia ve görüşü sizlere aktardık.
Altındağ bunları hep reddetti. Hakkında yazı yazanlara tehditler savurdu, davalar açtı.
Sindirmek istedi...
Çünkü!
Sırtını 'bazı güçlere' dayamıştı.
Bunlardan bazıları zaman geldi, Güneydoğu'da görev yapan emekli Orgeneral Kemal Yamak -Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde askeri başdanışmanıydı- oldu.
Kimi zaman da birbirine 'dostum' dedikleri Bölge Valisi Ünal Erkan'dı.
Önceki akşam Kanal 6'daki Objektif programının da konusu, çakmak tamirciliğinden bir anda bölgenin 'en saygın' ve 'en zengin' işadamı olan Mehmet Ali Altındağ idi.
Altındağ'ın aldığı inşaat ihaleleri bir bir anlatıldı. Altındağ, MİT' e Askeriye'ye ve Polis'e birçok bina yapmıştı. Ardından Altındağ'ın ‘‘Yaptım yine de yapacağım, var mı bunun ötesi?’’ demesi kendisinin arkasında hangi güçlerin olduğunu gösteriyordu.
Sıra son günlerde bizim de sütunumuzda tartıştığımız, raporlar var dediğimiz konuya gelmişti. Altındağ, PKK'lı, mı Hizbullahçı mı?
Her zamanki gibi PKK konusunda ‘‘Ben PKK'nın ölüm listesindeyim. 14 kere saldırıya uğradım’’ dedi. Ve Hizbullah'ın da kendisine diş bilediğini yineledi. Yakalanan bir terörist ile yanında çalışan işçilerin ifadeleri doğrultusunda hazırlanan İstihbarat birimlerinin raporundaki ‘‘Altındağ İntem Firması aracılığıyla PKK'ya yardım ediyor’’ şeklindeki iddiayı da Altındağ ‘‘Hangi işçi, hangi törörist böyle iddiada bulunuyorsa gelsin yüzüme söylesin’’ diyerek konuyu örtbas etmek istedi.
Ekranlardaki en ilginç görüntü.
Altındağ'ın tesislerinin yanında bulunan ve mescit olarak da kullanılan vakıf binasında Altındağ'a Askeriye tarafından verilen şilt ve hemen üzerine asılı bulunan Nurcular'ın lideri olarak bilinen Said-i Nursi'nin büyük bir fotoğrafıydı. Kameraların bu fotoğrafı görüntülediğini anlayan Altındağ'ın bir işçisi nedense Nursi'nin fotoğrafını hemen kaldırdı.
İşte Güneydoğu'dan bir manzara.
BAHÇELİEVLER Belediye Başkanı Saffet Bulut'tan, TBMM Başkanlığı'na öneri: Deprem gerçeğinin unutulmaması, inşaat yapan ve yapacaklara depremle ilgili önlemleri anımsatmak, toplumumuzu bilinçlendirmek için 17 Ağustos'u 'Depremi Unutmayalım' günü ilan edelim.
Paylaş